Küba ve Kameraman belgeselini hazırlayan Alpert Halk TV'ye konuştu: Yarım yüzyıl kadar bu film üzerine çalıştım

Küba ve Kameraman belgeselini hazırlayan Alpert Halk TV'ye konuştu: Yarım yüzyıl kadar bu film üzerine çalıştım
Küba hakkında kapsamlı bir belgesel hazırlayan Alpert, o yıllara dair Halk TV'ye çarpıcı ayrıntılar verdi.

ÖZEL HABER & SÖYLEŞİ: YİĞİT ORCAN

Tüm dünyanın meraklı gözlerle beklediği belgesel 7 Eylül'de gösterime girmişti.

Emmy ödüllü film yapımcısı Jon Alpert, Küba'nın geçmişindeki kırk fırtınalı yılı, üç Kübalı ailenin başından geçenler eşliğinde 'Küba ve Kameraman' adlı belgesel ile aktardı.

Halk TV'ye konuşan Alpert, yeni belgeseli 'Küba Ve Kameraman'da anlatılan fırtınalı devrim yıllarından ayrıntıları anlattı.

İşte Jon Alpert'in gözünden Küba devrimi ve etkileri:

-        40 yıllık Küba serüveninizin ardından 'Küba ve Kameraman' belgeselini ortaya çıkardınız. Küba’nın hem sosyolojik hem de siyasal değişimine ve dalgalanmalarına tanıklık ettiniz. Bu süre zarfı boyunca sizi en etkileyen olay ne oldu?

Filmin en etkili kısmı, zamanın ana karakterler üzerindeki etkisini izlemekti. Hepsi de arkadaşım oldular. Haliyle zaman beni ve kızımı da etkiledi. Tik tak, tik tak... Bundan kimse kurtulamaz.

-        En başından beri belgesel hazırlama gibi bir düşünceniz var mıydı? Sizi bu sürece iten ne oldu?

Başlangıçta bu belgeseli planlamamıştım. Başka belgeseller ve haber yorumları yapıyordum. Mariel Boatlift hakkında raporum, Başkan Caterina’nın boatlift olayını kapatmasıyla sonlandı. Küba hükumeti sinirliydi ve çalışmak zordu. Ama kimse beni arkadaşlarımdan ayrı tutamazdı. İşte o zaman onların gözlerinden Küba’nın hikayesini anlatmaya karar verdim.

-        Fidel’i çok yakından tanıdınız. Belgesel’de gördüğümüz üzere New York yolculuğunda ona en yakın isimlerinden biriydiniz. Size göre Fidel nasıl bir karakterdi? Onunla tanışmak size neler hissettirdi?

  

(en solda Alpert, en sağda Fidel)

Fidel, çağımızın yeni ufuklar açan tarihi figürlerinden biriydi. Atatürk ve George Washington gibi heyecan verici, karizmatik bir figüre dönüştü.

-        Belgesel’de farklı farklı 3 farklı Küba’lı ailenin başından geçen hikayeyi bizlerle içtenlikle paylaştınız. Onların hikayelerine tanıklık etmek sizin için nasıl bir deneyim oldu?

Takip ettiğim üç aile yakın arkadaşım oldular. Hepsi de onların tecrübelerini kullanarak dünyaya Küba’yı öğrettiğimi anladılar. Hikayelerini ve hayatlarını bana emanet ettiler. Geçen ay Havana’da bu filmi gösterdiğimde bütün aileler (hala hayatta olanlar) gösterime katıldılar, güldüler ve ağladılar. Filmin içinde olmaktan gurur duyduklarını söylediler ve bana teşekkür ettiler. Bu gurur vericiydi.

-        Bu belgeselle beraber izleyecilere aslında bir gazetecilik deneyimi de yaşatmış oldunuz. Bu anlamda genç gazetecilere ve belgeselcilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bir belgeseldeki en önemli malzemelerden biri zamandır. Umarım bu filmi izleyen genç belgeselciler bunu anlarlar ve benim bir çılgın olduğumu düşünmezler. Tutku da çok önemlidir. Aksi durumda bağlılık oluşturamazsın. Ben Küba’nın hikayesini anlatmak için içimde bir ateş hissettim. Filmdeki karakterlere sahip olduğum ve onların uzun yıllar süren hayatlarını bana açtıkları için şanslıydım.

-        Son olarak Küba’daki devrim sürecine ve sosyalizm inşasına yakından tanıklık ettiniz. Sıkıntılarla beraber, güzel deneyimlere ve umutlara da şahit oldunuz. Bu anlamda deneyimli bir gazeteci olarak Küba ve devrime dair söyleyecekleriniz nelerdir?

Küba ve Devrim’in hikayesi siyah veya beyaz değil ve kesinlikle daha başarılı olmasını dilerdim ama hepimiz başarı ve eksikliklerden ders çıkarabiliriz. Filmin kendi adına konuşmasına müsaade edeceğim. Bu şekilde dünya ile duygularımı ve değerlendirmelerimi paylaşıyorum. Bu yüzden bir film yapımcısı oldum ve neredeyse yarım yüzyıl kadar bu film üzerine çalıştım.

[caption id="attachment_281897" align="alignnone" width="600"](Kırmızı şapkalı Alpert ve belgeselde yer alan Kübalı ailelerden biri)[/caption]