İsmail Saymaz
Mersin’de ne oldu?
Uyardım.
Hem de çok uyardım.
"Böyle giderse biri ölecek" dedim.
İlkin MHP ile karşı karşıya gelen ülkücü ve milliyetçiler şiddete uğradı.
Avukat İsrafil Kumbasar, gazeteci Yavuz Selim Demirağ, Meral Akşener'in danışmanı Murat İde...
Polisler kör, savcılar sağırdı.
Cezasızlıktan cesaret alan saldırganlar diğer muhaliflere yöneldi.
Gazeteci Sabahattin Önkibar ve Orhan Uğuroğlu sokakta, Levent Gültekin ise Halk TV önünde saldırıya uğradı. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a sopalarla vuruldu. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Suat Başaran, Esenboğa Havalimanı'nın CIP salonunda tartaklandı.
Alparslan Türkeş Vakfı'nın anma gecesi basıldı.
Türk-Eğitim-Sen'den ayrılarak Hürriyetçi-Eğitim-Sen'i kuran öğretmenler okullarının, evlerinin ve öğrencilerinin gözleri önünde dövüldü.
Bu köşede 22 Şubat günü, öğretmen Erdinç Öztaş'ın saldırıya uğraması üzerine şöyle yazdım:
"Muhalif ülkücüler, siyasetçiler ve gazetecilerden sonra üç öğretmene meydan dayağı atılıyor.
Ne İçişleri Bakanlığı'ndan ses çıkıyor.
Ne Milli Eğitim Bakanlığı'ndan...
Bir öğretmenin ölmesi mi bekleniyor?"
Yazının mürekkebi kurumadan Mersin'de kan döküldü ve Emrullah Kaplan adlı genç hayatını kaybetti.
Ölen bir öğretmen değildi.
Ancak ülkücüler arası gerginlikte can verdi.
Eski başkana FETÖ'cü suçlaması
Ülkü Ocakları'nda 2019-2020 yılları arasında genel başkan olarak görev yapan Sinan Ateş, beklenmedik şekilde kızağa çekildi. Şu an Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitüsünde doçent olan Ateş, FETÖ'cülük ve hizipçilikle suçlandı. Orhun Haber adlı sitede Ateş hakkında "Bir ihanet ateşi" başlıklı yazı yazıldı. Ateş, sosyal medya hesaplarını kapatsa da sular durulmadı.
Eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı olan Çağrı Ünel ise arkadaşı Ateş'in tarafını tuttu.
15 Mart'ta Kadirli'den geldiği iddia edilen, aralarında Emrullah Kaplan'ın da bulunduğu dört kişi, banka şubesinden para çektiği sırada Ünel'e bıçakla saldırdı. Ünel, silahına davrandı. Kurşunların isabet ettiği Kaplan can verdi. Ünel tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
Ülkü Ocakları: Arkadan ateş etti
Mersin Ülkü Ocakları tarafından yapılan paylaşımda, bıçaklı bir saldırı olmadığı ileri sürülerek, "Kavganın ardından uzaklaşan kişiye arkasından ateş ederek, sırtından vurup öldüren kişinin eski ocak başkanı olması eline bulaşan ülkücü kanını temizlemeyecektir" denildi.
Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ise "Bu alçak saldırıyı azmettirip destek olan tüm odaklardan hukuki süreci de yakından takip ederek, her türlü hesabı soracağız" dedi.
Önceki gün tüm Ülkü Ocakları'nda Kaplan için Kuran okundu.
Kaplan'ın "FETÖ'cü bir hainin tetikçisi tarafından" öldürüldüğü savunuldu.
"FETÖ'cü hain" diye suçlanan kişi, Doç. Sinan Ateş.
Önceki gün Ateş'i aradım.
Ateş, "Çağrı, arkadaşımdır. Benim dönemimde ocak başkanıydı. Bu saldırı aklımızın ucundan geçmezdi. Çok üzüldüm" diye konuştu.
Ülkü Ocakları'ndaki görevinden ayrıldıktan sonra hedef haline getirildiğini belirterek, şöyle dedi:
"İpe sapa gelmez iddialar yazıldı. Bir şeyim varsa hukuka müracaat edersiniz. Ben öyle yaptım, suç duyurusunda bulundum. Sosyal medya hesaplarımı kapatmak durumda kaldım. Ne FETÖ'cülüğümüz kaldı..."
Ateş, "Hiçbir partiye üye değilim. Siyasi arayışım yoktur. Ülkücüyüm. Bütün ailem MHP'lidir. MHP'de makam talebimiz de yoktur. Genel başkanımıza sadakatle bağlıyım. Benim gidecek başka bir yerim yok" dedi.
İlk kez bir can kaybı oldu
Ülkü Ocakları üyelerinin adının karıştığı saldırılarda ilk kez bir kişi hayatını kaybediyor. Bu ölüm, silahların konuştuğu bir şiddet dalgasının önünü açabilir. Örneğin, Kaplan'ın intikamı adına başka hayatlar heba olabilir.
İçişleri Bakanlığı neden susuyor?
Adalet Bakanlığı neden müdahale etmiyor?
İki yıldır devam eden saldırıların münferit mi geliştiği, bir merkezden mi yönetildiği, birbirleriyle bağlantısının olup olmadığı araştırılmalıdır. Vur emrini verenler, Emrullah Kaplan ile üç arkadaşını Mersin'e gönderip kurşunların hedefi haline getirenler açığa çıkarılmalıdır.
Vur emrine "Dur" denilmezse bu kan gölü büyüyebilir.