Karamollaoğlu: Keşke sayın cumhurbaşkanı yaşam koçu olsaydı

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gençlere Türkiye’yi ve dünyayı gezmeleri tavsiyesinde bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Gülelim mi ağlayalım mı biz de şaşırdık. Bugün gençler bırakın dünyayı ve Türkiye’yi gezmeyi tatilde ailelerinin yanına gidecek otobüs biletini almakta zorlanıyor. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı yaşam koçu olsaydı, bayağı başarılı olurdu" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Karamollaoğlu, özetle şunları söyledi:

Bir zamanlar Ramazan demek, ibadetlerin ve huzurun dışında kalabalık iftar sofralarında dostlarımız ve sevdiklerimizle bir araya gelmekti. Mahalledeki esnafı, sokaktaki komşuları iftar sofrasında ağırlamak demekti. Halkımız, Ramazan sevincini geçim derdiyle karşıladı. Avrupa'da meyveyi taneyle alıyorlar efsanesi ülkemiz için gerçek oldu. İnsanımız, eski Ramazanları ekonomik koşullar nedeniyle arar oldu.

Bir aile, iftar ve sahur için ikişer Ramazan pidesi alsa 30TL ediyor. Bir ayda 900 TL demek. Tek tek satılan sebzeler de bize zorlu bir Ramazan ayı geçireceğimizi gösteriyor. Tanesi 5TL'den kilosu 20TL'den az bir şey kalmamış. Üreten, satan, alan alamayan üzgün ve perişan. Buna sebep olan iktidar ise, maalesef vurdumduymazlığa devam ediyor. Bir yerde enflasyon varsa mutlaka gelir adaletsizliği vardır. Zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olması kaçınılmazdır. Erdoğan hükümeti, milletin ekmeğine göz dikmiş durumdadır. İnsanlar sahurda sofraya ne koyacaklarını düşünüyor. Yoksulluk her geçen gün büyüyor.

'Toplu sözleşmelerde açlık değil yoksulluk sınırı baz alınmalıdır'

Maalesef insanımızın iş yükünün alın terinin değeri her geçen gün düşüyor. Alım gücümüzün dramatik düşüşüne bir başka örnek daha vermek istiyorum. Asgari ücretle geçen sene, 700 kilo domates alınabiliyordu. Şimdi ise domates 25 TL. Bir asgari ücretle sadece 170 kilo domates alınabiliyor maalesef. Rakamlar önemli değil. O rakamlarla ne yapabildiğiniz önemli.

Eğer iktidar asgari ücretlilere yüzde 50, memur ve emeklilere yüzde 30 zam vereceğine herhangi bir ürüne endeksleseydi insanlarımızın alım gücü kaybolmazdı. İster domates ister salatalık olsun. Bugünden daha iyi bir noktada olurdu insanlar. Asgari ücrette hedefin ne olmasıyla yakından ilgili. 17 bin 500 TL yoksulluk sınırına denk gelen bir rakam. 17 bin 500 TL altında alan bir insan yoksul. Yani tüm ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Toplu sözleşmelerde açlık değil yoksulluk sınırı baz alınmalıdır. Çalışan kazanırsa, çalışanın harcama gücü pazarı canlandırır. Bu topyekün kalkınmayı getirir.

'Kendi dönemlerinin en büyük enflasyonu'

AKP, 19 yıldır iktidarda ve son 20 yılın en yüksek enflasyonu yaşandı. Yani, kendi dönemlerinin en büyük enflasyonu. Biz bir zamanlar dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflemiştik. AKP iktidarından başka iktidar görmemiş gençler de umuda kapılıyordu. Ekonomi küçüldü, enflasyon arttı. Türkiye'nin yüzde 30'u ciddi, maddi enflasyon yaşıyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında yoksulluk zirvesinde yer alıyor. Son 2 yılın verilerini de dahil edersek, Türkiye'nin nasıl bir tükenmişlik içinde olduğu çok daha vahim biçimde karşımıza çıkacaktır kanaatindeyim.

Aslında Erdoğan hükümeti ortakları, bugün direksiyonu uçuruma doğru kırmaktadır. Geldiğimiz noktada kimin haklı kimin haksız olduğunu herkes yaşıyor. İtham değil söylediklerimiz. Saadet Partisi olarak Türkiye'yi bu uçurumdan çıkarmakta kararlıyız. Sadece asgari ücret tespitinde söylediğim rakam bile nereye gittiğimizin göstergesidir. Hoşunuza gitse de gitmese de uçuruma doğru son sürat sürdüğünüz bu arabayı kararlı bir yola sürmekte kararlıyız.

'Keşke sayın Erdoğan, yaşam koşu olsaydı'

Sayın Erdoğan'ın son günlerde verdiği tavsiyeler bizi ister istemez şaşırtıyor. Manda yoğurdu, hurmadan oluşan şifa iksirinin ardından gençlere, 'Türkiye'yi mutlaka gezin, o da yetmez bir dünya turu yapın' diyor. Kime diyor? İş bulamayan, aldığı ücretle geçinemeyen gençlere söylüyor. Gülelim mi ağlayalım mı biz de şaşırdık. Bugün gençler dünyayı gezmeyi, Türkiye'yi gezmeyi, tatilde ailelerinin yanına gidecek otobüs biletini almakta zorlanıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı gerçeklerden kopmuş. Ben tur tavsiyelerine girmeden Sayın Cumhurbaşkanı’na arkadaşlarıyla kahveye kaç TL'ye çıktığını sormak isterim. 1000 ile 1500 TL gittiği yerin şartlarına göre değişecek. Asgari ücretin 4 bin 250 TL olduğu yerde gençlere diyor ki şurada güzel bir aromalı kahve iç. Hakikaten anlamakta zorlanıyoruz.

Keşke sayın Cumhurbaşkanı yaşam koçu olsaydı, bayağı başarılı olurdu. 'Otobüs olmasa bile yaya yürürsünüz, bisikletle bile gidersiniz şu Türkiye'yi gezin görün, böyle oturup sıkıntıların içinde boğuşmasın' derdi. Moral vermek ayrı bir iş. O yüzden biz Sayın Erdoğan'a bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz. Hitap ettiği gençlerin 3'te 1'i işsiz. Enflasyon üç haneli rakamlara yaklaştı. Milyonlarca insanımızın hayata tutunmaya çalıştığı ülkemizi siz yönetiyorsunuz. Çok büyük vaatlerle geldiniz, uçuracaktınız Türkiye'yi attığınız adımların nasıl neticeler doğuracağını tüm uyarılara rağmen göremediniz. Şimdi millet geldi, uçurumun kenarına dayandı.

'Ben hiç gömlek çıkartmadım'

Bazı şeyleri Erbakan hocama atıfta bulunarak söylüyorum. Buralara atıfta bulunduğunda Sayın Erdoğan, 'Hocamın yanında senden daha yakın oldum. Gençlik Başkanlığı yaptım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım' diyerek bendenizi eleştirdi. Ben de sadece şunu söylüyorum. Evet, ben hocamızın yanında bulundum. Sayın Erdoğan'la beraber de bulundum. Ama ben hiç gömlek çıkartmadım. Başkalarının gömleğini hiç giymedim. Muhterem arkadaşlar, hocayla belirli bir süre yan yana bulunmak demek onun tüm politikalarını anlamak, idrak etmek değildir. O fiilen yaşanır. 19 yıldır Erbakan hocamızın hiçbir politikası hayata geçirilmemiştir. Kurduğu bütün şeker fabrikaları kapatıldığı için şeker ithal etmek mecburiyetinde kaldık.

Kaynak:ANKA