Sinan Ateş'in Ablası Selma Ateş'ten Annesine Acı Mektup

Suikast sonucü öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in ablası Selma Ateş, X hesabından yayınladığı mektupta annesinin Anneler Günü'nü kutladı, "17 aydır evlerimiz harap, gözyaşımız durmuyor" ifadelerini kullandı.

Sinan Ateş'in ablası Selma Ateş Halk TV ekranlarında yayımlanan 'Nasıl Olacak?' programına bağlanarak, gözyaşlarına hakim olamamış, "Birileri bir şeylerin hazırlığını yapıyordu kardeşimi buna engel gördüler" diyerek anlatmıştı.

Selma Ateş bugün, annesine ithafen sosyal medya hesabından mektup yazdı. Mektupta, "17 aydır evlerimiz harap, gözyaşımız durmuyor. Annemin hali ise harap" ifadelerini kullandı.

Ateş, "Kardeşim canice katledilmişti. Katiller zaten bilmiyordu ki, Ülkücü hareket yaptığı vefasızlıkla kardeşimi zaten çoktan öldürmüştü. 17 aydır evlerimiz harap, gözyaşımız durmuyor. Annemin hali ise harap. Katiller belli, azmettiriciler belli. Yıllarca mapushane yolu bekleyen annem şimdi de adaletin yolunu bekliyor maalesef" dedi.

Selma Ateş'in paylaşımının tamamı ise şu şekilde:

"Canım annem,
Şimdi anlatacaklarım sizlere hikaye gelebilir, keşke hikaye olsaydı o kadar çok arzu ederdim ki,

80'li yıllar ülkemiz kaos içerisinde,
Babam akşam okulu çıkışında kurşunlandı. En yakın arkadaşı kollarında Can verdi kendisi ise ağır yaralandı.

Tabii ki o zamanın şartlarında,
Annemin bu olaydan haberi yok. Babam eve gelmeyince karakol, hastane her yeri dolaşıyor.

Sonunda babamı bir hastane köşesinde buluyor, vurulmuş tedavisini yaptırılması lazım ama para yok.

Sonrasında babam iyileşti annemin tam yüzü gülmüşken, çilenin yeni başladığını gördü.

Mahkemeler, bitmeyen davalar ve neticesinde babam yıllarca hapiste yattı.

Peki neden inandığı ülkücü hareket davası için...

Bizim büyüdüğümüz mahallelerde yaşam hiçte kolay değildir.

Annem bizleri büyütebilmek için evimizin bir odasını atölyeye çevirdi sabahlara kadar makine başında uykusuz dikiş dikti.

Bizler de yardım ettik.

Sonunda babam eve dönmüştü bizler büyümüştük.

Yıllar geçti çektiğimiz sıkıntıların neticesinde ferahlamıştık gurur duyduğumuz bir kardeşimiz vardı.

Bizim mahallemizden çıkıp Hacettepe Üniversitesi'nde akademisyen olmuştu.

Güçlü bir karaktere sahip yardımseverdi etrafında yardımı dokunmadığı kimse yoktu.

Kardeşim evimize geldiğinde evimiz bayram yerine dönerdi bir saniye bile boş kalmazdık o kadar çok seviliyordu ki.

Üç kardeş üçümüz de evlenmiştik çocuklarımız olmuştu etrafımızda binlerce dostumuz akrabamız vardı.

Tabii ki kardeşim akademisyenliği yanında siyasi bir kimlikti Türk gençliğinde ciddi bir karşılığı vardı.

Kitaplar yazıyor, çalışmalar yapıyor inandığı Türk milletine faydalı olmak için gecesini gündüzüne katıyordu.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı olmuştu bizi bir daha gururlandırmıştı.
Ama nereden bilebilirdik kara bulutların üzerimize bugünden itibaren çökeceğini...

Artık biz bile kardeşimizi göremiyorduk görüşemiyorduk o kadar yoğundu ki o kadar çok gelen giden vardı ki, her kesimden, bürokrasiden, siyasetten sinema camiasından...

Belli bir zaman sonra kardeşime gösterilen teveccühten bazı insanların rahatsız olduğunu duymaya başladık.

Niye ki, o inandığı değerler için Türk Milletine hizmet için gecesini gündüzüne katıyordu.

Sonra kardeşim görevini bıraktı aslında biz çok sevinmiştik. Annem ben babam hep birlikte çok fazla zaman geçirmeye başlamıştık.

Ama bir şeylerin kötüye gittiği belliydi kardeşimle görüşmek için, fotoğraf çektirmek için adeta sıraya giren insanlar kapımızı çalmaz oldu.

Kardeşim ve ailem hakkında
İpe sapa gelmez söylentiler duymaya başladık.

Babamın bütün hayatına şahit olanlar bile bu alçak iftiralara eşlik etmeye başladılar.

Tedirgindik...

Yıllarca yüzü gülmeyen annem ilk defa yüzü gülmüştü oysaki..

Ama artık hep düşünceliydi.

Oğlum ne olur dikkat et, aklım hep sende derdi.

Annem kardeşimi her gün arardı bir gün görüşmese hasretine dayanamaz meraklanırdı.

Annem belli etmek istemiyordu ama yaşadığımız süreç onu çok derinden yaralamıştı.

Bu parti ve ocak için yıllarca mapushane yolu beklemişti.

Olanlara anlam veremiyordu.

Tanıdığımız sevdiğimiz
Abi dediğimiz herkes sadece susuyor ve izliyordu.

Neyi bekliyordu?

Gözyaşı hayatında bir defa bile durmayan annemin tekrar kahrolmasını mı görmek istiyorlardı?

Sonunda hepimiz o kara günle karşılaştık.

Kardeşim canice katledilmişti. Katiller zaten bilmiyordu ki,
Ülkücü hareket yaptığı vefasızlıkla kardeşimi zaten çoktan öldürmüştü.

17 aydır evlerimiz harap, gözyaşımız durmuyor.

Annemin hali ise harap.

Katiller belli, azmettiriciler belli,
Yıllarca mapushane yolu bekleyen annem şimdi de adaletin yolunu bekliyor maalesef.

Adaletin yolu beklenir mi hiç? Bunu da öğrenmiş olduk.

Annem iyi ki bizim annemizsin. Biliyorum bir daha yüzün gülmeyecek ama hiç olmazsa gönlünün huzur dolduğu günleri Allah bize nasip etsin.

Sana sözüm olsun, babam bu acıya dayanamadı vefat etti.

Son nefesime kadar asla vazgeçmeyeceğim.

Anneler günün kutlu olsun. İyi ki varsın."