Kabine toplantısından yeni 'destek paketi' çıktı: Bir defaya mahsus hibe

17 günlük tam kapanmadan 'kademeli normalleşme'ye geçilmesinin ardından düzenlenen kabine toplantısında yeni bir destek paketi açıklandı. Erdoğan, esnaf ve sanatkarlara iki ayrı grupta olmak üzere 'bir defaya mahsus' hibe verileceğini söyledi.

Kabine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleşti. Erdoğan, konuşmasına "Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizi de esir alan salgın musibetine karşı verdiğimiz mücadelenin tek amacı 84 milyon insanımızın her birinin sağlığını korumak, geleceğini güvence altına almaktır. Vefat sayısının 45 bine dayandığı 10 binlerce insanımızın yoğun bakımlarda sıkıntılı günler geçirdiği 100 binlerce insanımızın hastanelerde tedavi gördüğü 5 milyon 100 bini aşkın insanımızın bu illete maruz kaldığı bir ortamda başka türlü hareket edebilmemiz mümkün değildir" ifadeleriyle başladı. 

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Uygulanacak yasaklar

Ramazan ayı boyunca uyguladığımız kısmi ve tam kapanma tedbirleri sayesinde salgını yeniden büyük ölçüde kontrol altına aldık. Kademeli normalleşme takviminin ilk etabını oluşturan mayıs ayının kalan günleriyle ilgili uygulama esaslarını İçişleri Bakanlığı duyurdu. Buna göre sokağa çıkma kısıtlamasını hafta içi saat 21.00 ile sabah 05.00 saatleri arasında sürdüreceğiz. Hafta sonları ise mayıs ayı sonuna kadar sokağa çıkma kısıtlaması devam edecek. Şehirlerarası seyahatler sokağa çıkma kısıtlaması olmayan saatlerde serbestçe yapılabilecek diğer saatlerdekiler yine izne tabi olacaktır. Anaokulları ve kreşler açılacak, diğer eğitim öğretim kademeleriyle ilgili süreç daha sonra belirlenecektir. 

Kabine toplantımızda 1 Haziran'dan itibaren başlayacak kademeli normalleşme takviminin ikinci etabını da ayrıntılı şekilde görüştük. Önümüzdeki günlerde gelişmelere göre bu konudaki uygulama esaslarını paylaşacağız. Ay sonuna kadar olan süreçte vaka sayılarını daha da aşağılara çekmek için kademeli normalleşme döneminin tedbirlerine hassasiyetle uyumunu özellikle rica ediyorum. Aşı faaliyetlerine, tedarik programının el verdiği ölçüde hız veriyoruz. Öğretmenler başta olmak üzere riskli grupların tamamının bir an öne aşılanmasını sağlamaya çalışıyoruz. 

Türkiye, bedel ödemeden süreci yönetebildiyse bunu vakitlice aldığımız tedbirlere ve milletimizin dirayetine borçluyuz. Salgının süresi uzadıkça tahammüllerin azaldığını, sabırların tükendiğini biliyoruz. En zorunu geride bıraktık, bundan sonra eskisi kadar kapsamlı ve kısıtlayıcı tedbirlere ihtiyaç olmayacağını ümit ediyoruz ama bir müddet daha dikkatli ve ihtiyatlı gitmek mecburiyetinde olduğumuzu da kabul etmeliyiz. 

Salgında vaka ve vefat sayıları yükseldiğinde niye tedbir almıyorsunuz diye ortalığı velveleye verirken, tedbirler uygulanırken niye insanların hayatını bu kadar sınırlıyorsunuz edasıyla ortaya çıkanlar olduğunu görüyoruz. Hiçbir sorumluluk üstlenmeyip, elini taşın altına koymayıp sadece klavye ve ekran silahşörlüğüyle ortada gezenlerin asıl niyetlerinin ve hesaplarının farkındayız. Bunun için biz sadece milletimize bakıyoruz. 

İnsanımızın hem sağlığını hem de işini ve aşını korumanın mücadelesini verdik. Salgınla mücadele ederken sağlık ve güvenlik hizmetlerinde olduğu gibi sanayi ve tarım üretiminde lojistikte ihracatta en küçük bir aksamaya yol açmamak için çalıştık. Bu sayede salgın döneminde dünyada büyümeye devam edebilen nadir ekonomilerden biri olduk. Kısıtlamalardan etkilenen sektörlere maaş, kira ve gelir desteği vergi ve prim ödemeleri hatta ötemelerini de yaptık. Kredi kolaylıkları ve taksit ertelemeleri gibi her türlü kolaylığı gösterdik. Turizm sektörümüzü ayakta tutmak için çalıştık. Sadece merkezi yönetim bütçesinden yaptığımız harcamalar şimdiden 79 milyar liraya ulaştı. Bu rakam yıl sonunda 104 milyar lirayı bulacak. 

