Melankolinin sanata yansıyan hali: Bedia Zeynep Çakar

Melankolinin sanata yansıyan hali: Bedia Zeynep Çakar
Dünyamızın ve ülkemizin içinde bulunduğu buhranların psikolojik yansımalarını çizgilerine ve renklerine yansıtan Sanatçı Bedia Zeynep Çakar'ın eserleri 1 Aralık 2021'e kadar Creative Resilience sergisinde ilgilileriyle buluşuyor olacak.

Bedia Zeynep Çakar, günümüzde sanatın en etkin dallarından biri olan illüstrasyon ve grafik tasarım alanlarında eser veren bir sanatçı ve aynı zamanda bir akademisyen. Mardin doğumlu Bedia, Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde, Yüksek lisansını İç mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde tamamlamış ardından da Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım çalışmalarında doktora eğitimine başlamış olup bir yandan da Türkiye’de yayın yapan aylık dergilerin illüstrasyon çalışmalarını yapıyor.

whatsapp-image-2021-11-08-at-17-03-27.jpeg

Bu zamana kadar ürettiği eserleriyle çeşitli ulusal ve uluslararası sergi ve sempozyumlarda çalışmalarıyla yer alan genç sanatçının eserleri, UNESCO tarafından düzenlenen Creative Resilience - Art by Women in Science’da sergilenmeye devam ediyor. Çakar, eserlerine bakan kişileri fırlatılan renklerin dışsal gerçekliğine doğru bir gezintiye çıkarıyor.

Hüzün ve renklerin buluşması

“Doğum” ile “Ölüm” arasındaki sürecin sonsuzluğa dönüşen çizgisini hissettikleriyle yansıtan Çakar, 2020 yılında Çin’de başlayarak kısa sürede tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını ve ülkemizde son yıllarda artış gösteren kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi konuları eserlerine taşıyor.

whatsapp-image-2021-11-08-at-17-03-26-1.jpeg

Çakar, “our Quarantine Days” ve “Bir Düşünce Daha” eserlerini pandemi psikolojisinin gölgesinde oluşturarak çevresinde ve ailesinde yaşadığı endişe durumuna, çizgileri ve renkleri aracılığıyla hayat verdi.

whatsapp-image-2021-11-08-at-17-03-26-2.jpeg

“The Virgin” “Silence” ve “Soul Escape” adlı eserleri ise; son yıllarda dikkat çeken kadın cinayetleri, şiddet, istismar, taciz, tecavüz gibi erkek egemen toplumun kadın üzerinde kurduğu baskıya dair haykırışlarını yansıttığı eserleridir.

Creative Resilience

UNESCO Daimi Delegeleri için Paris'teki UNESCO Genel Merkezi'nde 27 Ekim’den bu yana fiziksel olarak sergilenen sanat eserlerinin fotoğraflarının gösterimi ise Kasım ayından 1 Aralık 2021'e kadar halka açık olacak.

Creative Resilience Dubai World'de de Yenilikçi küresel çalışmalardan biri olarak Geleceği Yaratmak aracılığıyla dönüşümleri belgeleyen 2022'de "Zihinleri Birleştirmek" temasıyla Expo'da sergilenecek. Son olarak ziyaretçilere 360° sanal Kreatif Tur ile her sanatçının sanat eseri ve özgeçmişini ulaşım imkanı sağlanacak.

Bilimin sanata yansımaları

UNESCO tarafından Temmuz 2021’de yayınlanan küresel bir çağrı ile bilimsel çalışmalarda yer almış kadınları Pandemi ile ilişkilendirerek hikayelerini ve sanat eserlerini göndermeye davet etti. Creative Resilience sergisini oluşturmak için tüm kıtadan 54 bilim kadını seçildi. Geleneksel bir sergiden ziyade daha çok bilim insanlarının yaratıcı ifadelerini sergilemeyi amaçlayan Creative Resilience, sinirbilimciler, mikrobiyologlar, doktorlar, hemşireler, tıp öğrencileri, araştırmacılar, bilim iletişimcileri, her yaştan mühendis ve matematikçi kadınları bünyesinde topladı.

UNESCO, bu sergi aracılığıyla "bilim-sanatçılar" olarak adlandırılan STEM kadınlarına, pandemi boyunca ses ve görünürlük kazandırmanın yanı sıra onların bilimsel bakış açıları, kişisel yolculukları, yaratım ve dayanıklılık süreçlerini ele aldı. UNESCO'nun çalışmalarının merkezinde yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği ve iki küresel yaklaşımı bu sergi aracılığıyla birleştirerek toplumsal farkındalık kazandırmak amaçlandı.