Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Tazminat davası açacağına karşıma çık karşıma

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek tank palet fabrikasının Katarlılara satılmasına ilişkin televizyon programına çıkma teklifinde bulundu. "Biliyorum yine tazminat davası açacak, sen tazminat davası açacağına karşıma çık karşıma" dedi. Kılıçdaroğlu, 3600 ek gösterge ile ilgili de, 'Sana bunu söke söke yaptıracağım Erdoğan' ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk'ten bu yana CHP'de genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Türkiye'nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye, hem Türkiye'ye ihanettir. "Efendim iktidar zaten simsiyah, kapkara, yozlaşmış bir yönetim var oyu CHP'ye verelim. E CHP'de onlar gibi" algısı yaratmak istiyorlar. Hayır efendim, CHP tertemiz partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum. 

Sivas ve Başbağlar Katliamı

Sivas ve Başbağlar'da yaşanan katliam hala içimizde. Sivas Katliamı tedavisi ihmal edilmiş iltihapların sonucuydu. Acıları ortaklaştırmamız lazım. İnsan kadar değerli bir şey yoktur. Adaletsizliğe itiraz edeceksek birlikte olmak zorundayız. Başbağlar'da yaşanan katliamda, Sivas'ta yaşanan katliamlarda yaşamını yitirenler bizim insanlarımızdır. Terörü kimden gelirse gelsin kınayacağız.

AYM'nin Gergerlioğlu kararı 

Herkes için adalet istiyoruz. Sadece kendiniz için isteyip diğerlerine 'Oh olsun' derseniz samimi olmazsınız. Ülke akılla yönetilir. Bilgi ile, liyakatle yönetilir. En önemlisi adaletle yönetilir. Ömer Faruk Gergerlioğlu bir tweeti paylaştı diye apar topar evinden gözaltına alındı, karakola götürüldü. Hastaneden anjiyo oldu ve hapishaneye koyuldu. AYM oy birliği ile bir karar aldı. 'Seçilme ve siyasi faaliyetle bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilmiştir' dedi. Anayasa'nın maddesine göre, AYM kararları Resmi Gazete'de hemen yayınlanır yasama, yürütme, yargı organları ve idari makamları bağlar diyor ama hala içeride. Bu mudur adalet? 

Adaleti sadece kendimiz için istemiyoruz. AK Partili kardeşlerimiz de adalet istiyorlar. Bir medya patronu AK Partili, Sivas'ta. "Basının baskı altındadır. Son günlerde bir çok basın mensubunun sıkıntısı bu yeter artık basını özgür bırakın" diyor. Vicdanı olan, erdemi olan birisi söylüyor. 

Rüşvet alan siyasetçi 

İçişleri Bakanlığı, Cumhuriyet Gazetesine 1 milyonluk dava açıyor, beni eleştiriyor diye. Sen pür ü pak olsaydın eleştirilmezdin. Hala rüşvet adamı saklıyorsun, ismini vermiyorsun. Rüşvet alan birisini koruyorsan sen de onun parçasısın zaten. Aynı şekilde Bahçeli de onun bir parçası. Kimlerin kirli olduğunu kimlerin temiz olduğunu gösteren bir mihenk taşıdır bu. Biz açıklayın, verin mahkeme diyoruz. Yapmıyorlar, çünkü ortaklar. 

'Adaletten ödün verilemez'

Ordu'da BBP'nin kadın kolları başkanı. Haberi alınca şaşırdım. Ters kelepçe takıyorlar. Önce inanamadım, aradım konuştum. Her şeyi anlattı. Böyle bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı. Adalet derken nereden nereye geliyoruz. Gergerlioğlu için, BBP'nin kadın kolları başkanı için, AK Partili medya patronu için adalet istiyoruz. Bu ne demektir? Türkiye'yi adaletle en iyi biz yönetiriz anlamına geliyor. Adaletten ödün verilemez. 

Boğaziçi Üniversitesi sanki onun özel hapishanesi. Melih Bulu orada kendisine özel bir dünya kurmuş. O bütün kapıları kapatmış, gelenleri jopluyor, biber gazı. Beyefendi içeride ben özgürüm diyor. Hayır efendim, sen içeride kendi hapishaneni kendin yaptın zaten. 

CHP'nin esnaf ziyaretleri 

1-2 Temmuz tarihleri arasında partiden arkadaşlarımız Sakarya'ya ve Diyarbakır'a gittiler. 38 arkadaşımız Sakarya'ya gitti, vatandaşın dertlerini dinlediler. Sakarya'da esnaf gezisinde iki arkadaşımızın görüşlerini ileteceğim. Oto sanayide çalışan bir esnafımız, "Zımpara bir yıl önce 1.5 lira iken bugün 4.5 lira. Bir yıl önce 200 liraya boyanan tampon bugün 400 liraya boyanıyor. Resmen nalbura çalışıyoruz" diyor. 

Masaya yumruğu vuracağız ama kaçıyorlar, kaçmasalar sorun yok. Ülkeyi yöneten ve ona destek veren küçük ortağı kaçar mı? Kaçıyorlar.

Diyarbakır'a da 18 kişilik bir grubumuz gitti. Onlar da ilde ve ilçelerde çalıştılar. Pazarda sebze satan bir kadın, "Pahalılığın nedeni belli, 10 yaşındaki çocuğa sorsan döker önüne. Nedeni sistem, birkaç kişi üstünden devlet yönetilirse sistem çöker. Biz kendi ülkemizde mülteci bile olamadık" diyor. 

Adıyaman'daki tütün işçileri 

Adıyaman'da tütün işçileri sokağı kestiler, protesto ettiler. Adalet arıyorlar. Tek başına kıyılıp içilen sarmalık tütün Türkiye'de yetişiyor. Çok değerli bir tütün. 

Haksızlığa uğradık, bizim hakkımızı arayın diyorlar. Üreticiler ile konuştuk, haklarını arıyorlar biz de haklarını arayacağız. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin o güzel tütünleri ne oldu? Uluslararası sigara tekellerine teslim olan siyasi iktidar hangi iktidardır? Şöyle diyor tütün üreticisi, "Kızımın çeyizidir tütün, askerimizin harçlığıdır, öğrencimizin dershane harçlığı, evimizin geçimidir" diyor. Peki yaşanan rezalete kim son verecek? Yaşanan rezalete son vereceğim bunun sözünü veriyorum. 

Enflasyon-İşsizlik-Yoksulluk

Tasarruf genelgesi çıktı. AK Parti iktidarı 2003 yılından beri 6 kez tasarruf genelgesi çıkardı. Erdoğan'ın yayınladığı yeni tasarruf genelgesi yeni bir saray. Genelge çıkarıyor, ben uymayacağım diyor. Lüks hayat, rüşvet, yolsuzluk var. Lağım patlamış hala israfa devam ediyorlar. 

Her şeyleri var, 40 işitme engelli çocuğa sahip çıkmıyorlar. 40 çocuğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti tedavi edemez mi? 5 çocuğu Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz tedavi ettirecek. Bunlar tedavi ettirmezse söz veriyorum 40 çocuğu da biz tedavi edeceğiz. 

Haramilerin düzenini inşa ettiler. Türk Lirası, dolar karşısında eriyor. Bunlar, 'yerli ve milliyiz' diyorlar. Değiller. Bunlar yerliden yemek anlıyorlar, milliden de malı götürmek anlıyorlar. 

Büyük adam, büyük iktisatçı, 'Faiz sebep, enflasyon neticedir' diyordu. E o zaman faizi 0 yap. Kaç tane Merkez Bankası başkanı değişti. İşsizlik, yoksulluk artıyor. Yolsuzlukları artık zaten herkes biliyor. Fiyatlar da artıyor. En ağır vergi enflasyon vergisi. Bir enflasyon sarmalı içine girdik. Her yaz fiyatlar düşer, şimdi bütün fiyatlar artıyor. Kışın ne olacak? Adam kendine yazlık saray yapıyor, millet açlıktan ölmüş umurunda değil. Haramilerin iktidarını birlikte değiştireceğiz. 19 yıldır ülkeyi getirdikleri nokta bu.

128 milyar doları ne yaptınız diye sorduk? Kime satıldı belli değil. 15 Temmuz Şehit ve Gazilerinin paralarına çöktüler. Beşiktaş'taki terör saldırısında hayatını kaybedenler için toplanan paraya çöktüler. Satmadıkları bir şey kalmadı. Cumhuriyetin bütün birikimlerini sattılar şimdi para yok diyorlar. Evet çünkü her şeyi sattın. TEİAŞ'a geldi şimdi sıra. En karlı şirketlerden biri bu. 

Yerli ve milli tank nerede? 

(Altay Tank videosu izletildi) Hayatımda bu kadar bir söylediği diğerini tutmayan ve 180 derece farklı söyleyen bir kişiyle ilk kez karşılaşıyorum. Türkiye'nin Tank yapma kapasitesi var. 2007 yılında Türkiye düğmeye basıyor ve ihaleyi açıyor. 2007 yılında 495 milyon dolara bir firma tank yapmak için sözleşmeyi imzalıyor. 495 milyon doları tank üretirken program yapıyor. Tankın topunu kim yapacak? Makine Kimya Endüstri'nin kapısı çalınıyor. İmzalar atılıyor. Tankın zırhı var, gidiyor ROKETSAN'a, yapabiliriz diyorlar. Anlaşma tamam. ASELSAN'a gidiyor orayla da anlaşma yapılıyor. Kimin ne yapacağı belirleniyor. Sonra tankın palet ve askı donanımları var. Onu da Tank Palet Fabrikası ile anlaşılıyor. Tankın motoru içinde anlaşma yapılıyor. 

2007'de ihale yapılıyor. 6.5 yıl sonra 5 tane Altay tankı üretiliyor. 2007'de sözleşme, 5 tane tip Altay tankı üretiliyor. Bu tanklar ordunun istediği niteliğe sahip mi değil mi? Bunun üzerine Şereflikoçhisar'daki atış bölgesine götürülüyor tanklar. Şereflikoçhisar'da başarılı oluyorlar. Türkiye artık tank seri üretimine başlayacak noktaya geliyor 2014 yılında ama Erdoğan bunu istemiyor. Yeni ihale açacağım diyor, BMC'ye Ethem Sancak'a vereceğim diyor. Ethem Sancak, param, fabrikam, arsam yok diyor. Olağanüstü teşvikleri olan bir karar çıkarıyorlar. E yapamıyorlar yine de. 

Katarlılar da para vermiyor, 5 kuruş bile vermiyorlar. Sayın Bahçeli sen de dinle 5 kuruş bile vermiyorlar. 2018'de BMC'ye diyorlar sen kazandın ihaleyi, gel al diyorlar. Dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Tank seri üretimine 2019 sonu veya 2020 başında geçeceğiz" diyor. Savunma Sanayi Müsteşarı bir tweet atıyor. "BMC ile Altay tankı için sözleşmeyi imzaladık. İlk Altay tankı 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edilecek" diyor. Ortada tank yok.

Türkiye Cumhuriyeti Devletine tank yaptırmamak için yapılan bir girişimdir. Bunun bir numaralı aktörü Recep Tayyip Erdoğan, ikinci aktörü de Devlet Bahçeli'dir. 

Bir devletin tank üretmemesi için devleti yönetenlerin özel çaba harcaması, egemen güçler tarafından teslim alınması demektir. Tank üretmeyeceksin, ihale yapmayacaksın diyor. Ağrıma giden, Milli Savunma Bakanının bütün bunların tanığı olarak sesini çıkarmamasıdır. 

O nedenle diyoruz. Bizim iktidara ihtiyacımız var. Şanlı ordumuza bu fabrikayı alıp, teslim edeceğiz. Erdoğan'a sesleniyor. Eğer yürekli, namuslu birisiysen senin istediğin televizyona çıkalım ve tank paleti tartışalım. Cesaretin varsa... Çıkar mı? Çıkamaz. Ben yalnız çıkacağım, istiyorsan sana ihale dosyalarını da ben vereyim. Bizim söylediğimiz her söz, araştırılan, belgesi görülen şeylerdir. 

Hayatımda böyle bir adam görmedim. Kendi ülkesine bu kadar büyük bir ihanet içinde olan ikinci bir kişi görmedim. Biliyorum yine tazminat davası açacak, sen tazminat davası açacağına karşıma çık karşıma. 

'Sana bunu söke söke yaptıracağım Erdoğan'

Bunlarda ahlak var mı? Ahlakın kırıntısı var mı? Kendi ülkemin çıkarlarını savunacağım, kötü adam olacağım? Ben bu ülkede kendi insanlarımın çıkarlarını savunmayıp ne yapacağım? Erdoğan karşıma çıkamaz. Cesaret dahi edemez, çünkü nasıl madara olacağını bütün millet görecektir. Erdoğan'a yaptıracağım, söz vermiş. Polise, öğretmene, hemşireye, din görevlilerine 3600 vereceğim dedi. Sana bunu söke söke yaptıracağım Erdoğan. 

Milletime söz veriyorum. Asla ve asla bu güzel ülkeyi faiz lobilerine teslim etmeyeceğim. 84 milyonun alın terini bir avuç tefeciye veriyorlar. Hiç kimse beni, ailemi ve çocuklarımı mal varlığım dolayısıyla tehdit etmeye cesaret dahi edemeyecek. Herkes, 'Türkiye Cumhuriyeti'ni namuslu insanlar yönetiyor' diyecek. Allah'ın izni ile iktidar olduğumuzda hiç kimse ama hiç kimse iktidarı eleştirdi diye gözaltına alınmayacak, hapse alınmayacak, tutuklanmayacak. Onun bütün tweetlerini ben okuyacağım ben. Noterde vereceğim ben bu sözü. 

Devlet ihalelerinin hepsi şeffaf olacak. Beşli çeteye de kesinlikle son vereceğiz. Beşli çeteciler korkabilirler, korksunlar. Devleti kimse kazıklayamaz. Birinci görevimiz, vatandaştan toplanan paraların üretime harcanmasıdır. Fabrika kurulmasıdır. Önce işsizlikle ve yoksulluk ile mücadele edeceğiz. İsraf haramdır dedik. İktidar olduğumuz zaman o sarayı üniversiteye vereceğim. Oraya, 'Bir dönem haramiler oturuyordu' diyecekler. 

Emekli olduktan sonra arkadaşlar ısrar ettiler bir derneğin başkanı oldum. Derneğin adı, Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği'ydi. Ciddi raporlar hazırladım. Kim kul hakkı yiyorsa hesabını soracağım, burnundan fitil fitil getireceğim. TBMM'nin itibarını yeniden kazandıracağız. Siyasi Ahlak Kanunu getirilecek. Milletvekili, milletin vekili olacak. En önemlisi bu uyuşturucu baronlarını ülkeden söküp atacağız.