Tunus açıklarında batan geminin 4 Türk mürettebatından haber alınamıyor

Azerbaycan merkezli ‘Star Energy Inc’ adlı şirkete ait Ekvator Ginesi bayraklı XELO isimli gemi, 15 Nisan’da Tunus’un güneydoğusundaki Gabes kenti kıyılarında battı. Gemide bulunan 4’ü Türk toplam 7 kişi, Tunus hükümeti ekipleri tarafından son anda kurtarıldı. Yakınlarından bilgi alamadığını söyleyen 4 Türk mürettebatın ailesi, yardım talep ediyor.

Türk mürettebat da çalıştırılan ‘Xelo’ isimli tanker gemisi, 15 Nisan'da Tunus’un Gabes kenti limanı açıklarında henüz belirlenemeyen bir sebeple battı. Gemide bulunan 4’ü Türk, 2’si Azerbaycanlı, biri Gürcistanlı 7 kişilik mürettebat, Tunuslu kurtarma ekipleri tarafından son anda kurtarıldı. Söz konusu mürettebat Tunus devleti tarafından bir otele yerleştirildi. 4 gün boyunca otelde kalan mürettebat, daha sonra Tunus devleti tarafından tahsis edilen bir eve alındı. Ancak daha sonra gözaltına alınan 7 mürettebat tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Geminin yükü neydi?

Azerbaycan merkezli ‘Star Energy Inc’ adlı şirkete ait Ekvator Ginesi bayraklı XELO adlı geminin yükünün ne olduğu ise henüz belirlenemedi. İddialara göre gemi, Mısır’dan Malta’ya yüklü miktarda mazot taşıyordu. Ancak tutuklanarak cezaevine gönderilen 4 Türk mürettebatın yakınları, gemide yakıt olmadığını iddia etti.

‘Star Energy Inc’ adlı firma tarafından Tunus’ta tutulan Avukat Mabrouk Maddouri’den bilgi alan mürettebat yakınları, 22 Nisan 2022’de Tunus dalış ekiplerinin bir rapor hazırladığını öğrendiklerini söyledi. Mürettebat yakınları, telefon görüşmeleri sırasında Tunuslu avukattan öğrendiklerine göre, söz konusu raporda, gemide herhangi bir yakıt izine rastlanmadığı, yakıt depolarındaki pas nedeniyle uzun süredir de yakıt taşınmadığının anlaşıldığının belirtildiğini söylediler. Mürettebat yakınları, geminin batmasına neden olabilecek bir kaçak yük tespit edilmediğinin de vurgulandığı raporda, ancak geminin GPS sistemi (AES) ve gemi kontrol sisteminin kasti olarak bozulduğu bilgisinin yer aldığını aktardılar.

İddiaya göre, firma gerekli belgeleri bugüne kadar sunmadı

Türk mürettebatı yakınlarının verdiği bilgiye göre, ‘Star Energy Inc’ adlı Azerbeycan firmasının Türkiye'deki işletmecisi Elbek Terziyev, 7 mürettebat için Tunus’ta Mabrouk Maddouri adlı bir avukat tuttu. Avukat da firmadan dava süreci için geminin yakıt tankeri olarak çalışma izin belgesi, yakıt alım ve satım faturaları, çalışanların sigorta bilgilerinin 5 Mayıs'a kadar kendisine ulaştırılmasını istedi. Ancak firma söz konusu belgeleri bugüne kadar Avukat Mabrouk Maddouri’e ulaştırmadı. İddiaya göre, ‘Star Energy Inc’ firması, Avukat Mabrouk Maddouri’nin ücretini de ödemedi.

Endişeli bekleyiş sürüyor

Tunus Hükümeti tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilen Ali Aktaş, Hasan Bayar, Adem Tunal ve Ata Barboros Özsöğüt adlı 4 Türk mürettebatının yakınlarının ise endişeli bekleyişi devam ediyor.

Tunus Hükümeti tarafından kurtarıldıktan sonra yerleştirildikleri otelde bekletilirken ailelerine yemek yedikleri sırada çekildikleri fotoğrafı gönderen Türk mürettebattan Çarkçıbaşı Hasan Bayar’ın oğlu Mehmet Can Bayar ve geminin aşçısı Adem Tunal’ın kardeşi Erdem Tunal, konuştu.

Çarkçıbaşı Hasan Bayar'ın oğlu Mehmet Can Bayar şunları söyledi:

'Canımızı zor kurtardık'

Babam Hasan Bayar, geminin Çarkçıbaşısı. 5 Nisan günü gece saat 12.00’de evden taksiyle alındı. Havalimanından Tunus'a yolculuğa başladı. Ayın altısı, yedisinde gemiye katıldı. Sonra da sefere çıkmaya başladılar. Biz o süreçte limana yanaşmadığı sürece irtibat kuramıyorduk. Ancak daha sonrasında ayın 16’sında geminin battığı haberi geldi. Babam annemi aradı geminin battığının bilgisini verdi. Canlarını zor kurtardıklarını söyledi.

'Tunus hükümeti 5 saat sonra yardıma geldi' dedi

Hatta şöyle bir detay var. 'Biz yardım çağrısı yaptık. Beş saat sonra Tunus bize yardıma geldi' dedi. Aynı zamanda yardım etmeye kalkan iki gemiye de Tunus hükümeti müsaade vermemiş. Bunun bilgisini öğrendik. Daha sonrasında otelde ağırlanma süreçleri oldu. O süreçte yaklaşık 4 gün kadar irtibat kurabildik. Sanırım 21 Nisan tarihinde bulundukları yerden apar topar alındılar. Gabesk kentine götürüldüler. O da yaklaşık 350 kilometrelik bir mesafedeydi. Ardından gözaltı süreci başladı. 48 saat gözaltı süresi verildi. Bu sürede hiç irtibat kuramadık. Bir 48 saat daha gözaltı verildi. 26 Nisan günü de tutuklandılar. Benim babam ve oradaki Türk mürettebat çok kısa süreli çalışanlar. Dokuz günlük çalışanlar da var. Hiçbir şekilde irtibat kuramıyoruz. Sadece büyükelçiliğimizden haber alabilirsek, almaya çalışıyoruz.

'Armatör avukatın parasını bile ödememiş'

Armatörün konuyla alakalı hiçbir yardımı olmuyor açıkçası. Yardım yaptım dedi, Büyükelçimizle benim yaptığım görüşmelerde ise firmanın hiçbir yardımının olmadığı söylendi. Firma, Tunus'ta tutulan avukatın bile parasını ödemedi denildi. Yani biz onların orada suçsuz olduklarını biliyoruz.

Mazot varsa da irsaliye yok, onu biliyoruz

Önce kaptan 'Gemide mazot var' dedi. Gemide 750 ton mazot taşınıyor dendi. Sonra dalış ekipleri girdikten sonra mazot yok bilgisi geldi. Hatta yakın zamanda tekrar mazot var diye bir söylenti çıktı. Malzemeleri kaptan alır veya teslim eder. Kaptan var diye beyan verdi ki dalış ekipleri girip mazotun olmadığını söylediler raporlarında. Ardından dün de tekrar mazotun olduğu yönünde bir söylenti duyduk açıkçası oradaki avukattan, tercümandan. Ama bunun doğruluğunu şu anda bilmiyorum. Yanlış bir şey söylemek de istemem tabii ki. Ama mazot varsa da irsaliyesi yok onu biliyoruz. Gelmiyor çünkü buradan.

Sadece büyükelçiden bilgi alıyoruz

Sadece büyükelçilikten bilgi alabiliyoruz. Onların da bilgileri önemli bir durum olmadığı sürece kısıtlı. Avukatla iletişim halindeyiz ancak avukatın işleri çok yoğun ve Fransızca konuştuğu için İngilizcesi kötü olduğu için çok fazla irtibat kuramıyoruz. Durumumuz bu şekilde. Yani kimseye ulaşamıyoruz açıkçası.

Firma sahipleri hiçbir açıklama yapmıyor

Firma sahipleri hiçbir açıklama yapmıyor. Biz aradığımızda da 'Biz para gönderdik, avukatları tuttuk, biz ilgileniyoruz merak etmeyin, aklınız kalmasın' deniliyor. Ancak büyükelçimizle konuştuktan sonra hiçbir para gönderilmediğini, avukatın parasının ödenmediğini, acentenin parasının ödenmediğinin bilgisini de biz büyükelçimizden aldık.

Babamdan 15-16 gündür hiçbir haber alamadım

İnanın babamın nerede olduğunu bilmiyorum. 15 gündür 16 gündür hiçbir şekilde haber alamıyorum, iletişim kuramıyorum.

