MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu
İşte Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları:
“TOPLUMSAL GÜVEN SARSILIYOR…”
Konuşmamın başında şu açık gerçeğe temas etmek isterim ki, demokrasi ve ekonomi birleşik kaplar gibidir. Demokrasinin yara aldığı demokratik kültürün yozlaştığı bir ülkede ekonominin güvencede kalması akla ve bilime aykırıdır. Toplumsal güven sarsılıyor, gelecekle ilgili beklentiler bozuluyorsa elbette ekonomi bundan olumsuz şekilde etkilenecektir.
“EKONOMİK DİRENÇ ZAYIFLAMAKTA…”
Kaygıyla izliyoruz ki Türkiye’nin ekonomik direnci sorumsuz iktidar tarafından devamlı zayıflatılmaktadır. Ancak başbakan hala hayal tacirlerine süslediği umut satıcılığına devam etmektedir. Davutoğlu geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da gerçekleştirilen konferansta kalıplaşmış açıklamalarına yenilerini eklemiştir. Nitekim işsizlikten kırılırken, geçen yıl Türkiye’nin istihdam konusunda başarılı olduğunu ve bir milyon 500 bin üzerinde yeni istihdam oluşturulduğunu ifade etmiştir. Hükümet zihniyeti iş bulmada bu kadar başarılıysa, milyonlarca vatandaşımızın işsiz kalmasını nasıl açıklayacaktır?
“EŞE DOSTA BALLI VE BOL KAZANÇLI İŞ KAPILARI AÇMAYI MARİFET GÖRÜYORLAR”
Yandaşlarına iş bulmayı marifet görüyorsa hakkı vardır, bu alanda eline kimse su dökemeyecektir. Eşe dosta akrabaya ballı ve bol kazançlı iş kapılarını açmayla övünüyorsa, bu konuda ustalık belgesi alacak seviyelere gelmiştir. Ancak hiçbir torpili hatırlı tanıdığı olmayan, arkası bulunmayan masum insanlarımız işsizlik zulmüyle mücadele etmektedir. Sınav yolsuzluğu yapan çeteler kardeşlerimizin hakkını gasp etmektedir. Bir yanda Erzurumlu yoksul Mehmet bir işe girmek yuva kurmak için gece gündüz çalışırken, diğer yanda yan gelip yatan asalak ve tembel yandaşlar kolaylıkla işe yerleştirilmektedir.
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ? HANGİ ARA KİŞİ BAŞINA GELİR 19 BİN DOLAR OLDU?
Başbakan’ın vicdanlara sığmayan bu hazin gerçekleri bilmemesi duymaması mümkün değildir. Aksi takdirde ülke gerçeklerinden tamamen kopmuş olacaktır ki bunun vebali fazladır. Davutoğlu, kişi başına milli gelirin de 19 bin doları aştığını iddia etmektedir. Zannederim son günlerdeki siyasi tartışmalardan, sarayın müdahalelerinden ayarı kaçmıştır. Davutoğlu, kişi başına düşen geliri söylerken ciddi midir? Hangi arada 19 bin dolarlık gelire ulaşmıştır?
Davutoğlu senin aklın başında mıdır?
4 şubat 2015 tarihinde, kaçak sarayda hitap eden cumhurbaşkanı kişi başı gelirde şu anda 10 bin dolar demişti. Hatırlarsanız aynı Erdoğan 3 nisan 2012 tarihinde grup toplantısında bu rakamın 10 bin 444 dolar olduğunu ifade etmişti. 2014’te 10 537 dolar olan gelirin, 2015’in ilk aylarında 19 bin’e çıkması, sırrını hiç kimsenin bilmediği matematik yöntemlerinin bir sonucu olsa gerektir. Çamur Ahmet bu sefer de cebir Ahmet olup çıkmıştır. IMF’nin 2015’te kişi başı milli gelirinin 11 bin 018 dolara çıkmasını tahmin etmesi henüz çok yenidir.
Servetine servet katan kaymak tabakanın, rüşvetçilerin kimler olduğunu pek tabidir ki Davutoğlu bilmektedir. Birkaç gündür birleşik krallık menşeili bir bankanın İsviçre koluyla ilgili haberler dikkatimizi çekmiştir. Usulsüz ve ahlak dışı para transferlerine ev sahipliği yaptığı iddia edilmektedir. 30 binden fazla hesapla ilgili sızıntı ülke gündemine oturmuştur. Bu bankada 2711 Türk vatandaşının 3,5 milyar dolara yakın parasının bulunduğu anlaşılmaktadır. AKP iktidara geldiğinde Türk vatandaşlarına ait 800 hesap varken 5 yıl içinde bu sayı 2711’e çıkmıştır. Her şey meydandadır, AKP durmak yok çalmaya devam etmiştir. Başbakan İsviçre bankalarına kaçırılan paraları baz alıyorsa, kişi başına geliri hesaplıyorsa açıkladığı rakam azdır.
“DAVUTOĞLU’NUN ŞUUR KAPAKLARI KAPANMIŞTIR”
17-25 Aralık lobisi Başbakanın vicdanını törpülemiştir. Bu yüzden Davutoğlu’nun şuur kapakları kapanmıştır. Buna rağmen Davutoğlu bizimle mahcup olacağı altından kalkmayacağı polemiklere girmeye yeltenmektedir. Davutoğlu, şahsımın piramitler elipsler çizdiğini geçtiğimiz hafta söylemiş, biraz da paralelle ilgilenmemi tavsiye etmiştir. Bize tavsiye vermeye akıl öğretmeye kalkan cüret eden Davutoğlu’na diyorum ki, aritmetikle uğraşan asıl sen ve çevrendir. Biz küp yapıp içini haram lokmayla doldurmadık. Allah’a şükür etrafımızda ne yamuk ne de ahlaksızlıkla yamulan namert gördük. Yanımızda ne ihanetten dört köşeye dönmüş millet hasımları, ne de kalbi silindire çevrilmiş şeref fukaraları bulduk. Siz kendinize bakın, kendi çukurunuzda birbirinizle uğraşın. 12 yıl boyunca paraleli çizen siz, doğrudan sapan siz, 17-25 aralık çemberine sığan siz, Oslo’da ihanet karesine giren siz, Türkiye’ye BOP prizmasından bakan yine sizsiniz. Sayın Davutoğlu sen git de saraydaki abin gelsin. Karşımıza 17-25 Erdoğan çıksın.
“ERDOĞAN KONUŞTUKÇA DÖVİZ TIRMANIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın merkez bankasına dönük eleştirileri dövizin tansiyonunu yükseltmiştir. Öyle ki Erdoğan konuştukça döviz tırmanmış, dövizin ateşi artmıştır. Enflasyona göre faizin ayarlanamayacağını söyleyen Erdoğan ekonomiyi zora sokmaktadır. “Kendine çeki düzen ver, dalga mı geçiyorsun mesajdan nasibini almamış” sözleriyle güvensizliği tetiklemiştir. Bir ay bile dolmadan Türk lirasındaki değer kaybı yüzde 10’u bulmuştur. Bütün oklar gizli devalüasyonu göstermektedir. Faiz enflasyon arasında kurduğu sakat mantık ilişkisi insanımıza fatura edilmektedir.
ERDOĞAN SANKİ SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIKTIR
Erdoğan’ın düzenlediği basın toplantısında doların alçalması yükselmesi bu süreci değerlendirmek bana ait bir şey değil demesi tamamen sorumsuzluk örneğidir. Merkez bankasına saldıran, faizin aşağı çekilmesini dayatan, piyasaları endişelendiren Erdoğan, döviz pahalılaşmasında bir numaralı suçlusudur. merkez bankası yönetemiyorsa hesabını verecektir diyen Erdoğan sanki sütten çıkmış ak kaşıktır. Ortada vahim bir yanlış vardır. Çıkan dövizin hesabını önce Erdoğan vermelidir.
Madem ekonominin temel kaideleri görmezden gelinmektedir, o zaman Erdoğan merkez bankası kanununda değişiklik yaparak faizle istediği gibi oynayabilecektir. Yürekleri yetiyorsa bir kanun değişikliği yaparak faize son darbeyi indirebileceklerdir. Fakat bu oluyorken vatandaşlarımızın aşırı borçlanmasını hesaba katmak, düşen faizden artacak olan döviz fiyatının nerede duracağını iyi kestirmek lazımdır. Cari açık büyüyebilecek, buna bağlı olarak enflasyon yukarıya tırmanacaktır. Çoktandır merkez bankası en iyi seçeneği belirlemek durumundadır.
“RECEP TAYYİP ERDOĞAN SUÇ İŞLEMİŞTİR”
Bugün Erdoğan yüzünden döviz artmakta ve memurumuz kaybetmektedir. Maaşları erimektedir, işçilerimiz kaybetmektedir. Kıdem tazminatı reel olarak azalmaktadır. Esnafımızın uykuları kaçmaktadır. Şirketlerin bilançoları bozulmaktadır. Bize göre Recep Tayyip Erdoğan suç işlemiş, ekonomik tetikçilerin eline koz vermiştir. Türkiye ekonomisi imdat çağrısı vermekte, rüşvet ve yolsuzluk faillerinin emellerine mahkum edilmektedir. Erdoğan paralel diyerek, ‘zaten battı’ diyerek malum bir bankanın yönetimine kanunsuz şekilde el koydurmuştur.