TÜRGEV'e bir kıyak daha... Protokol süresi uzatıldı!
Bakanlığın, Nur Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Hizmet Vakfı’yla imzaladığı, “Değerler Eğitimi” protokolünün süresinin Temmuz 2020’ye, TÜRGEV ile imzaladığı, “Öğrencilere Yönelik Sosyal, Kültürel Kurslar Düzenlenmesi” protokolünün süresini ise Kasım 2019’a kadar uzattığı öğrenildi.
MEB ile Hizmet Vakfı arasında 15 Temmuz 2014’te, “Değerler Eğitimi Verilmesine İlişkin İşbirliği Protokolü” imzalandı. Protokol kapsamında, vakfın belirlediği gönüllü öğreticilerin öğrencilere ders saatleri dışında, “Değerler Eğitimi” konulu seminerler düzenlemesine izin verildi. Birçok davaya konu olan ancak ısrarla sürdürülen protokol, Temmuz 2017’de sona erdi.
TEMMUZ 2020’YE UZATILDI
Birgün'den Mustafa Mert Bildiricin'in haberine göre; Nurcu Hizmet Vakfı, sona eren protokolün uzatılması için 17 Temmuz 2017’de Bakanlığın kapısını çaldı. Vakıf, protokolün yedinci maddesindeki, “Vakıf, öğrencilere seminer sonunda katılım belgesi verir” yükümlülüğünün kaldırılarak protokolün beş yıl süre ile uzatılmasını talep etti. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ise protokolün üç yıl süre ile uzatılmasının “uygun” olacağını belirterek talebi MEB eski müsteşarı Yusuf Tekin’e iletti. Tekin de protokolün Temmuz 2020’ye kadar uzatılmasına onay verdi.
Bakanlık, TÜRGEV ile Kasım 2015’te imzaladığı protokolün süresini de uzattı. Vakfın öğrencilere sosyal, sportif, mesleki ve teknik kurslar düzenlemesine imkan veren protokol 6 Kasım 2018’de sona erse de MEB Bakan Yardımcısı Reha Denemeç’in imzasıyla Kasım 2019’a kadar uzatıldı. Masrafları MEB bütçesinden karşılanan protokolün uzatma talebini içeren dilekçe, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinden de duyuruldu.
ANAYASA'YA AYKIRI
MEB’in Hizmet Vakfı’yla imzaladığı, “Değerler Eğitimi” protokolünün yürütmesinin durdurulmasına ilişkin yargı kararı bulunuyor. Danıştay 8’inci Dairesi’nin, Eğitim Sen’in protokolün iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davada verdiği kararda şu ifadeler yer alıyor: “Protokolün örgün eğitimdeki öğrencilere yönelik bir kısım etkinliklerinin doğrudan diğer kurum, kuruluş ve bireyler tarafından yürütüleceğinin kabul edilmesi, örgün eğitim kurumlarını kanuni idare ilkesine ve genel idare ilkesine aykırı olarak diğer kurum, kuruluş ve bireylerin faaliyet alanına dönüştüreceği açıktır. Dava konusu işlemin örgün eğitim kurumlarına yönelik kısmı, bir kamu hizmeti olan eğitim-öğretim hizmetinin devletin hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin Anayasa’nın hükümlerine ve Türk Milli Eğitiminin temel ilke ve kurallarına aykırıdır.”
BAŞKA İSİMLE DEVAM ETTİRİLİYOR
MEB’in, yargı kararlarıyla iptal edilen protokollerin bazılarını başka bir isim altında devam ettirdiğini ifade eden Avukat Asuman Tokgöz Sucu, “Birçok davanın pratikte bir anlamı kalmıyor” dedi. Av. Sucu, mahkeme kararlarının süresi içinde uygulanmadığı örneklerin olduğunu belirtti. Sucu, MEB ile Hizmet Vakfı ile imzalanan, “Değerler Eğitimi” protokolünün Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün sitesinde aynen durduğunu anımsatarak, “Yargı kararının ardından 30 gün içinde protokol güncellenmeliydi” şeklinde konuştu.
İKTİDAR KAMUSAL EĞİTİMİ CEMAATLERE DEVREDİYOR
Eğitimin en temel ilkesinin, “Kamusal ve bilimsel niteliğe sahip olması” olduğunu söyleyen Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, ise şöyle konuştu: “MEB, Eğitim Sen olarak protokollere karşı kazandığımız davaları, yok saymaya ve suç işlemeye devam etmektedir. Yargı kararları açık bir şekilde Anayasa’nın, ‘Kamusal eğitim devletin temel sorumluğudur. Eğitimci niteliği taşımayan kişi ve kurumlara devredilemez’ vurgusuna atıfta bulunarak protokoller ile suç işlendiğini de belirtmektedir.”
Ümraniye’de Fıkıh-Der isimli ruhsatsız bir derneğin bünyesinde faaliyet gösteren yatılı Kuran kursunda, kurs sorumlusu Ömer Işıktekin ve eğitmenler Hacı Serkan Bektaş ile Tarık Bektaş kursta yatılı olarak kalan çok sayıda öğrenciye cinsel istismarda bulundukları gerekçesiyle tutuklanmasına da değinen Aydoğan, şöyle devam etti: “Ümraniye’de Fıkıh Der’e ait yatılı kursta altı öğrenciye ilişkin yaşanılan cinsel istismar vakasının yaşanılması üzerinden ortaya çıkan tablo aslında memleketin genel tablosudur. Devletin, Anayasa’yı dahi yok sayarak kamusal eğitim sorumluluğunu cemaatlere, dini yapılara devretmesi ile ülkenin her yerinde öğrencilerimiz istismara, tacize, tecavüze uğramaya, hatta Kulp’ ta, Aladağ’da yaşadığımız gibi yaşamlarını kaybetmeye devam ediyor.”