GEMİNİN Mısır'dan mazot aldığı, tunus'a götürürken battığı yönünde iddialar var

Dün aldığım bir bilgiye göre şöyle söyleyeyim. Türk mürettebatın ailesinden birinin Tunus'taki büyükelçilik ve avukattan aldığı bilgiye göre, mahkeme şunu hesaplamış: Bu gemi eski bir gemi, Mısır'a gidiş geliş süresi bu altı günlük süreyi karşılamıyor. Yani bu gemi Mısır'a gidip gelmiş-olamaz yönünde. Biz babamla irtibatta olduğumuz sürece de ben Mısır lafını hiç duymadım. Genelde 'Malta'ya veya Lübnan'a gidiyoruz' diye bir ifadesini duydum. Hiç Mısır lafı geçmedi. Bu sanırım kaptanın beyanı, 'Ben Mısır'a gittim, mal aldım' diye ama böyle bir durum söz konusu değil diye düşünüyorum.

Tunus hükümetinin sorguladığını duyduk

Mazot kaçakçılığı yapıldığı iddiası var ortada. Çünkü irsaliyeler henüz gelmedi armatör tarafından. Dolayısıyla da bu malın kaçak olduğu düşünülüyor. Aynı zamanda olayları biraz daha öteye taşıyıp acaba… Tunus hükümeti, ‘Bu işin içinde Türk hükümeti var mı' diye sorguluyormuş, onu öğrendik. Herhalde Tunus'un hükümet değişikliğinden sonra sanırım aramız çok iyi değilmiş, dış ilişkilerimiz öyle söyleyeyim. Biraz da onu sorguluyormuş Tunus hükümeti. Türk hükümeti bu işin içerisinde mi diye sorgulama var. Şimdilik iddialar bu yönde.

Geminin ne taşıdığını personel bilmez

Türk mürettebatlarının hiçbiri kaptan değil. Personel de geminin ne taşıdığını ne götürdüğünü ne yaptığını bilmez. Babam geminin makinecisi, çarkçıbaşısı, tek çarkçı. Zaten 7 personel var ve bunlar da henüz 9 günlük personel. Yani buradan bir gece yarısı aracılar vasıtasıyla iş çıktı. Sabah gitmesini planlıyorlardı. Sonra tekrar aradılar, 'Gece gelmen gerekiyor, taksi gönderiyoruz biz senin evine' dediler. Biz de babamı öyle uğurladık.

Babam geminin batışını bize anlattı

Babam 'Gemi su alıyor, makine dairesi su alıyor, pompalarım yetişmedi' dedi. 'Bütün pompalarım çalışıyordu ama yetişmedi, gemiden zor çıktım' dedi. Diğer mürettebatın da gemiden zor çıktığını söyledi. 'Kaptan tahliye verdi' dedi. Herhangi bir patlama falan olmamış. Gemi su almış, zaten bildiğim kadarıyla gemi bu seferi yaptıktan sonra tersaneye girip tamiratı yapılacaktı. Bazı yerleri sanırım hasarlı bir yeri varmış. Dolayısıyla bu tadilat yapılamadan battı. Orada da herhalde su aldı diye tahmin ediyorum."

Aşçının kardeşi de konuştu

İlk defa gemide çalışmaya başlayan aşçı Adem Tunal'ın kardeşi Erdem Tunal ise şunları anlattı.

'Kardeşim hayatında ilk defa yurt dışına çıktı'

Kardeşim hayatında ilk defa yurt dışına çıktı. Bu belgeleri daha yeni aldı 3-4 aylık belgeler aldı. İşte daha gemiye yeni çıktılar. Hiçbir tecrübesi yok, hiçbir bilgisi yok, gemi hayatı hiçbir şekilde yok. Bu şekilde yola çıktılar bir şeyler ters gitti mi? Ne yaptı onu da biz bilmiyoruz. Adem'le ilk 3-4 gün çok iyi şekilde görüşüyorduk ama bana her zaman şey derdi akşamdan derdi 'Sabah biz ifadeye gideceğiz. Akşam yediden sekizden önce bize ulaşamazsınız.' 4 güne yakın onlar otelde kaldı. Dördüncü günün sonunda eve aldılar onları. Eve aldıktan sonra da ertesi gün zaten apar topar baskın yapılarak, ben baskın olarak düşünüyorum. Apar topar bunların hepsini nezarethaneye aldılar. 4 ya da 5 gün nezarethanede kaldı. Beşinci günün sonunda zaten tutuklu yargılanmaya başladılar.

