Meral Akşener: Erdoğan kim seni bu masaya oturttu?

Meral Akşener: Erdoğan kim seni bu masaya oturttu?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "17-25 Aralık öncesinde Fethullah Gülen terör örgütü lideri olarak yargılanırken beraat edebilmesi için çalışma yapan siyasiler kim?" diye sordu.

Hakkında açılan FETÖ soruşturması üzerindeki gizlilik kararının kaldırılması için savcılığa dilekçe veren İYİ Parti lideri Akşener, ifadeye çağırılması halinde bildiklerinin devletin resmi kayıtlarına geçirilmesini istediğini söyledi.

Yeni anayasa tartışmalarını da değerlendiren Akşener, "Şahıs olarak parlementer sistemden yanayım" dedi. 

Cumhuriyet'ten Ali Açar ile Selda Güneysu'nun sorularını yanıtlayan Akşener'in açıklamaları şöyle:

Seçimler sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldiniz. Bu görüşmede neler konuşuldu?

"Belediyeler üzerinden görüşmemiz oldu. Bize ‘CHP olarak görmeyin’ diyerek nezaket gösterdi. Elbette ittifak yaptık ama 'kazanılan belediyeler hangi amblemle kazanıldı ise biz buna dikkat edeceğiz' dedik. Belediye başkanlarını en azından kendi adımıza rahat bırakmayı karalaştırdık. Bir ihtiyaç olduğunda genel başkanlar olarak görüşeceğimizi konuştuk. Meral Akşener olarak ne Mansur Bey'e ne de Ekrem Bey'e ‘Şu genel müdür olsun’, ‘İştiraklere bağlı şirketlerin yönetiminde bu bulunsun’ demedik. Tek bir üst düzey yönetici talebim olmadı. Çünkü 2009-2014 ve 2019 seçimlerinde çok insan birikti. Genel sekreter ya da yardımcılığı gibi konularda talepte bulunamayız. O başkanın tasarufunda bulunmalı. Asıl mesele Türkiye’de milletimiz aç ve işsizlik had safhada. Her salı grup toplantımızın ardından talepler geliyor. Sıradan talepler ve sırf evine ekmek götürmek için insanlar iş talep ediyor. Bunda da İstanbul ön sırada. Bunları görüştük."

'BEN AK PARTİ'NİN KURUCULARI ARASINDAYIM'

Hakkınızda FETÖ soruşturması açıldı. Bunu değerlendirir misiniz?

"Benim bütün siyasi hayatım haksızlık ve otoriter tavırlarla mücadeleyle geçmiştir. Bu soruşturma dosyasının inmesi ile FETÖ ile mücadele ediliyormuş gibi oynanan orta oyunun perdesini yıkacağım. İfademin alınmasında ısrarlıyım. Bu ülkede 25 yıldır aktif siyasat yapıyorum ve pek çok şey görerek şahit oldum. Benim bildiklerimin devletin resmi kayıtlarına geçilmesini istiyorum. FETÖ soruşturma komisyonuna beni tanık olarak çağırmaya karar veriyorlar, sonra yazılan yazı kuryeden geri çeviriliyor. Ben AK Parti'nin kurucuları arasındayım. Tayyip Bey ile partinin kuruluş aşamasında defalarca bir araya geldik. Hiç yalnız görüşmedik, insanlar vardı yanımızda. Özellikle bizim evimizde yapılan görüşmelerde birçok şey gözden geçirildi. Ben, Tayyip Bey ile o dönemin Fethullah Gülen’i ve sonrasında bu dönemin FETÖ’sü arasında şeyh-mürit ilişkisi olmadığını biliyorum. Tayyip Bey hiç de hoşlanmazdı. Peki Sayın Erdoğan kim seni bu masaya oturttu? Bunları kayıtlara geçireceğim. Kulağına kim ne fısıldadı da sevmediğin insanlarla masaya oturdunuz? Müritlik ilişkisi başka bir şey, el sıkışıp yol yürümek başka bir şeydir. 17-25 Aralık öncesinde Fethullah Gülen terör örgütü lideri yargılanırken, bu kişinin oradan beraat edebilmesi için çalışma yapan siyasiler kim? Mesela oğlu, kızı şehir imamları ile evli arkadaşlar var. Hâlâ aktif siyasetin içindeler. Benim hakkımda ise ellerinde 2006 yılında Türkçe olimpiyatlarında yaptığım bir konuşma var. Siz 2006 yılında partinizin genel başkanı sizi görevlendirmeden gideceksiniz daha sonra milletvekili olacaksınız. 2006 yılında benim il başkanı ile gönderildiğim o toplantıda Sayın Ağar vardı. Ne konuşmalar yapıldı onu yayınlasınlar. Bülent Arınç, Muhsin Yazıcıoğlu ve AK Parti’nin bütün bakanları vardı. Ankara’daki Türkçe Olimpiyatları’na MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı görevlendirildi. Daha önce de söylediğim gibi ben hayatımda Gülen’i İçişleri Bakanı iken, dönemin DYP İstanbul İl Başkanı ve şimdinin TBMM Başkanvekili Celal Adan’ın organizasyonu ile dönemin valisi ve emniyet müdürü ile birlikte Altunizade’deki evde gördüm. Türkçe Olimpiyatları'ndaki konuşmada ise Türkiye’ye geldiklerinde kendilerini yabancı hissetmediklerini anlatmışım. 2006’lar problemse o zaman konuşacak çok şey var. Hangi eski bakanlar hangi siyasetçileri ziyaret edip o yargıda ne yapmışlar bunları konuşacağız." 

'TÜRKİYE'NİN EGEMENLİK HAKLARINA SAYGISIZLIK VAR, MÜSAADE ETMEYİZ'

S-400 füzeleri ve Doğu Akdeniz’de yaşananlarla ilgili tavrınız ve düşünceleriniz?

"Biz S-400 alımının nedeni ile bir bilgiye sahip değiliz. Türkiye'nin milli güvenlik konusunda tehdit algısı değişmiş olabilir ama bilgi verilmedi. Türkiye’nin milli güvenliği gündelik siyasete bakış açısının üstündedir. Füzeler gelmiştir ve yapacak bir şey yok. Türkiye’nin egemenlik haklarına dilde başlayan bir saygısızlık var ve ona da müsade etmeyiz. Eski bir İçişleri Bakanı ve MGK’ya girmiş biri olarak şunu söyleyebilirim; ister içeride isterse dışarıda her sorun Türkiye’de iç politikanın kaldıraçı gibi kullanılıyor ve Türkiye’yi erozyona uğratıyor. Tanzimat dönemini de katarsanız 150 yıllık dış politika birikimimizi ‘monşer’ ya da başka bir şey diyerek yok ettiler. Hafıza kaybı oldu. Kişisel dostluklar ülkelere fayda sağlar. Akdeniz de ise ‘Yes be annemleri’, Denktaş’a yapılanları ve herşeye evet denilenleri hatırlayın. Benim asıl korkum içeriye gürleyerek dışarda perdenin arkasında başka el sıkışmalarının olacağı. Bizi kimsenin sevmesine gerek yok. Sen devlet olarak güçlü olacak, diplomasi yapacaksın. Ekonomini güçlendirip tedbir alacaksın. Kapalı kapılar ardında yapılan her görüşme beni endişeye sevk ediyor." 

Irak’ta öldürülen Türk diplomat olayı ile Türkiye’ye bir mesaj mı var?

"Bunun neye tekamül ettiğini göreceğiz. Bizde kendi imkanlarımız ölçüsünde neye tekamül ettiğini öğrenmeye çalışıyoruz. Bir sebep varsa ve bir mesajsa o ne? Barzani ile el altından görüşmeler devam ediyor. Barzani ile hiç kopmadılar. 23 Şubat’da Apo ile görüşülüyor demiştim. Bunun altında da başka bir iş olmalı.

Yeni bir açılım süreci yaşanır mı?

"Tayyip Bey'in 2023’ü yüzde 50+1 oy ile alması lazım. Adına açılım mı denir bilemem ama bu konuda çalışmalar yapıldığını ve hukuki zemin üzerinde çalışıldığını söyleyebilirim. HDP ya da başka alanlar ile görüşülebilir. Erdoğan, İstanbul’da HDP’ye oy vermemiş, İstanbul’da yüzde 4 ila 6 arasında dindar Kürt seçmen olduğunu söylemişti. Bu seçmenin önemli bir kesimi 31 Mart’ta sandığa gitmedi. 23 Haziran’da ise gitti Ekrem İmamoğlu’na oy verdi. El altından konu başlıklı görüşmelerin olduğunu biliyorum." 

'CANAN HANIM ÜZERİNDEN SİYASETİN ÇEŞİTLİ ALANLARINA MESAJ VAR'

Canan Kaftancıoğlu hakkındaki soruşturmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

"İki ayrı vaka analizi izliyoruz. Canan Hanım ile ilgili elbette bir caydırıcılık var. Onun üzerinden siyasetin çeşitli alanlarına mesaj var. Benimle ilgili ise İstanbul’u kaybetmenin hırsı var. İstanbul seçimlerinin faturasını bana kesti. 'Seçimleri ben kazandırdım' demiyorum. Seçmeni incitirim. Ama benim üzerimden kızgınlığının dışarı vurumunu görüyoruz. 

31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’de siyaset olarak ne değişti?

"Aslında siyaseten çok şey değişti. Vatandaşlarımız hangi siyasi partiye oy verirse versin şimdi dirençle bazı şeylerin değişebileceğini gördüler. Ben böyle psikolojik etkisi olduğunu düşünüyorum. Korku duvarının çatlamasının önemli olduğunu düşünüyorum. 31 Mart ile bu korku duvarı yıkıldı. CHP ile yaptığımız işbirliği, güç birliği ne derseniz ‘İsteyince oluyormuş’ mesajını verdi. 17 yıllık AK Parti iktidarının alaşağı edilebileceği bu seçimde ortaya çıktı. Bu da insanları rahatlattı. Efsaneleri çöktü. Şehirli seçmen denilen tanım vardır. Uğraştı, uğraştı kendini hep yenilmiş hissetti. Bu sefer olabiliri gördü. İnsanlar zafer hissetmiyor. Sadece isteyince olabilirmişi gördü."

'ÇEŞİTLİLİĞE İHTİYAÇ VAR, TEKÇİLİKTEN YORULDUK'

Sizce yeni bir partiye gerek var mı? Grup kurabilirler mi ve sizden oy alır mı?

"Sayın (Abdullah) Gül, (Ali) Babacan ve (Ahmet) Davutoğlu’nun kuracağı partilere içtenlikle başarılar diliyorum. Çeşitliliğe ihtiyacımız var. Tekçilikten yorulduk, bıktık. Bizim partimizden oy alıp almayacağına seçmen karar verir. Benim DYP’de siyasi tanımım milliyetçi, zaman zaman da milliyetçi muhafazakâr. Bizim partimizde seçmene yönelik bir araştırma yaptırdım. Sonuçlar çok ilginç. Bizim seçmen seküler, Cumhuriyet'e bağlı ve Atatürk değerlerine saygılı, onu seven, vatansever şehirli bir milliyetçiliği bize tanımlamış. Korkutucu karabasan gibi hukukun ortadan kalktığı, demokrasi denen kavramın sadece kelimesinin bulunduğu bir düzenekte çok net tavrı olan şehirli seçmen kitlemiz var. Orta sınıf ama sorgulayan bir seçmen. Kurulacak partinin nasıl konumlandırılacağını seçmen belirleyecek. Bizim seçmenimizin yüzde 7.1’i MHP’ye oy vermiş. 1.3’ü CHP’ye oy veren seçmen. 1.5’da AK Parti’ye oy veren seçmen. Buna karşılık AK Parti seçmenin oyu MHP’ye gitmiş. Onların gözü AK Parti seçmeninde. Grup kurma konusunu hiç bilmiyorum. Sayın Erdoğan’ı tanıyorsam ve tehdit gibi bir algı olur da ürkerse avcı olur." 

Yeni bir anayasa taslağına destek verir misiniz? Ekonomide yeni bir Kemal Derviş dönemi mi geliyor?

"Yeni Anayasaya yönelik hemen hemen Kemal Kılıçdaroğlu’nun dışında başka siyasi alanlarda çalışmanın var olduğunu biliyorum. Bizim de Şenol Bal hanımefendinin başkanlığında 24 Haziran seçimlerinden itibaren başlatılmış çalışmamız var. Şahıs olarak parlementer sistemden yanayım. Demokrasimizin ömrü uzun. 95 yıllık bir birikim var. Bizim bakışımız var olan birikimlerin eksikliklerini düzeltmek olacak şekilde. Keşke damat beyi kenara alsa ama ona mahkum. Yeni bir Kemal Derviş’e gerek yok. Bu ülkede bunu toparlayacak birikimli insanlar var. Keşke onlara şans verse."