Öztrak: Erdoğan sebeptir, şahlanan dolar sonuçtur

Öztrak: Erdoğan sebeptir, şahlanan dolar sonuçtur
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, açıklamalarda bulundu. Öztrak, "Erdoğan’ın ülkeyi daha fazla yiyip bitirmemesi için, ivedilikle yapılması gereken, Erdoğan’ı sandıkta evine göndermektir. Erdoğan milletin yakasından düşüp CHP iktidara geldikten sonra, Dolar da düşer. Enflasyon da düşer. Faiz de düşer. İşsizlik de düşer. Ülkemiz, Halil İbrahim bereketine kavuşur. Hayat bayram olur" dedi.

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP MYK'sının ardından açıklamalarda bulundu. Öztrak, Merkez Bankası'nda yaşanan görev değişikliğinin ardından dolarda yaşanan hareketliliğe ilişkin, "Ne yaptıysa, Dolar düşmedi, fırladı. Çünkü sorunların sebebi Erdoğan’ın kendisi. Milletin Erdoğan’dan sıtkı sıyrıldı. Erdoğan’a duyulan güven bitti. İşte bu nedenle, Erdoğan sebeptir, Şahlanan dolar sonuçtur. Erdoğan Şahsım Hükümeti artık ülkeyi yönetemiyor. Her yaptığı devletin köklü kurumlarını felç ediyor. İtibarını bitiriyor. En son atadığı Merkez Bankası Başkanı, Reisine biat etmekten başka bir şey bilmiyor." diye konuştu.

Öztrak, sandık çağrısını yineleyerek, "Erdoğan’ın ülkeyi daha fazla yiyip bitirmemesi için, ivedilikle yapılması gereken, Erdoğan’ı sandıkta evine göndermektir. Erdoğan milletin yakasından düşüp CHP iktidara geldikten sonra, Dolar da düşer. Enflasyon da düşer. Faiz de düşer. İşsizlik de düşer. Ülkemiz, Halil İbrahim bereketine kavuşur. Hayat bayram olur." dedi.

Öztrak'ın satırbaşları şöyle:

Ucube Şahsım Vesayet Rejimi, Ekonomimizdeki yangını her gün büyütüyor. Ekonomi politikaları ideolojik vesayet altında. Devlet, kibirli bir adamın iradesine tutsak. Yönetimdeki kriz, milletimizi eziyor.

İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, Milletimizin boğazına yapıştı. Sofralarımız kavruluyor. Dolar almış başını gidiyor. Paramız pul oldu. İğneden ipliğe her şeye zam geliyor.

Önümüz kış. Hem de kapkara bir kış. Türkiye’miz, büyük bir buhranın içerisinde, Karakışa hazırlanıyor.

Ucube Şahsım Vesayet Rejimi, Devlet yönetiminde ve ekonomide, Sebebi olduğu krizleri her gün genişletiyor. Cumhuriyetimizin köklü kurumları, birer birer çökertiliyor. Bu korkunç buhranın içerisinde, Ülkemiz rotasını kaybetti. Oradan oraya savruluyor.

Erdoğan Şahsım Hükümeti, Ülkemize küme üstüne küme düşürtüyor. Ülkemizin ufkunu, geleceğini, Bir kanser hücresi gibi yiyip bitiriyor.

Erdoğan bundan 12 yıl önce, 2011’de milletimize, “Ülkemizi 2023’te, Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmayı” vadetti. Milletimize söz verdi. Bu sözünü partisinin seçim beyannamelerine yazdı. Yetmedi… Bunu devletin Kalkınma Planlarına yazdı. Ama daha 2023’e gelemeden, bıraktık en büyük 10 ekonomi arasına girmeyi, Erdoğan yönetiminde ülkemiz, dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düştü.

Oysa Türkiye, AK Parti’nin esamisi bile okunmazken, 1990’da bu lige çıkmıştı.

Uluslararası Para Fonu’nun, bu hafta yayımladığı küresel ekonomiye dair tahminlere göre, En büyük ekonomiler liginde 2021’de 21. sıraya, 2022’de 22. sıraya düşüyoruz. Hem de 2021’de yüzde 9’luk büyümeye rağmen! 1990’da en büyük 20 liginde olmayan, Rusya, Endonezya, Suudi Arabistan bizi geçip, gidiyor. Hep söyledik… Erdoğan yönetiminde ekonomi büyümedi, şişti.

