Konuk yazar Nevit Tokdemir: İşe bak!..

Konuk yazar Nevit Tokdemir: İşe bak!..
Ne kadar yanılırsınız bilemem!İşe bakın siz!“Dış mihrakların oyunu” diye…“Dolar” ve “Euro” kurunun bel bükücü oyununa geldiniz!“Faiz lobisi” diye gördüğünüz bir kitleye…“Sabrımın sonuna geliyorum”...

Ne kadar yanılırsınız bilemem!

İşe bakın siz!

“Dış mihrakların oyunu” diye…

“Dolar” ve “Euro” kurunun bel bükücü oyununa geldiniz!

“Faiz lobisi” diye gördüğünüz bir kitleye…

“Sabrımın sonuna geliyorum” diye direniyor göründünüz!

İyi misiniz?

Siz direniyor gibi göründüğünüz için değil…

Sizin o piyasaya vereceğiniz hava için değil…

Pozisyonunuza göre pozisyon için aldılar o kararı!

Ve faiz yükseldi!

*

Dolar ve Euro yükseldi!

*

Yükselmesi gerektiği için yükseldi!

Çünkü “Türk Lirası” değer yitirmişti!

Var mı dahası?

*

Ben, sen, o…

Bizler istediği için yitirmedi “Türk Lirası” değerini!

“Dolar” ve “Euro” karşısında değer yitirdiği için!

Biz kaybettik, onlar kazandığı için!

Yani isteseniz de istemeseniz de yüz de en az 45 “devalüasyon” olduğu için!

Öyle midir?

Gelin market rakamlarına görürsünüz!

*

Bir gerçek daha var…

Çok açık ve yalın…

Yediğimiz içtiğimiz, kullandığımız her şey dahil fiyatlara en az yüzde 50-100 fiyat katlaması gelirken…

Sessiz bir toplum oluşumu..

Suskunluk!

*

Düşünüyorum!

Futbolcusuna milyonlarca Dolar-Euro borcu olan kulüp yıl sonunu nasıl getirecek?

Federasyonuna bağlı olarak “Avro” sözleşmeli” sporcu yarıştıran federasyon ve kulüpler ne yapacak?

Hepsini bırakın bir yana…

“Avro ve Dolar ile iş yapanlar Türk Lirasına ya dönecek, ya dönecek” talimatına nasıl direnecekler?

Nasıl bir süre içinde, hangi koşullarda dönme direnci içinde olabilecekler?

*

Bakın…

Bu ülkede yaşanan zorlu bir süreç var…

Türk basını bu zorlu süreci o sözünü ettiğimiz spor kulüpleri ve onları yönetenler kadar en içten hissedenler tarafında…

Sen sporcuna ödediğin Euro-Dolar katında sorumlusundur…

Gazeteci Özgürlükler ve İnsan Hakları…

*

Ayırdına varılması gereken bir şey var bu noktada…

Arkadaşlar…

Bu ülkede “basın ve düşünce özgürlüğü” bağlamında yaşanan sorunlar…

Sporun, kitlesel bir iletişim aracı olmakla birlikte sağlık ve sosyal bağı kullanılarak aşılacağına inanılması…

Sorunların çözümü içinde birlikte düşünülmesi…

Çok mu zor?

Hala uyanamadıysanız!

Bakın gazeteler hafta sonları yayın yapamıyor!

En azından…

İzmir direniyor!

Batan kulüpler ve batan gazeteler için…

Bir ses istemek de mi zor?

*

Aslolan…

İşin gerçeği nedir biliyor musunuz?

Batak kulüplerin-yöneticiliğini yapan federasyon ve benzeri yönetimlerin geleceği ve plansız ortada kalışlarıdır!. Göreceksiniz, uyarıcıların “size söylemiştik” yaklaşımıyla ortada kalacaklar bir süre sonra!

Birileri de “Sporcu ödemelerini yapamıyoruz deyip” çekilecekler!

İşe bak!

Kim, kimi yedi bitirdi?

Nasıl ve neden bu noktaya gelindi?

Spor olsun diye mi?