Saldırı demokrasiye... Ama saldıran kim?
Haber-Analiz: Eren Çaylan
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i AKM önünde takip etti. Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen törenin çıkışında, protokol kapısında bekledi. İçeri hiç girmedi. Bir amaçla gittiği belliydi. Çünkü hem AKM önündeki meydanda Özgür Özel’in hep yanı başındaydı, hem de çıkışta Özel’i kaçırmamak için hep kapının önünde bekledi.
Özgür Özel’in AKM’den çıkarken yürüdüğü istikamette durdu, sırtı dönüktü, geldiği anda Özgür Özel’e vurdu. Selçuk Tengioğlu böylece bir anda Türkiye’nin en çok konuşulan ismi oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen Özgür Özel’i aradı, geçmiş olsun dileklerini iletti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, kanal kanal gezdi, saldırıyı lanetledi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklaması çok konuşuldu. Ne Özgür Özel’i ne de CHP’yi andı. “Fiziki saldırıya uğrayan bir siyasi kurumun yöneticisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi.
Ancak açıklamasının devamı daha dikkat çekiciydi. “Bahse konu provokasyon her anlamda düşündürücü ve ürperticidir (…) şayet varsa ardındaki esrar perdesinin aralanması zorunluluktur” diye ekledi.
Yine “münferit” bir saldırı mıydı?
Tengioğlu, temiz bir Türkçeyle kaleme alınan ifadesinde, “Sırrı Süreyya Önder'in Terörsüz Türkiye için yapmış olduğu çalışmalara sempati duyduğunu” söyledi, Özgür Özel’in “tehdit dili kullandığını” öne sürdü. Sokak çağrısından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
İfadesindeki iktidar söylemleri açıkça görülüyordu. Saldırı için de “anlık duygusal bir durum içerisinde olamam sebebiyle gerçekleştirdim. Planlı bir eylem değildir” dedi. En az 2,5 saat boyunca beklediği ve Özgür Özel’i takip ettiği biliniyor. Yani anlık bir eylem olmadığı açıktı.
Saldırının olduğu gün saldırgan adına bir Instagram hesabı açıldı. Oradan Özgür Özel’in ailesine ölüm tehditleri yönetildi. Hesap önce AKP’li isimleri takibe aldı: Bakanlar, milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı çalışanları…
Paylaşımları yaptığı öne sürülen kişi Trabzon’da yakalandı. Şüpheli hesabın kendisine ait olmadığını savunsa da teknik inceleme sonucunda tutuklandı. Hesabın asıl sahibi olduğu öne sürülen bir başka kişi de İstanbul’da yakalandı. Of’ta yakalanan 23 yaşındaki şüphelinin Özgür Özel’in ailesinin açık adresini nasıl bildiği sorusu ise yanıtsız.
İktidar saldırıyla arasına mesafe koymaya çalışırken hesabın bu kadar açık bir şekilde kendisini AKP’ye yakın konumlandırmaya çalışması da başka bir soru işareti.
Tam bunlar konuşulurken saldırgan Tengioğlu’nun bir röportajı çıktı ortaya. Sokakta uzatılan mikrofona konuşan Tengioğlu İstanbul’daki Bayrampaşa Cezaevi’nde Hrant Dink suikastının azmettiricisi Yasin Hayal ile birlikte kaldığını söyledi.
“Hayal’e çok güzel kıyak yaptım, yanımdan ayrılmazdı. ‘Beni derin devlet kullanacak birilerini bana öldürtecek’ dedi” ifadelerini kullandı. Kastettiği Hrant Dink mi, belirsiz. Röportajında “derin devleti” övdü, “derin devlete ihtiyacımız var” dedi.
Agos Gazetesi iddiayı doğruladı. Devlet Denetleme Kurulu’nun Hrant Dink raporunda, 2005 yılında Bayrampaşa Cezaevi’nde kalanların listesi vardı. Agos’un paylaştığı listeye göre Tengioğlu ile Hayal, 2005 yılında 11 Mayıs-25 Temmuz tarihlerinde cezaevinde birlikte kalmışlar.
Aynı gün Özgür Özel, Tengioğlu’nun bundan birkaç ay önce İBB’ye gidip İmamoğlu’na suikast yapılacağı ihbarında bulunduğunu söyledi. Özel, Tengioğlu’nun “koğuşta birlikte yattığım arkadaşlarıma talimat verildi” diye ihbarda bulunduğunu açıkladı.
Emniyet’in ihbara ilişkin tutanağı da vardı. Ancak ihbar “somut delil olmadığı ve hissiyata dayandığı” gerekçesiyle tutanakta kaldı. Bir soruşturma açılmadı.
Saldırının adı konulmayan çözüm süreciyle bir alakası var mıydı peki? Çünkü saldırı tam da bu sürecin en önemli isimlerinden birinin ölümü üzerine yapılan bir törende gerçekleşmişti. CHP Lideri Özgür Özel de her fırsatta bu sürecin önünde durmayacağını söylemişti.
Süreç en başından beri çalkantılarla yürüdü. Bir yanda Bahçeli, Öcalan’a çağrı yaparken diğer yanda Dem Partili ve CHP’li belediyelere kayyımlar atandı.
CHP’li belediye başkanları tutuklandı. 22 Ekim’deki çağrının üzerinden bir hafta geçmeden PKK, TUSAŞ’a saldırdı. Bahçeli geri adım atmadı. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Ahmet Türk, daha sonra İmralı heyetine dahil oldu.
Bir yanda PKK’nın kendisini lağvetmesi ve barış konuşulurken, diğer yanda iktidarın CHP’ye yönelik operasyonları sertleşti.
Ekrem İmamoğlu ve birçok belediye başkanı tutuklandı. İBB’ye ve CHP’ye kayyım bile gündeme geldi. Şimdilik bu adım atılmadı, ancak hukuki olarak o yollar kapanmış değil.
Bazı gazeteciler bu karşılıklı adımların aslında Bahçeli ve Erdoğan arasında bir bilek güreşi olduğunu savundu. Bahçeli’nin “İmamoğlu ivedilikle yargılanmalı” açıklaması sonrası soru yine aynıydı: Bahçeli ve Erdoğan başka yerde mi duruyordu?
Saldırıdan üç gün sonra Erdoğan, Bahçeli’yi konutunda ziyaret etti. 4 aydır yapılan ilk ziyaretti. Görüşmeleri süreçten dolayı bekleniyordu. Ancak saldırı bu görüşmeyi öne çekti mi, bilmiyoruz.
Ya da belki de gerçekten, Özgür Özel’in düşündüğü gibi, CHP’ye “sokaktan çekil mesajıydı” yaşananlar. Yaşanan süreçle bir ilgisi yoktu. Bu da o zaman saldırının arkasında kimin olduğuna dair daha farklı bir istikameti işaret ediyor.
Ama AKP, Kılıçdaroğlu’na linç girişimi olduğu dönemden farklı davrandı, saldırıyı sahiplenmedi. Erdoğan, hemen Özgür Özel’i aradı. Bahçeli için de yaşananlar aralanması gereken bir esrar perdesinin arkasında düşündürücü ve ürperticiydi.