MKE işçisi: Gözden çıkarılıyoruz gibi bir taslak
Saadet Partisi, “Geçim İttifakı” kapsamında Esnaf Kongresi ve Çiftçi Kongresi'nin ardından bugün de İşçi Kongresi'ni düzenledi. Birçok sektörden işçilerle, video konferans yoluyla bir araya gelen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu; istihdamın üretime dönük yatırımların artırılması ile sağlanabileceğini belirtti.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Karamollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Ülkemizde ve bütün dünyada çalışan insanlar toplumun en büyük kesimini oluşturur. Sizler emeğinizle gerek fabrikalarda gerekse hizmet sektöründe birtakım görevleri yerine getiriyorsunuz bunun karşılığında da bir ücret alıyorsunuz. Tabii ki bizim için de beklenti şöyle, mademki çalışıyorsunuz o halde bu ücret sizin bütün ihtiyaçlarınızı karşılayabilmeli. Ama maalesef ülkemizde toplu sözleşmeler de dahil olmak üzere daima görüşmeler yapılırken rakamlar açlık sınırında tutuluyor. Bu da belki bir bakıma istenmese de mecburen böyle oluyor. Çünkü sizin önünüzde seçenekleriniz mahdut. Zaten Türkiye'de işsiz olan büyük bir kesim var. Çalışan kesim de bu sefer kendisine verilen ücrete razı olma mecburiyetini hissediyor. Ama hükumetler, devlet bu probleme mutlaka bir çözüm bulmak mecburiyetinde. Yani çalışan insan kendisinin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilmeli. Çalışamayan, iş bulamayanlara da yeni iş imkanları sağlanmalı. Bunun bir tane yolu var, üretime dönük yatırımları artırmak. Yani yeni tesisler, fabrikalar, müesseseler kurulacak ve sizler orada kendi geçiminizi karşılayacak kadar bir ücret alarak çalışacaksınız, hedefimiz bu. Gerek ülkemizde gerekse bütün dünyada istihdam, üretime dönük yatırımların artması ile sağlanabilir.”
'İnsanlarda hukuk, adalet, vicdan kalmamış'
Karamollaoğlu'nun açılış konuşmasından sonra sırayla söz alan işçiler sorunlarını dile getirdiler. İşçilerin şunları anlattı şöyle:
Adana'dan Bayram Şahin: Pandemi döneminde işlerin daralmasından dolayı kısıtlamaya gidildi. Hükumet işçilerin işten atılmasını zorlaştırmak için birtakım yasaklar koydu ama KOD 29 diye bir şey çıkardılar. İş ahlakına uymayan; ahlaksızlık, yolsuzluk yapan; yüz kızartıcı suç işleyen insanların iş akdi feshedilebilir gibi esnek bir yer bıraktılar. Bazı art niyetli iş verenler KOD 29'u çalışanın iş akdini feshetmede kullanır hale geldiler. Dolayısıyla KOD 29'dan dolayı işten atılan arkadaşlarımız daha sonra başka bir yerde iş bulamadıklarından dolayı ailesine ekmek götürmede sıkıntı yaşadılar. Her konuda olduğu gibi bu konuda da hukuk, adalet, vicdan insanlarda kalmamış.
Kocaeli'den İbrahim Kuzu: 2018 yılından bugüne maaşımız dolar bazında yarı yarıya indi. Sendikalı bir iş yerinde çalışıyorum. Asgari ücretten biraz fazla maaş alıyorum. Kur bazında baktığınız zaman 2018 yılında 3,50 olan dolar kuru şu anda 9 liralara dayandı. Baktığımızda ayçiçek yağı 75 lira olmuş. Ne oldu yani, ayçiçek tarlaları mı kurudu? 2018'de 300 lira bile tutmayan mutfak masrafım, bugün 1500 liraya dayandı. 2018'den bugüne 6 kere zam almışım ama baktığımızda maaşım yarı yarıya inmiş.
Şanlıurfa'dan Neşe Tanal: Bir tekstil fabrikasında çalışıyorum, insan kaynaklarındayım. İş verenin de aslında problemleri var. Biz Urfa'da kalifiye eleman bulmakta zorlanıyoruz. Kadın istihdamına da önem veriyoruz. Urfa'da mevsimlik işçi çok fazla. Biz pandemi döneminde istifaları çok yaşadık. Çünkü insanlar ailece mevsimlik tarım işçiliğine gitti. Bu bizim için çok kötü bir durum. İnsanların sosyal statülerinden, sosyal haklarından vazgeçip 3 ay çadırda yaşamaları Urfa için çok kötü bir şey.
'İşçi kesimi nerede yoğunluktaysa, orada haklarını vermeyen iktidarda'
İstanbul'dan İshak Aydın: Otomotiv sektöründe yaklaşık 25 yıldır çalışmaktayım. Sosyal haklarımız çok düşük. Mili bayramlar, dini bayramlar hemen hemen hepsinde çalışıyoruz. Mesai yok, ücretler çok düşük. Biraz da şöyle düşünüyorum. İşçi kesimi en çok nerede yoğunluktaysa, kendilerine bu hakları vermeyecek partilere oy veriyorlar. Bursa'da, İzmit'te, İstanbul'da işçi çok. Bakıyorum, buralarda 20 yıldır aynı iktidar ama verdiği hiçbir şey yok.
