Kartal'da 21 yurttaşın hayatını kaybettiği Yeşilyurt Apartmanı faciasının davası ertelendi

Kartal'da 21 yurttaşın hayatını kaybettiği Yeşilyurt Apartmanı faciasının davası ertelendi
İstanbul'un Kartal ilçesinde 21 kişinin hayatını kaybettiği ve 14 kişinin yaralandığı bina çökmesi faciasında 3 sanığın yargılaması başladı. Dava eylül ayına ertelendi.

Kartal’da 21 kişinin öldüğü ve 17 kişinin yaralandığı Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesine ilişkin açılan 3 sanıklı davanın ilk duruşması bugün görüldü. Sanık ve mağdurların ifadelerinin ardından dava eksikliklerin giderilmesi için Eylül ayına ertelendi.

Davanın tek tutuklu sanığı Uğur Mısırlıoğlu, suçsuz olduğunu savunarak, “4.5 aydır tutuklu bulunmamın nedeni müteahhit Hasan Yeşilyurt’un ölmüş olmasından dolayı, sorumlu tutulamamasıdır” dedi.

İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu ile tutuksuz sanık Arzu Baran katılırken, firari sanık Suzan Çayır duruşmaya gelmedi. Duruşmayı 15 mağdur yakını da takip etti.

MÜTEAHHİT ÖLDÜĞÜ İÇİN KENDİSİNİN TUTUKLANDIĞINI SAVUNDU

Sorgusu yapılan inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu, böyle bir olaydan dolayı burada olmaktan üzüntü duyduğunu belirterek, “Ölenlere rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. 4.5 aydır tutuklu bulunmamın nedeni müteahhit Hasan Yeşilyurt’un ölmüş olmasından dolayı sorumlu tutulamamasıdır” dedi. Mısırlıoğlu, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

"SUZAN ÇAYIR’IN SÖYLEDİKLERİNİ YERİNE GETİRİYORDUM"

Davanın tutuksuz sanığı olan inşaat teknikeri Arzu Baran ise, olay tarihinde 17 yaşında olduğunu belirterek, sanık Suzan Çayır’ın sahibi olduğu mimarlık bürosunda 1991 yılında yapı ressamı stayjeri olarak işe başladığını söyledi. Baran, “Ben orada mimarlık projesi çiziyordum. Ofis personeli olarak sanık Suzan Çayır’ın söylediklerini yerine getirdim. Olay tarihinde yapı ressamı olarak çalışıyordum. Projedeki ismimin olduğu yerdeki imza bana ait değildir. O zaman 17 yaşındaydım. Bu konuda bilgi ve tecrübem yoktu. İmza bana ait değil, olsa bile bütün sorumluluğun üzerime yıkılmasını kabul etmiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum” dedi.

Sanıkların ardından davaya katılan müşteki ve mağdurların beyanları alındı.

“45 SAAT SONRA KURTARILDIM”

Beyanı alınan 19 yaşındaki müşteki mağdur Mert Aydın, duruşmaya tekerlekli sandalye ile geldi. Aydın, olay günü hasta olduğu için dershaneye gitmediğini belirterek, “15.30’da uyandım. 15.50-15.55 sıralarında bir anda bina çökmeye başladı. Enkaz altında kaldım. 45 saat sonra kurtarıldım. Sağ bacağım diz altından kesildi. Bir çok ameliyat geçirdim. Şu anda halen hastanede ameliyat yaralarımın geçmesini bekliyorum. Tedavilerim devam ediyor. Şikayetçiyim” dedi. 

Müşteki Ahmet Tokgöz ise, bir arkadaşının binanın çöktüğüne dair haber vermesi üzerine olay yerine gittiğini belirterek, “Enkazın altında eşim ve kızım kalmıştı. Eşimin ayağı parçalanmıştı. Kızım 20 saat sonra enkazdan çıkarıldı.. Halen tedavi görüyor. Sağ bacağını halen hissetmiyor. 45-50 tane ameliyat geçirdi. Bundan dolayı sanıklardan şikayetçiyim. 5.5 yaşında kızım olan Havva Azra Tekgöz’ün yaralanmasına sebebiyet veren sanıklardan şikayetçiyim” dedi. 

Mağdur müşteki Nazan Tekgöz, ayağının üstüne kolon düştüğünü, enkazdan 5 saat sonra çıkarılarak hastaneye götürüldüğünü söyledi. Tokgöz, “Sağ ayağımda halen platin vardır, yürürken zorlanıyorum.” 

ÖLEN 9 AKRABASININ ADINI TEK TEK TUTANAĞA YAZDIRDI

Müşteki Yılmaz Alemdar, yıkılan binada birinci dereceden 9 akrabası olduğunu belirterek ölen akrabalarının isimlerini tek tek tutanağa yazdırdı. Yılmaz Alemdar, “Abilerim Erdoğan Alemdan, Mustafa Alemdar, annem Safiye Alemdar, yengem Safiye Alemdar, halam Saime Alemdar, yeğenim Gökay Alemdar, yeğenim Ecrin Naz Alemdar, yeğenim Eslem Alemdar ve ablam Ayşe Alemdar vefat etti” dedi. 

Binada 1999 yılında güçlendirme yapıldığını söyleyen Yılmaz Alemdar, “Dolayısı ile binanın daha sağlam olduğunu düşünüyorduk” dedi. 

Müşteki Ali Rıza Karaman, ablası Fatma Karaman’ın yıkılan binada oturan Şaban Yaman’ın evine misafirliğe gittiğini, binanın yıkılması üzerine enkaz altında kalıp vefat ettiğini, ablasının ölümünden sorumlu olan sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. 

Binanın çökmesi üzerine kızı Eylül Dervişoğlu ve kardeşi Melih Aydın’ı kaybeden Meltem Dervişoğlu, işe gittiği için çocuğunu annesine bıraktığını belirterek sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. 

Müşteki mağdur Sündüz Aydın ise, ekmek almak için dışarıya çıktığını belirterek, “Döndüğümde bina çökmüştü. Oğlum Melih ve 1.5 yaşındaki torunum Eylül enkazın altında kaldı ve vefat ettiler. Oğlum Mert enkazdan çıkarıldı. Satan kişi binanın sağlam olduğunu söylemişti” dedi. 

Müşteki Sedat Kambur, binanın çökmesi ile 2 çocuğu ve eşini kaybettiğini belirterek, “Olaydan 1 saat önce eşim aradı ve yan dairenin salon duvarında çatlak olduğunu söylemişti. O dairede tadilat vardı, ona dayandırdım. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi. 

Diğer müşteki mağdurlar da sanıklardan şikayetçi olduklarını söylediler. 

Mahkeme, firari sanık Suzan Çayır hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesine, Uğur Mısırlıoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. 

DURUŞMADAN SONRA BASIN AÇIKLAMASI

Mağdur müşteki avukatları duruşma çıkışı mağdurlarla birlikte bir basın açıklaması yaptı. Avukatlar ve mağdurlar adına açıklama yapan avukat Ferda Aksu, bu davanın ilk duruşmasının bugün yapıldığını hatırlattı. 

“14 MİLYONU AŞAN KAÇAK YAPI VAR”

Mağdurların daha fazla yıpranmaması için bu davanın kısa sürmesini, kusuru bulunanların cezalandırılmasını isteyen Aksu, “Devlet İstatistik Kurumu Enstitüsü kayıtlarına göre Türkiye’de 14 milyonu aşan kaçak yapı var. Bu binalar risk altında. Yeni Yeşilyurt vakalarının yaşanmaması için bu tür binalardan haberi olanların yetkililere bilgi vermesi bunlarla ilgili önlem alınması gerekir” dedi. 

İDDİANAMEDEN

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kartal Yeşilyurt Apartmanı’nın 6 Şubat 2019 tarihinde çöktüğü, çökme sonucu 21 kişinin öldüğü, 17 kişinin de yaralandığı belirtiliyor.

İddianamede, inşaatta standartlara uymayan beton kullanıldığı, betonun deniz kumundan yapıldığı belirtilerek, betonun TSE standartlarına uygun olmadığı bilgisine yer veriliyor. Standartlara uygun olmayan betonun binanın yıkılmasında ana etken olduğu savunulan iddianamede, binanın en ve boyunun da projeye uygun olmadığı, 7 katlı binanın 2 katının kaçak yapıldığı, 7 kat olarak hesaplanan binaya 9 katın yükünün taşıtıldığı kaydediliyor.

İddianamede binanın projesini oluşturan mimar Suzan Çayır, inşaatın teknik sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ve inşaatın teknikeri Arzu Baran için, “Taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olmak” suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor.

İlgili Haberler