Ama Erdoğan Şahsım Yönetiminin hakkını da yemeyelim. Erdoğan en büyük ekonomiler liginde, Ülkemizi İlk 10’a sokamadıysa da, Enflasyonun Şampiyonlar Ligi’ne çıkardı. 2021’de, 191 ülke içerisinde, En yüksek enflasyona sahip 10. ekonomi yaptı.

2023’te ise enflasyonu en yüksek, 7. ülke oluyoruz. Hayat pahalılığının süper liginde rakiplerimiz, Angola, Liberya, Venezüella, Zambia ve Haiti… Ama milletimize taahhüdünü yerine getiremeyen Erdoğan, anlaşılan “Yalanın kemiği yok ki, boğaza takıla…” diyerek, Milletimizin aklıyla alay etmeye kalkıyor.

Daha geçen ay, kendi imzasıyla yayımladığı Orta Vadeli Program’la, 2023 için millete söz verdiği; 2 trilyon dolar geliri, 925 milyar dolara düşürdüğünü, “25 bin dolara çıkarmayı” taahhüt ettiği kişi başına geliri, 10 bin 713 dolara indirdiğini, “500 milyar dolara çıkaracağım” dediği ihracatı; 242 milyar dolara düşürdüğünü, “Yüzde 5’e indireceğim” dediği işsizlik hedefini ise, Yüzde 11,4’e çıkardığını unutmuş gözüküyor.

Bu hafta başında çıkıp millete, “Hedeflerinin çoğuna ulaştığımız, Menziline yaklaştığımız 2023 vizyonumuzu, Yeni ve daha büyük adımlarla, Tahkim ettiğimiz bir döneme girdik” diyebiliyor.

Millete vadettiklerini neden yerine getiremediğinin, neden sözünü tutamadığının hesabını vermeden, 2053 masalları anlatmaya kalkıyor.

Milletimize söz verdiğin gelir ve ihracat rakamlarını, yüzde 50’den fazla iskonto ettin, işsizlik taahhütünü ikiye katladın. Ekonomiyi dünyanın en büyükleri liginde, ilk ona çıkarmaya söz verdin. Bu yıl ilk 20’den düşürdün.

Bu nasıl bir menzile yaklaşmak? Bu nasıl bir hedeflerin çoğuna ulaşmak? Erdoğan millete taahhüt ettiği tüm hedefleri ıskaladı… Millete verdiği sözlerin altında, Ezim ezim ezildi. Ama hala “Hedefleri tutturduk” diyorsa, Kendisine soruyoruz; Tutan hangi hedefler? Kime vadettiğiniz hedefler?

Ne demişler, “Ya söz verme, Ya da tut. Tutamayacağın sözü söyleme, yut”

Beyefendi hala 2053’e mektup yazmaya kalkıyor. Bu ülkeyi yiyip bitirmeden, Milletin iliğini, kemiğini sömürmeden, Gitmemeye kararlı görünüyor.

Erdoğan’ın yönetiminde geçen her saniye, Her dakika milletimizi daha da fakirleştiriyor. Dolar 9 lirayı aştı. 10 liraya koşuyor. 10 yıllık tahvilin faizi de, Yüzde 20’ye koşuyor. Altın fiyatları, Kredi temerrüt risk primi hepsi birden şahlandı.

Erdoğan Şahsım Hükümeti ülkeyi çıra gibi yakıyor, Sonra da Roma’yı yakan Neron misali, Sebebi olduğu yangını, Paramızın pul olmasını, Yanaşmalarıyla, beslemeleriyle beraber keyifle izliyor. Nasılsa yandaşlara verilen ihalelerin, Geçilmeyen köprü ve yolların, Uçulmayan havalimanlarının, Yatılmayan hastane yataklarının, Gelir garantileri hep dolarla, avroyla… “Harun olacağız” diyenler, Bugün Karun oldu.