Denizli'den Dursun Çavdar: İnşaat işçisi olarak çalışıyorum. Emekliyim ama inşaatta çalışmaya devam ediyorum. Türkiye'de tazminat alamayan işçi sınıfı sadece inşaat sektörü. İnşaatta çalışan işçilerin hiçbiri bir kuruş tazminat alamıyor. İnşaatlar kısa sürüyor. Giriş çıkış yapıldığı için tazminat alma hakkımız olmuyor. Ben 45 yıl çalıştım, bir kuruş tazminat almadan emekli oldum.
MKE işçisi: Gözden çıkarılıyoruz gibi bir taslak
Mücahit Kaya: MKE çalışanıyım. Bugün Savunma Sanayi'ne bir taslak sunuldu. Taslakta kamu işçisinin bile normal özel hukuk yasalarına bağlı işçi olarak çalıştırılmak isteniyoruz. Savunma sanayi gibi bir sektörde böyle bir taslağın yapılması hem bizi hem de çalışan arkadaşlarımızı, derinden yaraladı. Taslak sunulmadan önce Afrin’de, Cerablus’ta, yurt içinde yurt dışında harekatlarda da en üst seviyede çalıştık, azim gösterdik. Sadece bize teşekkür edilerek geçiştirildi. Bugün geldiğimiz noktada biz gözden çıkarılıyoruz gibi bir taslak önümüze sunuldu. Bu taslakta da işçiyi koruyan herhangi bir şey yok. Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'ndan Makine Kimya A.Ş.'ye dönüştürülüyor. Belki ilerideki yıllarda özelleştirilip farklı kişilerin ellerine de geçebilir. Savunma Sanayi gibi bir sektörün özel kuruluşların eline geçmesi ne kadar doğrudur, sizlerin takdirine bırakıyorum. Saadet Partisi olarak bizlerin derdini gündem yapmanızı istiyorum.
Mehmet Ediz: Asgari ücretli çalışan bizlerin kazancı eline geçmeden bir kısım vergi kesiliyor. Zaten düşük maaşlar olduğu için bunun bir kısmı gidiyor. Sonra vatandaş markete gidiyor çocuğuna süt alıyor orada bir daha vergi ödüyor. Annesini babasını arıyor, telefonla konuşuyor orada bir daha vergi veriyor. Elimize kalan net maaşın daha ne kadarı vergiye gidiyor?
'Çaykur'a girerken bana mı sordun?'
Trabzon'dan Soner Karaosman: ÇAYKUR'da mevsimlik işçi olarak çalışmaktayım. ÇAYKUR mevsimlik işçileri olarak çok sorunlarımız var. Öncelikle kadro sıkıntımız var. Biz 6 ay çalışıyoruz, 6 ay boştayız. 2000 yılında çay eksperliği bölümünü bitirdim, 2007 yılında ÇAYKUR'a girdim. 15 yıldan beri burada çalışmaktayım. 6 ay bizi yıkıyor. 2007'de seçimlerde fabrikamıza AKP Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl gelmişti. ‘Sayın milletvekilim biz buraya girdik ama 6 ay sonra ne yapacağız’ diye sormuştum. Kendileri bana ‘ÇAYKUR'a girerken bana mı sordun’ diye cevap vermişti. Bu beni çok yıpratmıştı. Tayyip Erdoğan bizi yıktı.
Karamollaoğlu'nun kapanışta yaptığı açıklamalar ise özetle şöyle:
“Bugünkü vergi mevzuatından dolayı yıl başında elinize geçen ücret, yıl sonunda düşüyor. Çünkü vergiler sizi bir üst sınıfa taşımış oluyor, burada bir mantık yok. Bunun düzeltilmesi icap eder. Bazı arkadaşlarımızın enflasyonu dikkate alarak fiyatlardaki artışın aslında bu rakamları dile getiren kurumlar tarafından ihmal edildiğini gündeme getirmesi önemliydi. Enflasyon yüzde 6'ymış deniyor, size verilen zamlar yüzde 6 olsun deniyor. Ama siz mutfağa döndüğünüz zaman yüzde 6'yla, 8'le, 10'la bunun alakası yok. Yüzde 30'lar 40'lar gündeme geliyor. Bundan dolayı da mutfak masrafları da cidden çok ama çok büyük önem taşıyor. Zaten açlık sınırı dediğimiz sınır da o. Yani hiçbir çalışan kardeşimiz çocuklarıyla birlikte açlık sınırının altında bir ücret almamalı. Asgari ücret üzerindeki vergiler kaldırılsın, sizin ücretlerinizde müthiş bir artış meydana gelir. Bu aynı zaman da iş veren için de önemlidir. Çünkü o vergiyi ödüyor ama o verginin ne kendisine ne de çalışana bir faydası yok.”
Kılıçdaroğlu'ndan özeleştiri: Eksiğimiz, kusurumuz, yanlışımız vardı