Osman Kavala'nın tahliyesi için başvuruldu: AİHM kararları anlatıldı

Osman Kavala'nın tahliyesi için başvuruldu: AİHM kararları anlatıldı
Gezi davasından tahliye kararı çıkmasına rağmen tutuklanan Osman Kavala için mahkemeye yeni bir tahliye başvurusunda bulunuldu. AİHM'nin 'hak ihlâli' kararı hatırlatılarak yaşam ve sağlık hakkının korunması için tahliyesi talep edildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hak ihlali kararı ve Gazi davasından tahliye kararı çıkmasına rağmen tutuklanan Osman Kavala için mahkemeye yeni bir tahliye başvurusu yapıldı. Başvuruda korona virüsü salgınına dikkat çekilerek yaşam ve sağlık hakkının korunması için tahliye kararı verilmesi gerektiği anlatıldı.

Kavala’nın avukatları Av. Dr. Köksal Bayraktar, Av. Deniz Tolga Aytöre, Av. İlkan Koyuncu’nun İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’ne yaptığı tahliye başvurusunda şöyle denildi:

Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durumu ilan edilmesi ve Türkiye’deki vaka sayısının her  geçen gün arttığı, insan sağlığını tehdit eden böyle bir dönemde yaşam ve sağlık hakkının devlet tarafından korunması gerekliliği de göz önünde bulundurulduğunda, CMK 108. Madde uyarınca müvekkil Mehmet Osman Kavala’nın tutukluluk durumunun yeniden gözden geçirilerek tahliyesine karar verilmesini talep etmekteyiz.

AİHM kararları anlatıldı

Başvuruda, Kavala ile ilgili iddiaların doğru olmadığını gösterir deliller ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tutuklamaya ilişkin delil ve gerekçelerin makul şüpheye dayanmadığı yönündeki kararları hatırlatıldı.

Dilekçede şu unsurlar da yer aldı:

Yaşam ve sağlık hakkına ilişkin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 2 ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 6 ve Anayasa m. 17/1, insan yaşamının korunması konusunda kurala bağlanmıştır.

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesi bakımından yaşamı korumak amacıyla bütün uygun tedbirleri alma şeklindeki pozitif yükümlülük, her şeyden önce, devlete yaşama hakkına yönelik tehditleri etkili biçimde önlemeyi hedefleyen her türlü adli ve idari tedbir almasını zorunlu kılmaktadır.

 

AİHM, çok istisnai olan iki durumda, Devletin, sağlık hizmetlerine ilişkin fiilleri ve ihmalleri sebebiyle, Sözleşmenin 2. Maddesinin esas yönünden sorumlu olduğunu kabul etmiştir.

 

İlk olarak; bir hastanın acil hayati tedavilere erişimi reddedilerek, hastanın yaşamının bilerek tehlikeye atılması (Mehmet Şentürk-Bekir Şentürk/Türkiye) ve

 

İkinci olarak; Sağlık hizmetlerinin işleyişinde sistemsel veya yapısal bir bozukluk sebebiyle, bir hastanın acil hayati tedavilere erişim sağlayamaması, makamların bu riskten haberdar olduğu ya da haberdar olması gerektiği ve özellikle hastanın yaşamını, dolayısıyla genel olarak hastaların yaşamını ve tehlikeye atarak bunun gerçekleşmesini engellemek için gerekli tedbirleri almamış olmasıdır. (Aydoğdu/Türkiye)

 

Ayrıca, Cezaevinde tutulan bir kişinin, bulaşıcı bir hastalığa yakalanması veya mevcut hastalığının ilerlemesine neden olabilecek koşullarda tutulması, AİHS 3. Maddenin ihlaline de yol açar. AİHS’in 3. Maddesi bulaşıcı hastalıkların önlenmesi açısından taraf devletlere pozitif yükümlülükler yükler. (Dobri-Romanya kararı, 44-56)

 

Şüpheli Mehmet Osman Kavala hakkında TCK 328. Madde uyarınca uygulanan tutuklama  tedbirinin kaldırılarak CMK 103. ve CMK 104. maddeler uyarınca müvekkilin tahliyesine karar  verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz.