Kılıçdaroğlu'ndan Türkiye'ye mektup: Birinin bunu yapması gerekiyordu, nasip bize oldu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de gerçekleşen partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu, dün akşam Türkiye'ye bir mektup yazdığını söyledi. Mektup ile grup toplantısını sonlandıran Kılıçdaroğlu, 'helalleşeceğiz' açıklamasını yenilerken, "Helalleşeceğiz dostlarım. Yakın gelecekte bir gün çocuklarımız geçmişe baktıklarında 'Neler olmuş ama önümüze bakmayı bilmişiz, helal olsun onlara' diyecekler. Laik, demokrat, insan haklarına saygılı, Atatürkçü bir ülkede yaşayan çocuklarımız birileri buna cesaret ettikleri için teşekkür edecekler bize. Bizim iktidarımızı konuşmuyorum ben. Bizden sonra gelecek 100 iktidara bir kapı aralıyorum ben. Doğru bir kapı açmamız. Evet, bütün baskıyı biz yaşayacağız ama birinin bunu yapması gerekiyordu, nasip bize oldu." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
Türkiye'nin sorunları çok hepimiz biliyoruz. Sorunları her bir vatandaş yaşıyor. Sorunları yerinde tespit etmek, o sorunları aşmak için çözümler üretmek hepimizin ortak görevidir. Kayseri'ye yarın seçim varmış gibi giden 38 milletvekilimiz bütün ilçeleri gezdi, vatandaşın dertlerini dinledi. Sizin yaşadığınız sıkıntıları aşmak istiyoruz ve bunun için mücadele edeceğiz bunun için destek istiyoruz dedik.
Emekli bir vatandaşımız, 'Ülkenin hali harap, geleceği hiç iyi görmüyorum. Aylık 1800 lira maaşım var. Geçinemediğimiz için günlük inşaat işlerine gidiyorum. 600 milletvekili var bir tanesi 1800 lira ile geçinsin maaşımı ona vereceğim' diyor.
Bir de sarayda oturanlar var, bir yerden değil beş yerden maaş alıyorlar.
Kayseri'de Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı, 'Eskiden 1 ton et ile 25 ton yem alıyorduk. Şimdi 1 ton et satıyoruz 15-16 ton yem alabiliyoruz' diyor.
Bir fırıncı esnaf, '5 ay önce 153 liraya aldığımız un şu anda 246 lira. Ancak yevmiyemizi çıkarabiliyoruz. Cumhurbaşkanı abartıyorsunuz diyor ama bizim enflasyonumuz yüzde 70' diyor.
Zamlar, enflasyon...
Pahalılığın can yaktığını, insanların geçinemediğini biliyorum. Herkes büyük bir sıkıntı içinde. Saat başı etiketler değişiyor. Bütün bunlara rağmen diyoruz, meraklanmayın biraz sıkıntı çekeceksiniz az kaldı geliyor gelmekte olan, buna inanın. İlk yapacağımız işlerden biri devleti toparlamaktır.
'Merkez Bankası'nın eli kolu bağlanmış vaziyette'
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası var. Düne kadar hiçbir sorunumuz yoktu. Fiyat istikrarından Merkez Bankası sorumluydu. Merkez Bankası'nın eli kolu bağlanmış vaziyette. O da sarayın talimatını yerine getiriyor ve bu tablo ortaya çıktı. Türkiye Cumhuriyeti'nde fiyat istikrarı görevini Merkez Bankası yerine getirecek. Paranın değerini koruyacak, dövize karşı kar gibi erimesine engel olacak.
Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacak para politikasını doğrudan kendisi belirler diyor yasa. Bu bir kararname ile Merkez Bankası'nın elinden alındı. Başka bir komiteye verildi. Bu komite hiç çalıştı mı? Bu komite bu zamlara bir şey dedi mi? İlgili kişiler bir araya gelip, 'Bu Türk Lirası niye güneş görmüş kar gibi eriyor' diye düşündü mü? Hayır. Memlekette her şey ateş pahası, neyi tutsanız elinizde kalıyor.
Merkez Bankası'na müdahale ettiler de ne oldu? 128 milyar dolar Merkez Bankası kanununa aykırı olarak kayınpeder damat arasında yok edildi. Nereye gitti 128 milyar dolar?
Merkez Bankası'nın kasasında şu anda kendisine ait ne 1 dolar, ne 1 centi var. Tam 35 milyar dolar eksi bakiyesi var. Doları kontrol edelim derken 128 milyar dolar buharlaştı. Bugün dolar 10 liranın üzerine çıktı. Cumhur İttifakı'nın milli ve yerlilerine ne oldu? Beyler ne yapıyor? Ha bire bize çatıyorlar, kızıyorlar. Bizim söylediğimizden ders al kardeşim. Devletin nasıl yönetileceğini ben sana söylüyorum.
'Dünyada böyle bir şey yok'
Zam yağmuru geldi. Öyle bir duruma geldi ki Türkiye damat ayrılırken 'At izi it izine karıştı' demek zorunda kaldı. Hedefleri şu, Türk lirası erisin, dolar yükselsin, memleket fakirleşsin, bizim servetlerimiz pula insin ve her şeyi ihraç edelim. Dışardan dolar gelsin, dolardan cari fazla oluşturalım. Bu durumu düzeltiriz, memleketi önce fakirleştirelim diye düşünüyorlar. Dünyada böyle bir şey yok.
Fakirliği bu kadar temel bir argüman olarak benimserseniz iç piyasanın durumu esnafın derdi olur, hiç kimse alışveriş yapmaz.
'Memleketi kara paraya bağladılar'
Son 7 yılda dolar bazında milli gelir sürekli düştü. İşsizliği zaten rekor düzeye ulaştırdılar. Baronlara bel bağladılar. O uyuşturucu baronu Türkiye'ye parasını getiriyor, bir gün tutuyor burada aklıyor sonra yurt dışına götürüyor. Bunlar da aracılık ediyorlar.
Erdoğan'ın 'Ekonominin kitabını yazdık' açıklaması
Bütün bunlar olurken çıkıp diyor ki, 'Biz ekonominin kitabını yazdık' diyor. Yazdıkları ekonominin kitabından bir sayfa okuyayım. Zafer Havalimanı, bu yılın ilk 8 ayında dolar bazında garanti vermişler 877 bin 488 kişi buradan uçacak demişler. 5 bin 725 kişi kullanmış. Devletin hazinesinden beşli çeteye giden para 4 milyon 650 bin avro. Erdoğan'ın kitabında bu yazıyor. AK Partiye oy veren kardeşlerime sesleniyorum senin alın terini çalıyorlar. MHP'li kardeşlerime de sesleniyorum. Ne kadar yolsuzluk varsa ilk alkışlayan da sayın Devlet Bahçeli'dir. Siz hiçbir zaman MHP'nin esnaf, çiftçi dediğini duydunuz mu? Bu ülkenin en köklü partilerinden biri bu hale nasıl geldi?
Sabah akşam dinden bahseden bu iktidar en büyük ahlaki çöküntüyü getirdi bu ülkeye. Uyuşturucu bataklığı içinde şu anda. Baronlar el üstünde tutuluyor. Baronlar serbest bırakılıyorlar. Baron siyaseti satın almışsa, o baron hapiste kalmaz.
İçişleri Bakanı, ayda 10 bin dolar rüşvet aldığını söylediğin kişi kim? Kim bu, ses yok? Çöküş başladı. Kültürel çöküş de başladı. Bunların hepsini çözeceğiz. Ahlakımızla çözeceğiz. Rüşvet alanların burnundan getireceğiz. Bu ülkede uyuşturucu satan bütün baronları bu ülkeden sileceğiz. Gencecik fidan gibi evlatlarımıza uyuşturucu alıştırılıyor. Erdoğan ve şürekasının sesi bile çıkmıyor. Kendi genel merkezlerindeki tabloyu görüyorlar mı? O lüks araçların içinde 'pudra şekeri'ni çekerken hiç düşünmediler mi?
