HDP'li Gergerlioğlu'ndan AYM’ye bireysel başvuru
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2016 yılında sosyal medyadan yaptığı paylaşım nedeniyle "örgüt propagandası yapmak" suçundan 2,5 yapıl hapis cezasını onadığı HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
Gergerlioğlu avukat Kerem Altıparmak aracılığıyla yaptığı başvuru dilekçesinde ifade özgürlüğünün ve siyasi faaliyette bulunma hakının ihlal edildiğine dikkat çekerek, paylaşımında "Kürt sorunun barışçıl yollardan çözümü" önerdiğini kaydetti.
Şentop'a örnek gönderildi
Bir örneğinin TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a gönderildiği başvuruda, Gergerlioğlu’nun yasama dokunulmazlığını kazanmasına rağmen yargılamaya devam edilmesinin Anayasa’nın 83. Maddesi’ne aykırı olduğunu belirtildi. Başvuruda, “Somut olayda da başvurucu dokunulmazlıktan yararlandırılmamış ve hakkındaki dava devam etmiş ve bunun sonucu olarak da ifade özgürlüğüne müdahale edilmiştir” denildi.
Başvuruda, Gergerlioğlu’nun paylaşımının Anayasa’nın 83. Maddesindeki dokunulmazlık dışında kalan 14. Maddedeki istisna hallerden olmadığı kaydedilerek, özetle şunlar belirtildi:
“Sorun da bu hükmün, öngörülebilir bir hukuk kuralı olup olmadığıdır. Başvuru konusu Yargıtay kararı, konuya ilişkin içtihatta fikir birliğinin olmadığını saptamakla birlikte sonuç olarak başvurucunun paylaşımının Anayasanın 14. Maddesi kapsamında olduğu sonucuna ulaşarak yargılamaya devam etmiştir. Her ne kadar, mevcut başvuruda uygulanacak kural Anayasanın 83. maddesiyse de bu madde Anayasanın 14. Maddesine gönderme yaptığı için her iki hükmün beraber okunması gerekir.”
“14. Maddede herhangi bir suç öngörülmemiştir. Maddede bu hükme aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak müeyyidelerin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Ancak hukuk düzenimizde temel hakların kötüye kullanılmasını düzenleyen bir yasa bulunmamaktadır. Bu durumda söz konusu istisnaya ilişkin her uygulama yasal dayanaktan yoksundur.”
“Ayrıca Anayasanın 14. maddesinde 2001 yılında yapılan değişikliklerle hakkın kötüye kullanımı ‘faaliyetler’ ile sınırlandırılmıştır. Bu değişikliğin gerekçesinde de fikir ve düşüncelerin değil, eylemlerin kötüye kullanma olarak nitelenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7 Maddesi 2. Fıkrasında düzenlenen terör örgütünün propagandasını yapma suçu düşünce açıklamasını suç haline getirdiğinden Anayasanın 14. maddesinde belirtilen ‘faaliyetler’ kavramı kapsamına girmediği yönünde yaygın bir görüş bulunmaktadır.”
“Başvuru konusu Yargıtay kararında, görüşün yargı içtihatlarıyla desteklendiği ileri sürülmektedir. Oysa Terörle Mücadele Kanunu’nun 7 Maddesi 2. Fıkrasının Anayasanın 14. maddesi kapsamında olduğuna ilişkin hiçbir örnek mevcut değildir.”
Başvuruda Gergerlioğlu’nun paylaşımının ‘şiddet’ çağrısı olarak yorumlanamayacağının da altı çizilerek, bu paylaşımın suç olmadığı şöyle anlatıldı:
“Açık bir şekilde AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi), AYM ve Yargıtay’ın yerleşik kararlarının yok sayılarak bir haber paylaşımı ile birlikte yapmış olduğu ‘barış çağrısının’, ‘terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerinin propagandası’ olarak nitelendirilerek ceza verilmesinin meşru bir amaç taşıdığı iddia edilemez. Hiçbir hukukçunun böyle bir yorum yapması mümkün değildir.”
"Haberi yazan da resmi çeken de Gergerlioğlu değil"
Gergerlioğlu’nun paylaşımın yaptığı habere erişim engeli getirilmediğine dikkat çekilen başvuruda, haberdeki fotoğrafta yer alan silahtan da ‘şiddet teşvik’ sonucunun çıkarılamayacağı savunuldu ve şöyle denildi:
“Haberde yer alan görselin haber metninden bağımsız değerlendirilmesi de mümkün değildir. Salt silah resmi görüntüsü dolayısıyla şiddetin övüldüğü sonucunu çıkarmak mümkün değildir. Kaldı ki başvurucu haberi yazan ya da resmi çeken ve yayınlayan kişi de değildir… Dolayısıyla haberin dilinden ve kullanılan görselden başvurucunun sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu nedenle, başvurucunun herhangi bir şekilde şiddeti teşvik ettiğini ya da övdüğünü söylemek mümkün değildir.”
Başvuruda Gergerlioğlu’nun ifade özgürlüğünün ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiği ise şöyle anlatıldı:
“Başvurucu bir milletvekili ve insan hakları savunucusu olarak parlamento içinde ve dışında adam kaçırma, çıplak arama, işkence vb. ağır insan hakları ihlallerini dile getirmesi nedeniyle iktidarın hedefi haline gelmiştir. Başvurucunun hakkındaki ceza kararının bu ortamda hukukun bütün ilkelerinin yok sayılarak onanmasının siyasi bir amaç taşıdığı açıktır. Özellikle son günlerde HDP’li vekillere yönelik siyasi amaçlı fezlekelerin düzenlendiği, milletvekilliklerinin düşürülerek ara seçim yapılacağı iddialarının gündemde olduğu bir ortamda bu kararın verilmesi, kararın siyasi amaçla verildiğini göstermektedir. Bu nedenle başvurucunun ifade ve siyasi faaliyette bulunma haklarına siyasi amaçla müdahale edilmek suretiyle Anayasanın 14. maddesi, 26 ve 67. maddeleriyle bağlantılı olarak ihlal edilmiştir.”