Bu milletten sömürdüklerini de, Tek kuruş vergi vermeden, Vergi cennetlerine kaçırdılar. Prensipleri belli; “Millete ver talkını. Yandaş yutsun salkımı.”

Bugün Eylül bütçe rakamları geldi: Yılın ilk 9 ayında, Milletin cebinden 21 milyar lira alınmış, Yandaş müteahhitlerin cebine konmuş. Faiz lobilerine aynı dönemde ödenen para ise 142 milyar lira.

Yine Sayıştay açıkladı: Sadece Karayolları üzerinden 6 otoyol için, Yandaşlarına verdikleri gelir garantisi, 28 milyar 329 milyon dolar.

Bugüne kadar da bunlara milletin kesesinden, 4 milyar 372 milyon doları ödenmiş. Daha 24 milyar dolar, ödenecek garanti var. Eylül başında Dolar kuru 8 lira 30 kuruştu. Şimdi 9 lira 23 kuruşu aştı. 1,5 ayda, Dolar, paramıza karşı 93 kuruş değerlendi. Bu da yandaşlara bütçeden ödenecek parayı, 22 milyar lira birden artırdı.

Dolar arttıkça, taksimetre yandaşa çalışıyor. Paramızın satın alma gücü, Haysiyeti, şerefi güneş görmüş kar gibi erirken, Saray yanaşmaları bayram ediyor. Ama dolar ne zaman fırlasa, Erdoğan gözünü milletin dolarına, altınına dikiyor.

7 Mart 2015’te, “Dolar alan yaya kalır” dediğinde, Dolar kuru 2 lira 58 kuruştu. O gün 100 lirayla 39 dolar alabiliyorduk.

2 Aralık 2016’da, “Yastık altında dövizi olanlar, Parasını Türk Lirasına dönüştürsün” dediği gün; Dolar kuru 3 lira 45 kuruştu. 100 lirayla alınan dolar 29’a düştü.

26 Mayıs 2018’de, “Yastığın altında doları olan kardeşlerim, Paranızı gidin Türk Lirasına yatırın” dediği gün, Dolar kuru 4 lira 70 kuruşa çıktı. 100 lirayla, 21 dolar alır olduk.

Bugün ise 100 lirayla ancak 11 dolar alabiliyoruz. Erdoğan yönetiminde geçen 6 yılda, Yüz liranın dolar alma gücü 28 dolar azaldı. Dolar alan değil ama, satan bin pişman oldu. Sarayın yanaşmaları abat olurken, Erdoğan’a güvenen, Dolarını, altınını bozduran vatandaşlarımız, Hep yaya kaldı.

Paramızın değeri düştükçe, Elektriğe, doğal gaza, benzine, mazota, gübreye, Hasılı iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Çiftçinin, esnafın, ailelerin beli bükülüyor. Bu rezaletin sorumlusu kim?

“Para, tıpkı bayrak gibi, Tıpkı milli marş gibi, Bir ülkenin gücünü, itibarını, Bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, milletin itibarıdır” Bu tweeti atan Erdoğan’ın kendisi. “Ben ekonomistim” diyen Erdoğan, Bu tweeti 1 Mart 2012’de atmış.

O gün 100 lirayla; 84 Bulgar Levası alınıyordu, Bugün ancak 19 Leva alınabiliyor. Milli paramızın komşumuzun parası karşısındaki alım gücünü, 9 yılda 65 Leva düşüren kim? Konu komşunun parası karşısında bile, Paramızı pul eden kim?

Tweetinde söylediği gibi; “Bayrak gibi, Milli marş gibi, Ülkemizin gücünü, itibarını, Bağımsızlığını simgeleyen milli paramızın değerini, Güneş görmüş kar gibi eritip bitiren kim? Paramızın itibarıyla beraber, Milletimizin itibarını da bitiren kim? Tabii ki bu tweeti atan Erdoğan!

Bunları yapanın, Şimdi yapması gereken de bellidir: 2053’e mektup yazmakla uğraşmasın, Derhal istifa mektubunu yazsın. Vakit kaybetmeden, Sandığı milletin önüne getirsin.

Erdoğan, Damat Bakanı görevden aldı. Olmadı. Merkez Bankası Başkanını görevden aldı. Olmadı. Başkan Yardımcılarını görevden aldı. Olmadı. Para Politikası Kurulu üyelerini aldı. Olmadı.

Ne yaptıysa, Dolar düşmedi, fırladı. Çünkü sorunların sebebi Erdoğan’ın kendisi. Milletin Erdoğan’dan sıtkı sıyrıldı. Erdoğan’a duyulan güven bitti. İşte bu nedenle, Erdoğan sebeptir, Şahlanan dolar sonuçtur.

Erdoğan Şahsım Hükümeti artık ülkeyi yönetemiyor. Her yaptığı devletin köklü kurumlarını felç ediyor. İtibarını bitiriyor. En son atadığı Merkez Bankası Başkanı, Reisine biat etmekten başka bir şey bilmiyor.

Dışa açık bir ekonomide, Haklı bir gerekçe olmadan, emirle faiz indirmenin, Yerli paraya değer kaybettireceğini anlamıyor bile. “Neden paramız pul oluyor anlamadım” diyerek, Havaya bakıp ıslık çalıyor.

Saray vesayeti altındaki Merkez Bankası Başkanı, 5 ay önce kendisinin atadığı Başkan Yardımcısını değiştiriyor. Sorumluluğu yardımcılarına yıkmaya çalışıyor. Paramızı pul edenin Aslında kendi reisi olduğunu korkudan söyleyemiyor.

İşte bu aymazlık ülkemizi yiyip bitiriyor. Bunlar milletimizin tenceresini, cüzdanını boşaltıyor. Hepimiz evlatlarımızın, torunlarımızı geleceğinden endişeliyiz. Saray ve şürekâsı ülkemizde bereket bırakmadı.

Oysa bu ülkenin toprakları verimlidir. İnsanı cömerttir. Çiftçisi çalışkandır. Ama 24 Eylül’den önce 4 bin 500 lira olan, Elimdeki bu gübrenin tonu, Dün 8 bin liraya kadar çıktıysa, ÜRE gübresi 20 günde yüzde 78 zam gördüyse, Çiftçi ne yapsın, tarla ne versin? Kimyasal gübre altınla yarışıyor.

Çiftçi parasını vermeye kalksa bile, Ortada gübre yok. Bu ülkede hükümet yok mu? Hükümet nerede? Mazot, gübre, ilaç, tohum fiyatları uçuyor. Çiftçi tarlasını karşılık gösterdiğinde, Bunları tarlasına atmaya yetecek krediyi alamıyor. Ziraat Bankası’nın, Tarım Kredi Kooperatifleri’nin, Çiftçiye verdiği kredi teminata takılıyor. Çiftçi zaten sıkıntıda. Ek teminatı nasıl bulsun?

Yandaşlara gazete aldırmak için, Ziraat Bankası’ndan 750 milyon dolarlık krediyi, Tek kalemde vermeyi biliyorsunuz. Aynı yandaşın, Milyarlarca dolarlık kredi borçlarını yapılandırmak için, Masaya oturmayı da biliyorsunuz. Ama iş çiftçiye gelince, Pintiliği elden bırakmıyorsunuz. Bu duruma bir çare bulamazsanız, Çiftçiyi bu kadar ezerseniz. Korkarım gelecek yıl, Hepimiz taş yemek zorunda kalacağız.

Sadece çiftçilerimiz değil, Sanayicilerimiz de çok endişeli. Uluslararası girdi fiyatları almış başını gidiyor. Pamuğun fiyatı son 10 yılın zirvesinde. İplik tedarikinde çok ciddi sıkıntılar var.

Enerji maliyetleri aldı başını gitti. Buna bir de, 128 milyar dolar rezervimizi buharlaştırmaları, Merkez Bankası’nın yönetimini zırt, pırt değiştirerek, Paramızı pul etmeleri eklenince, İçeride maliyetler zirve yapıyor.

Doğalgaz tedarik sıkıntısı

Bir de bu yıl doğal gaz tedariki konusunda, Kaygılar ortaya çıktı. Mevcut sözleşmelerle, Doğalgaz ihtiyacının karşılanamayacağı söyleniyor.

