Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder'e hapis cezası!
Çözüm sürecindeki 2013 Nevruz'un yaptığı konuşmalar nedeniyle HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a 4 yıl 8 ay, HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, Demirtaş ve Önder'in olumsuz tutum gösterdikleri iddiasıyla cezalarda indirim uygulamadı. Bu hükümle Demirtaş ilk kez "terör suçu" kapsamında ceza almış oldu.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda bugün gördüğü davaya Demirtaş, 1 yıl 10 aydır tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. 1000 kişilik en büyük duruşma salonunun sanık sıralarında Önder vardı, sıraların çevresinde ise güvenlik önlemi için 70 jandarma oturtuldu. Duruşmayı gözlemci olarak İsviçre ve Kanada konsolosları, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Erol Katırcıoğlu, Tuma Çelik, Dilşad Canbaz, Hasan Özgüneş ve İngiltere merkezli Widows for Peace Through Democracy örgütünden avukat Margaret Owen izledi. Duruşma boyunca mahkeme başkanı Akın Gürlek'in dosyayı bir an önce karara bağlamak için acele ettiği gözlendi.
Hükmü açıklamadan “temyiz edersiniz” dedi
Duruşma başlangıcında Demirtaş'ın avukatı Fırat Epözdemir, müvekkilinin savunmasının mahkeme huzurunda alınmasını talep ettiklerini, ancak mahkemenin dosyanın bu mahkemede birleşmeden önce Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmadaki sorgunun savunma sayıldığını anımsattı. Epözdemir, söz konusu sorgunun mahkeme huzurunda da okunmadığını belirterek, savcının savunmayı dinlemeden, bütün deliller tartışılmadan nasıl mütalaa verdiğini sordu. Epözdemir, mahkemeden savunmaların alınmasına, savunma sayılan sorgunun salonda okunmasını talep etti. Mahkeme başkanı Akın Gürlek, talebin reddedildiği, sorgunun avukatlar yokken bir önceki celse salona okunduğunu söyledi. Ardından Demirtaş söz alarak, esasa ilişkin mütalaanın 2 gün önce kendisine tebliği edildiğini bu nedenle yargılamanın uzamasında kendisinin ve avukatlarının rolünün olmadığını belirtti. Davaya konu konuşmanın çözümünün ve savunmasının mahkemede olmadığını anımsatan Demirtaş, bunlar olmadan verilen mütalaaya karşı savunma yapmayı doğru bulmadığını ifade etti. Demirtaş, bu nedenle savunma için makul bir süre istedi, ancak bu talep de reddedildi. Demirtaş, bunun ihsas-ı rey olduğunu, mahkemenin bir an önce duruşmayı bitirmek istediğini söyledi. Bunun üzerine, başkan Gürlek, mahkemenin ara kararına itiraz edilemediğini, arzu ederse karara itiraz ettiğinde gerekçe yapabileceğini belirtti. Demirtaş da başkana kararı temyiz edeceğini nereden bildiğini sordu ve heyete güveninin olmadığını söyledi.
Çözüm sürecinin intikamı
Demirtaş, bunun ardından esas hakkındaki savunma yapmadığını, mütalaaya karşı diyecekleri olduğunu söyledi. Demirtaş'ın sözleri başkan Gürlek tarafından pek çok kez kesildi. Demirtaş, konuşmanın Kürt sorununun çözümü konusunda tarihin en önemli adımlarının atıldığı günlerde yapıldığını söyledi ve AKP'li siyasetçi ve hükümete yakın gazete ve yazarların çözüm sürecini destekleyen demeçlerini, yazılarını okudu. Demirtaş, davaya konu sözlerinin o dönem çözüm sürecinin bitmesini isteyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin “İmralı'yı yıkar, Kandil'i yakarız” sözlerine karşı söylediğini belirtti. Demirtaş, savcılığın bütün konuşmayı çarpıtarak “Kandil çok güçlüdür” algısı yarattığını kaydederek, şöyle konuştu:
“Savaşı isteyen Bahçeli idi. Barışı savunan bir parti başkanını örgüt propagandası yapmakla suçluyorsunuz. Biz arkadaşlarımızla bu ülkeye barış gelsin diye uğraştık. Benim Bahçeli'ye söylediğim laf 5 yıl sonra niye savcıyı rahatsız etti? Mesele çözüm sürecinden intikam almaktı. Bugün iktidarın ortağı olan Bahçeli'nin intikamı alınıyor.”