'Derdinizi anlatın'
Antalya Özel Halk Otobüsü Bileşenleri davet etti. Sorunlarını dinlemem için, gittim. Hangi derdiniz varsa çözmek istiyoruz. 22 bin özel halk otobüsü var. Biz sahipsiziz diyorlar. Derdinizi anlatın ama ben buraya gelirken hazırlıklı geldim, çözümleri anlatacağım dedim. Uygulama birliğinin olmadığını, beş farklı statüde çalışan olduğunu, ücretsiz yolcular olduğunu söylediler.
1. Kesinlikle bir esnaf bakanlığı kuracağız.
2. Özel Halk Otobüsleri ile ilgili mevzuatı tekleştireceğiz.
3. Devlet veya hükümet, bedava bindirdiği kişinin parasını ödeyecek.
4. Özel Halk Otobüslerinin ve şoförlerinin kazanılmış haklarını aynen koruyacağız. Her önüne gelene plaka vermeyeceğiz.
5. Kamunun tahahhüt ettiği ücret zamanında ödemezse sahibine faiz ödeyecek.
6. Yeni araç alındığı zaman KOSGEB ya da Esnaf Kefalet Kooperatifi en az 1 milyon lira olmak üzere düşük faizli kredi verecek.
Geçen gün Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak çalışan Geçici Kuran Kursu Öğreticileri ve vekil İmam Hatipler geldiler. 'Siz bütün sorunları çözüyorsunuz, bizim dertlerimizle çalmadığımız kapı kalmadı. CHP'ye gidelim, onlar bizim sorunlarımızı çözer' dediler. Tabii dedim. Bunlar iki yılda bir KPSS'ye giriyorlar. Ayrıca Din Hizmetleri Alan sınavına da giriyorlar 2 yılda bir. Bunlar ayda bin lira ile bin 300 lira arasında bir para alıyorlar. Kadrolu öğreticiler ile aynı işi, daha zor şartlarda yapıyorlar ama onlar daha fazla ücret alıyorlar. Hiçbir güvenceleri yok. İşsizlik sigortasından yararlanamıyorlar. Senelik izinleri yok. Ayda 2 kere izin hakları var ama kullanınca para kesiliyor.
Önce AK Parti'ye gitmişler. Dönemin başbakanı sayın Binali Yıldırım sorunu çözeceğiz demiş 2016'da. 2021'deyiz. Yetmiyor 1 Temmuz 2018'de yine bir açıklama yapılıyor. Herhangi bir şey yok. Erdoğan'ın konuşmasından sonra MHP hemen kanun teklifi vermiş. Kanun teklifini veren sayın Mustafa Kalaycı, hemen bunun üstüne İsmet Büyükataman, Bahçeli adına bir tweet atıyor. Tweet şöyle, 'Kadro alamayan taşeron işçiler, fahri ya da geçici statüde çalışanlar kadroya alınacaktır' diyor. Tık yok.
Daha sonra Cumhur İttifakı'nın yayımladığı bir kitap var. Onun 121. sayfasında da kadro verileceği sözü verilmiş. Bunlardan bir halt çıkmaz biliyoruz. Bunu yapacak olan CHP'dir. Birilerinin emeğinin sömürülmesine izin vermeyiz. Eşit işe, eşit ücret diyoruz.
Grup Başkanvekilleri, bir kanun teklifi hazırlayın. Soru önergesi ve araştırma önergesi hazırlayın. Biz bunu çözeceğiz. Çözmezlerse çözeceğiz.
'Bu üçü çıkmadan ben elimi kaldırmayacağım' dersin
Bugün Devlet Bahçeli, 'EYT'liler, 3600 çözülmeli, asgari ücret yükseltilmeli' diyor. Sen onu benim külahıma anlat, saraya anlatabiliyor musun? Gücün varsa 'Bu üçü çıkmadan ben elimi kaldırmayacağım' dersin. 2022'nin sonuna attı Erdoğan. Birisi diyor çözeceğim, diğeri diyor çözmeyeceğim.
Kılıçdaroğlu'ndan Türkiye'ye mektup
Hafta sonu bir video ile milletimize seslenme ihtiyacı duydum. İktidara geliyoruz ama bunun bana yetmediğini anlatmaya çalıştım. Hayatımın her aşamasında benim için sarayların, konvoyların zerre kadar önemi olmaz. Ben evimden, mütevazi hayatımdan memnunum. Ne yapayım ben konvoyları, sarayları.. Tüm bunların tek bir anlamı var benim için o da ülkemizin makus talihini kırabiliyor muyum? Eğer kırabiliyorsam ben iktidar olayım, olayım ki çocuklarımıza bembeyaz bir Türkiye bırakalım.
Ben ülkemize iktidar olmaktan çok, iz bırakan başka biri olarak anılmak istiyorum. Bizden sonra gelecek 100 iktidarlar da bizim üzerimize bir şeyler ekleyerek yürüsün. Yaralarımızı sarmamız lazım. Biliyorum bazılarımız zorlanıyor bu konuyu konuşmakta. Yaralar hala açık ama yapacağız. Çocuklarımız, geleceğimiz için yaşayacağız. Bizim yaşadıklarımızı, milletimizin çocuklarını gelecekte yaşamayacak, yaşamamalı. Helalleşme ile hukuku karıştıranlar oldu. Hukuk onun hesabını soracak. Bir de medyada bazılarının, 'Ne güzel muhalefet zaten kazanıyor, ne gerek vardı bunlara' demesine üzüldüm. Çünkü bunlar bu söylediklerimi strateji zannediyor. Ben gelecekte bu ülke çocuklarının ardımdan bu ülkeyi barıştırdığımı söylemelerini istiyorum. Ne stratejisi? Hangi strateji evlatlarımızın geleceğinden daha önemli? Helalleşeceğiz dostlarım. Açık yaralar var, biliyorum zor olacak ama kesinlikle yapacağız ve başaracağız.
28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz. Hukuk başka helalleşme başka. İnsanlara devlet tazminat ödeyecek ama bir taraftan da helalleşeceğiz.
Sivas, Kahramanmaraş mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşeceğiz. Mahalleleri gasp edilip sürülen romanlarla helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar, 6-7 Eylül olaylarının mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Mahkemelerle süründürülen askerlerimiz ve aileleri ile helalleşeceğiz. Bugün Londra'ya göç etmiş en parlak beyinlerimiz ile helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz'ın ailesi ile, Soma ile helalleşeceğiz. Darbeciler tarafından bir sağdan bir soldan gencecik çocuklarımız asıldı bu ülkede o insanlarımızla helalleşeceğiz.
9 yaşındaki Oğuz Arda Sel'i kaybeden ve mahkemelerde süründürülen Mısra Öz ile helalleşeceğiz, Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz. Helalleşeceğiz dostlarım. Yakın gelecekte bir gün çocuklarımız geçmişe baktıklarında 'Neler olmuş ama önümüze bakmayı bilmişiz, helal olsun onlara' diyecekler. Laik, demokrat, insan haklarına saygılı, Atatürkçü bir ülkede yaşayan çocuklarımız birileri buna cesaret ettikleri için teşekkür edecekler bize.
Bizim iktidarımızı konuşmuyorum ben. Bizden sonra gelecek 100 iktidara bir kapı aralıyorum ben. Doğru bir kapı açmamız. Evet, bütün baskıyı biz yaşayacağız ama birinin bunu yapması gerekiyordu, nasip bize oldu.