Önümüz kış... Önceki yıllarda Ekim ayına kadar, Doğalgaz depolama kapasitemizin, Yüzde 80-90’ı kadar gaz stoklanırdı. Artık Ekim ortasına geldik. Bu yıl elimizdeki mevcut depolama kapasitesinin, Sadece yüzde 54’ü kadar stokumuz olduğu görülüyor.

Dünyada doğalgaz fiyatları alıp başını giderken, Gazın nispeten ucuz olduğu dönemde, Stokları neden hazır etmediniz? Ağustos böceği gibi yatarak, Çok kıymetli bir zaman ve imkânı neden heba ettiniz?

Şimdi bu açığı kapamak için, Fiyatların dört katına sıçradığı, Spot LNG piyasasından, Gaz temin etmeye uğraşıyorlar. Bu nedenle doğalgaz faturamızın 5 milyar dolar daha şişeceğini, İşin uzmanları söylüyor.

Bunların iş bilmezliğinin, Beceriksizliğinin faturasını, Zaten hep milletimiz ödüyor.

Akaryakıta zam

Bugün de akaryakıta büyük bir zam geldi. Motorinin pompa fiyatına 41 kuruş, Benzine 40 kuruş zam yapıldı. Benzinde pompaya yansıtılacak zam 17 kuruş olacak. Kalan ÖTV’den düşülecek. Ama artık burada da marj kalmadı. Akaryakıt istasyonları pompalarını, Çift haneli fiyatlara göre ayarlamaya başladı bile.

Kara Kış Fonu

Yine artan maliyetler nedeniyle, Elektriğe yüzde 40-45 zam dillendirilmeye başlandı. Bu da dolar 9 lirayı aşmadan önceydi. Ama dolar şimdi 10 liraya koşuyor. Yani yüzde 40-45 zam da bu gidişle yetmeyecek.

Elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemeyen, Milyonlarca vatandaşımız var. Bir de bu zamlar yağmaya başlarsa milletin hali nice olur? Genel Başkanımız bunun için, “Kara Kış Fonu kurulsun” diyor. Bu fonun kaynaklarını da söylüyor.

Erdoğan bunları düşünüyor mu? Hayır! Umuru değil. “Meseleleri mesele etmezseniz, Ortada mesele kalmaz” deyip seyrediyor.

Erdoğan ve şürekâsına göre, Enflasyon geçiciymiş. Ama anlaşılan enflasyonun bundan haberi yok. Dolar çıkmış 9’a, inmez 8’e…Hızla koşuyor 10’a…

Sadece son bir buçuk ayda kurdaki hareketlenmeden, Enflasyona 2 puan ilave gelecek. Emtia fiyatlarındaki artışlar da ortada.

'Rezerve makyaj yapmaya kalkıyorlar'

Bu arada ABD Merkez Bankası parasal sıkılaştırmaya başlıyor. Polonya, Macaristan, Rusya, Meksika, Brezilya Merkez Bankaları Olası riskleri bertaraf etmek, Milli paralarının değerini korumak için, Faizlerini artırıyor.

Ama Erdoğan, Sanki risklerimiz ve başımızdaki belalar azmış gibi, Gece yarısı kararnameleriyle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlık tabutuna Son çivileri de çakıyor. Merkez Bankası, Merkez Bankası olalı, Böyle zulüm görmedi. Milletin 128 milyar dolarını arka kapıdan buharlaştırdılar. Yetmedi. Üç yılda üç başkan değiştirdiler. Yetmedi. Zırt, pırt başkan yardımcısı yediler. Yetmedi. Şimdi de Banka’yı Ankara’dan İstanbul’a taşıyıp, Liyakatli kadroları hepten tasfiye etmek istiyorlar.

Merkez Bankası kasasındaki rezervleri erittiler. Şimdi türlü cinliklerle rezerve makyaj yapmaya kalkıyorlar. Bu yılın ilk sekiz ayında cari açık 14 milyar dolar. Net hata noksandan kaynağı belirsiz para girişi, 13,5 milyar dolar. Kaynağı belirsiz para girişiyle cari açığı finanse edip, Dışarıdan gelen borçla, Kuruyan rezervleri mi makyajlıyorsunuz?