“Sözlerimden geri adım atmam”
Demirtaş, iddianamede konuşmasına Paris'te infaz edilen Sakine Cansız, Leyla Söylemez ve Fidan Doğan'ı anarak başlamasının da çarpıtıldığını söyledi. Türkiye'de çözüm süreçlerinin katliamlarla provoke edildiğini belirten Demirtaş, Paris katliamının provokasyon olduğu ile ilgili AKP'li siyasetçilerin basında yer alan demeçlerini okudu. Demirtaş, tüm Nevroz konuşmalarına 1990'larda Nevroz kutlamalarında katledilen ve gözaltına kaybedilen partililerin anılarak başlandığını ifade ederek, “Bunlar Nevroz şehitleridir. Bunlarla onur duyuyorum. Bir kere değil milyon kere anarım. Andığım için terör propagandası yaptım diyorsanız bin yıl ceza da verseniz sözlerimden geri adım atmam” dedi. Demirtaş, Paris katliamında MİT izinin bulunduğunu söylediği sırada başkan Gürlek, “Kurumları itham etmeyin” diyerek Demirtaş'ın sözünü kesti. Demirtaş da söz konusu iddianın Hakan Fidan ile görüşmesinde de dile getirildiğini anımsatarak, “15 Temmuz darbe girişimine de generaller katıldı. Bunları söylemem de rahatsız mı ediyor” diye sordu. Demirtaş son olarak söz konusu yargılamanın ırkçı-milliyetçi ve FETÖ bağlantılı iki kişinin suç duyurusu ile başladığını anımsatarak, “Bir barış için çaba sarf ettik. Bu yargılamaları bu hale getirenler de hesap verecek. Ben hukuka inanıyorum” dedi.
“Keşke merak etseydiniz”
Demirtaş'ın ardından Sırrı Süreyya Önder söz aldı ve dava konusu konusu sözleri sarf etmediğini belirtti. Bunun ortaya çıkması için mahkemeden defalarca konuşma kaydının RTÜK'ten istenmesini talep ettiğini ancak hep reddedildiğini söyledi. Önder, konuşmanın aslını RTÜK'ten kendisinin istediğini söyleyerek, kaydı mahkeme salonunda dinletti. Kayıtta, iddianamede “PKK” olarak geçen kısımların “HDK”, “kabristan” olarak geçen kısmın da “gülistan” olduğu duyuldu. Önder, kaydın sonunda heyete “Keşke merak etseydiniz de gürültüye gitmeseydik” dedi.
İndirim uygulanmadı
Mahkeme, avukatların beyanlarının Demirtaş ve Önder'e son sözlerini sordu. Önder, “Yaşasın barış! Yaşasın demokrasi ve özgürlük” derken, Demirtaş da, “Kahrolsun faşizm! Yaşasın barış, demokrasi ve emek mücadelesi” dedi. Heyet, son sözlerin ardından 15 dakika ara verdi ve dosyayı karara bağladı. Mahkeme, örgüt propagandası suçlamasıyla Demirtaş'a 4 yıl 8 ay, Önder'e 3 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Her iki cezada da olumsuz tutum gösterdikleri iddiasıyla indirim uygulanmadı. Bu hükümle Demirtaş ilk kez "terör suçu" kapsamında ceza almış oldu.
Kaynak: Cumhuriyet