İkinci 'Tuğgeneral Serdar Atasoy' vakasını yazdı
Sözcü yazarı Aytunç Erkin, bugünkü yazısında geçtiğimiz ay ortaya dökülen ve tartışma yaratan, 2002 Yüksek Askeri Şurası'nda tuğgeneralliğe terfi ettirilip arkasından da Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'na atanan FETÖ itirafçısı Tuğgeneral Serdar Atasoy olayına bir yenisini ekledi.
Atasoy vakasını gündeme getiren ve olayın üzerine giden emekli Albay Ahmet Zeki Üçok ikinci bir ‘vakayı' gündeme getirdi. Üçok, “Hakkında FETÖ soruşturması varken amiralliğe terfi ettirilen ve üstüne üstlük hakkındaki soruşturma devam ederken görevine devam ettirilen Tuğamiral Ahmet Cevdet Kaplan nasıl böyle bir göreve getirildi?” dedi! Üçok'a “Nasıl yani? Bir albay ile ilgili olarak savcılıkta FETÖ soruşturması devam ederken Yüksek Askeri Şura'da amiralliğe mi terfi ettiriliyor” sorusunu yönelttim. Üçok şu yanıtı verdi:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nda görevli savcı, 2019 yılı başında aralarında Deniz İkmal Albay Ahmet Cevdet Kaplan'ın da bulunduğu iki subay on astsubay hakkında FETÖ'nün Deniz Kuvvetleri ve Sahil Güvenlik Komutanlığı içerisindeki mahrem yapılanmasına yönelik soruşturma başlatıyor. Soruşturma numarası: 2019/98670. Hatta YAŞ toplantısının yapılıp Albay Ahmet Cevdet Kaplan'ın tuğamiralliğe terfi ettiğinin Resmi Gazete'de ilan edildiği 2 Ağustos 2019 tarihinden sadece 45 gün önce 17 Haziran 2019 tarihinde Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne yazı gönderiyor.”
Bu nokta önemli… YAŞ'tan 45 gün önce Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderilen yazıda ne var? Ahmet Zeki Üçok şu bilgiyi verdi: “Savcı, bilirkişi heyet raporlarını hakime iletiyor. Bu raporlar ışığında, mahrem örgüt mensuplarının, ücretli-ankesörlü-sabit-kontörlü telefon hatları aracılığı ile Kıdemli Albay Ahmet Cevdet Kaplan isimli şüphelinin kullandığı 530… numaralı telefon hat üzerinden irtibat kurduğu bilgisini veriyor. 16 Ağustos 2011 tarihinden, 12 Haziran 2019 tarihine kadar olan arayan ve aranan numaraların baz istasyonlarını gösterir şekilde HTS kayıtlarının çıkarılmasını istiyor. Kimsenin aklına ‘böyle şey mi olur kardeşim siz uyduruyorsunuz' gibi bir düşünce gelmesin diye bu ifadeleri savcılığın yazısından anlatıyorum.”
Aklıma şu soru geldi: Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Tuğgeneral Serdar Atasoy için söylediği gibi terfilerden önce savcılık tarafından verilmiş bir kovuşturmaya yer olmadığı, takipsizlik kararı mı var? Üçok'un yanıtı çarpıcı: “Bir takipsizlik kararı yok! Ahmet Cevdet Kaplan'ın terfi ettiği 2 Ağustos 20192019 tarihinde FETÖ mahrem yapılandırması ile irtibatlı olduğu nedeniyle şüpheli sıfatıyla hakkında soruşturma devam etmekte. Hakkında soruşturma devam ederken tuğamiralliğe terfi ettiriliyor ve Deniz Kuvvetleri İkmal Komutanı olarak atanıyor.”
Peki Tuğamiral Ahmet Cevdet Kaplan hâlâ görevde mi? Hakkındaki soruşturma ne oldu? Soru bu: “Evet Ahmet Cevdet Kaplan halen görevde. Kaplan hakkındaki soruşturma 2020 yılı başına kadar devam ediyor. Yani bu durumda yaklaşık 8-9 ay görev yapıyor. Düşünün FETÖ şüphelisi bir subayı amiral yapıyorsunuz ve bu durumunu bile bile göreve devam ettiriyorsunuz. Bu sırada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Tuğamiral Ahmet Cevdet Kaplan'ın şüpheli olarak yer aldığı 2019/98670 soruşturma numaralı dosyayı tefrik ederek sanıkları ayırıyor. Kaplan hakkında 2019/145098 soruşturma numaralı yeni bir dosya açıyor. 2020 yılının başlarında da 2020/78488 karar numarası ile takipsizlik veriyor. Karar numarasından da anlaşılacağı üzere soruşturma 2020 yılında sona eriyor.”
Ahmet Zeki Üçok'un şu iddiası çok ama çok önemli: “Ahmet Cevdet Kaplan hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ şüphelisi olarak soruşturma yürütüldüğü herkes tarafından biliniyor! Kıdem sırasına göre söylüyorum: Deniz Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve Yüksek Askeri Şura üyeleri biliyor ve buna rağmen tuğamiralliğe terfi ettiriliyor. İşin ilginci Deniz Kuvvetleri, Albay Kaplan'ın ismini terfi edilmesi istenenler listesine yazmıyor.”
Savcılıklar, Ahmet Cevdet Kaplan hakkındaki soruşturmayı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bildirmemiş olabilir mi? Söz Üçok'ta: “Bildirmemişse büyük hata yapmıştır derim. FETÖ, Türk Silahlı Kuvvetlerini adeta bir ahtapot gibi sarmışken neredeyse tüm kadroları ele geçirmişken siz savcılık olarak TSK ile koordine etmeden bu mücadeleyi yürütemezsiniz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da mutlaka koordineli olarak çalıştığını daha doğrusu çalışması gerektiğini düşünüyorum.”
Hemen soruyorum: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bildirmesi gerekir diyorsunuz. Peki savcılık bildirdiği halde böyle bir şey olması mümkün müdür: “FETÖ soruşturmalarında koordine şarttır. Burada İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın uyguladığı ‘Ortak Veri Paylaşımı' sistemi tüm savcılıklar tarafından uygulanmalıdır. Savcılık, Kuvvet Komutanlığı, Emniyet ve MİT birlikte çalışmalıdır. Birlikte çalışmak derken yazışma olarak söylemiyorum. İlgili kuvvet komutanlığına gidilerek yüz yüze görüşülüp, sabit hat raporları, yurt dışı, erken terfi gibi görev sefahati, itirafçı beyanları, istihbarat bilgiler tek tek her askeri şahıs hakkında görüşülüp bilgi alışverişinde bulunulmalıdır. ‘İzmir Modeli' diyebileceğimiz yani ‘Ortak Veri Paylaşımı' ile üç ay içerisinde 11 bin 551 delil dosyası oluşturuldu. 786 askeri şahıs hakkında adli soruşturma başlatıldı. Adli soruşturmaya gerek görülmeyen ancak kuvvet komutanlığı ile paylaşılan bilgiler neticesinde 635 askeri şahıs ihraç edildi.”