Bu kadar büyük bir kaynağı belirsiz para girişiyle, Sadece 2018’de karşılaştık. Kaynağı belirsiz para girişlerinin nedeni nedir? Bunlar acaba hangi baronların parasıdır? Bir açıklayın bakalım. Ekonomide yatırımları ve verimliliği artıran, Tek başına faizlerin seviyesi değildir. Ekonomide yatırımları ve verimliliği artıran, İyi yönetilen kurumlardır. Etkin çalışan piyasalardır. Hukukun üstünlüğüdür. Can ve mal güvenliğinin olmasıdır.

Hukukun Üstünlüğü Endeksi

İşte daha dün açıklandı. 2021’de Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde, Tek bir yılda 10 basamak birden düşerek, 139 ülke arasında 117. Sıraya geriledik. Türkiye Erdoğan’ın elinde, Hukukun ve özgürlüğün olmadığı ülkeler ligine düştü.

Böyle bir ülkeye, nitelikli yatırım gelir mi? Elbette gelmez. Olan da kaçar. İşte Japon Honda firması. Türkiye’deki fabrikasını kapatıp, gitti. Binlerce çalışanı, işsiz kaldı.

İşsizlik büyük sosyal maliyetlerinin yanında, Üretimde ve ekonomide etkinliğin sağlanamadığını gösterir. İşsizliğin yüksek olduğu yerde, Ekonomi daha fazla üretim yapma imkânını da heba eder. Bugün Türkiye’de olan tam da budur.

İşsizlik

Ülkemizde çok büyük bir işsizlik sorunu var. TÜİK ’in makyajlı rakamları bile bunu saklayamıyor. Mızrak çuvala sığmıyor. İŞKUR verilerine göre, Ağustos’ta kayıtlı işsiz sayımız 200 bin kişi artmış. Ama TÜİK’e göre işsiz sayısındaki artış sadece 11 bin. Peki, bu nasıl oldu? Bir cevap yok.

İstihdam edilenlerin sayısı, Ve istihdam oranı 2018 Temmuz ayının, Yani üç yıl öncesinin halen altında. Çalışma çağındaki nüfusumuz, Son üç yılda 3 milyon 152 bin kişi artmış. Buna karşın, işi olan yurttaşlarımızın sayısı, 2018 Temmuz ayının 250 bin kişi altında.

Ama Erdoğan hala, “İstihdamda salgın öncesi dönemin dahi üzerine çıktık” diyebiliyor. Milletle dalga geçiyor…

Daha fazla çalışmak istediği halde çalışamayanları, İş bulsam çalışırım diyenleri, Ve resmi işsizleri birlikte dikkate alan, Gerçek işsiz sayısı, Salgın öncesinin çok ama çok üzerinde.

Erdoğan Şahsım Hükümeti iş başı yaptığında, 5 milyon 555 bin olan gerçek işsiz sayısı, Şu anda 7 milyon 855 bin. Aslında işgücüne katılım oranı eski seviyesinde kalsaydı, Buna 1,5 milyon işsiz daha eklenecekti.

Biz boşuna demiyoruz. Erdoğan Şahsım Hükümeti sebeptir. Yüksek işsizlik sonuçtur. Milletin Erdoğan yönetiminden sıtkı sıyrılmıştır. Erdoğan şahsım hükümetine kimsenin güveni kalmamıştır. Artık ne yapsa dikiş tutmaz. Yolcudur Abbas, Bağlasan durmaz.

Erdoğan’ın ülkeyi daha fazla yiyip bitirmemesi için, İvedilikle yapılması gereken, Erdoğan’ı sandıkta evine göndermektir. Erdoğan milletin yakasından düşüp CHP iktidara geldikten sonra, Dolar da düşer. Enflasyon da düşer. Faiz de düşer. İşsizlik de düşer. Ülkemiz, Halil İbrahim bereketine kavuşur. Hayat bayram olur.

Milletimiz herkesin ne yaptığını gördü. Notunu verdi. Şimdi kararını tebliğ etmek için, Sandığı dört gözle bekliyor. Sandık geldiğinde de, Erdoğan Şahsım Hükümetine tasdiknamesini verecek. Hepsini evlerine gönderecek.