'Kardeşim de telefonda bana geminin batışını anlattı'

Kardeşim telefonda bana geminin batışını anlattı. Kardeşim şunları söyledi: 'Gemi saat birde batmaya başladı. Gemi sıkıntı çıkartmaya başladı. Saat ikiye kadar bizim hiçbir çağrımıza karşılık alamadık. İkiden sonra da çağrımıza karşılık aldık. Yandaki iki tane gemi bize yardım etmek istedi. Tunus hükümeti de ‘siz karışmayın’ demiş. Ve durdurmuşlar o iki tane yardım etmek isteyen gemiyi.' Dörtte benim bildiğim Tunus açıklarında kurtarmışlar 7 kişilik mürettebatı. Yani benim bildiklerim, abimle görüştüklerim bu şekildeydi.

'Firma kendi gemilerine bile sahip çıkmadı'

Ama dördüncü gününden sonra abimle hiçbir şey konuşamadık zaten. Firmanın, kendi gemilerine dahi sahip çıkmadığı benim kulağıma geliyor. Tunus Konsolosluğu ile görüşüyoruz ama Tunus Konsolosluğu'nun da benim fikrimi soracak olursanız eksikliği var. Çünkü ilk 3-4 gün konsolosluk çalışanları bana şunu dediler. 'Biz bu insanlara ulaşamadık. Dördüncü günün sonunda iki tane Tunus konsolosluğundan bir personel geliyor. Otelde bizimkilerle kalmaya başlıyor bir gece veya iki gece. Ondan sonra eve yerleşiyorlar. Ertesi gün zaten 02.30 sularında eve baskın yapıyorlar. Bunları apar topar hepsini nezarethaneye götürüyorlar. 4 gün boyunca ifadeleri alınıyor en sonunda mahkemeye çıkıyorlar benim bildiğim kadarıyla tutuklu yargılanıyorlar.

'Kimse bizim sesimizi duymuyor'

Mazot varmış, 750 ton mazot batmış, bunun faturası yokmuş. Tunus hükümetinin ısrarla dediği şey bu. Yani bu mazotun faturası yokmuş gerekçesi buymuş. Hiçbir bilgimiz yok, hiçbir tecrübemiz yok. Abimin de hiçbir tecrübesi yok. Yani kaldı iki arada bir derede, hiçbir şekilde bize kimse yardımcı olmuyor. Biz burada mağduruz bunu kimseye gösteremiyoruz, kimse de bizim sesimizi duymuyor.

'Bir kere olsa anne babasıyla görüştürün bu insanları'

Annem kötü, babam kötü. Tunus Konsolosluğu'na defalarca söylediğim şuydu, bu insanları bir kere dahi olsa, annesiyle, babasıyla görüştürün. Ama kesinlikle buna yanaşmadılar. Sebepleri de şu, Tunus Hükümeti'nin süreci bu şekilde yürütmeye aldığını ve bize onu yapamayacaklarını söylediler.

'Firma yetkilileri ortada yok'

Firma yetkilileri ortada yok. Hiçbir şekilde bir şey dedikleri yok. Hiçbir şekilde aradıkları yok, işte 'Biz onların yanındayız, avukatlarından tuttuk. İşte biz onların bütün ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Orada mağdur etmiyoruz' diye açıklama yapan da yok. Ben sadece bunları Tunus Konsolosluğu'ndan öğreniyorum. Benim bildiğim kadarıyla şirket, orada tuttukları avukatının ücretini bile ödemiyor. Parası ödenmeyince avukat bırakmak istemiş, Tunus Konsolosluğu demiş ki 'Sen davayı bırakma biz sana ödemenizi yapacağız' o şekilde gerçekleşmiş.

'Bir aşçının gemiyi batırması kadar mantıksız bir şey olamaz'

Aşçı ne bilebilir ki? Adam aşağıda yemek yapıyor, yukarıda 7 tane mürettebat var hepsi oturup yiyorlar bu kadar. Yani bir aşçının gemiyi batırması kadar mantıksız bir şey olamaz. Herhalde o zaman tahmin ediyorum ya malzemeyi fazla aldı bu gemi battı. Bunun başka bir açıklaması yok.