Yaklaşık 645 bin emeklimizin maaşını 1500 liraya çıkardık. Bu süreç içerisinde dezenformasyon yapmıyorlar mıydı? Konvansiyonel, görsel medyada bu tür dezenformasyon yapanları da görüyoruz. Bunlarda haya, edep söz konusu değil. Esnafımıza verdiğimiz ciro ve kira desteğinden 1 milyon 200 bin vatandaşımız yararlandı. Vergi indirimleriyle devletin 26 milyar lira alacağından vazgeçerek pek çok sektöre destek oldu.

Sosyal destek programlarıyla 5 milyon üzerinde haneye doğrudan nakit yardımı yaptık. Tüm nakdi ödemelerin tutarı şimdiden 134 milyar lira olarak gerçekleşirken bu rakam haziran sonunda 181 milyar lirayı bulacaktır. Bankacılık sektörümüzün esnaf, kobi, ihracatçılarımıza ve vatandaşımıza verdikleri kredileri kredi garanti fonu vasıtasıyla kolaylaştırdık.  Bu kredilerin topluma 315 milyar lirayı aşmıştır. Tarım Kredi Kooperatiflerin, esnafların, mükelleflerin vergi ve sigorta primi ertelemeleri, borç yeniden yapılandırmalarıyla her kesimden insanımızı rahatlattık. Borç ertelemelerin tutarı 219 milyar liraya yıl sonunda ulaşacaktır. Salgının başladığı günden bu yana 661 milyar liralık kaynağı insanımızın emrine vermiş olduk.

Esnafa destek paketi: Bir defaya mahsus

Esnaflarımıza yönelik yeni bir destek programın müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu hibe programıyla salgın tedbirleri sebebiyle işlerine ara vermek mecburiyetinde kalan esnafımıza iki grup halinde destek olmayı amaçlıyoruz. Birinci grup kahvehane, kafe, çay bahçesi gibi yerler ile okul personel servisleri, düğün salonları, öğrenci yurtları, kantinler, hamamlar, kırtasiyeler, internet kafeler, lunaparklar gibi işletmeler yer almaktadır. Sayıları toplanda 235 bine ulaşan bu işletmelere bir defaya mahsus 5 bin liralık hibe ödemeleri yapacağız.

Destek vereceğimiz ikinci grupta ise bakım, onarım, tamirat, kaporta işleriyle uğraşanlar, seyyar satıcılar, sıhhi tesisat, hırdavat, müzisyen, oto yıkamacı, kuru temizlemeci, oyuncak, kozmetik, hediyelik eşya satıcıları, camcı, çilingir, bakırcı, kalaycı, ayakkabı, konfeksiyon, zücaciye, tuhafiye ve kurs işletmeleri yer almaktadır.

Bu gruba lokantalar, pastaneler, terziler, dondurmacılar, berber, taksici, minibüsçü, otobüsçü, pazarcılar da bu gruba dahildir. Bu gruptaki vatandaşlarımıza bir defaya mahsus 3 bin lira hibe ödemesi vereceğiz.

Böylece iki ayrı grup 1 milyon 384 binde fazla esnaf ve sanatkarımıza 4 milyar 622 milyon liralık bir kaynağı karşılıksız olarak veriyoruz. Salgından etkilenen tüccar, sanayici, büyük şirketler için de nefes kredisi adı altında kolaylık sağlayacak yeni adım atıyoruz. Detayları Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından açıklanacak destek programlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Çiftçilere 'müjde' 

Ramazan ayı boyunca, 180 bin ton patates ve kuru soğanı üreticiden alarak ihtiyaç sahibi ailelere dağıttık. Üreticimizin elinde bulunan çentiğin 15 bin tonunu da fiyatı yeniden belirleyerek toprak mahsulleri ofisi stoklarına dahil ettik. Kuraklık sebebiyle bazı ürünlerin rekoltelerinde azalma olacağı anlaşılmaktadır. Mevcut stoklarımız ve yeni mahsul ile birlikte hububat ve bakliyatta ülkemizin kendi ihtiyacını karşılama konusunda herhangi bir sıkıntısı olmayacaktır. Kuraklıktan zarar gördüğü belirlenen çiftçilerin Ziraat Bankası'na veya Tarım Kredi Kooperatifleri'ne olan borçları ertelenecektir. 

Üretim maliyetleriyle gelişmeleri dikkate alarak belirlediğimiz 2021 yılı alım fiyatları ise şu şekildedir:

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin sert ekmekli buğday alım fiyatı 2 bin 250 liraya, arpa alım fiyatı 1750 lira, kırmızı mercimekte ton başına 5 bin lira, nohutta ise 4 bin 50 lira olarak belirlenmiştir.

Ton başına hububatta 275 lirayı, bakliyatta ise 910 lirayı bulan prim ve destekler verilerek üreticilerimizin giderlerine katkı sağlayacaktır. Açıkladığımız fiyatlar referans fiyat olacaktır. Aynı şekilde kabul edilecektir.

Çay alım fiyatı 

Çay üreticilerimiz için alım fiyatını açıklıyorum: Geçen yıl yaş çay alım fiyatı 3,27 lira desteklemeyle birlikte 3,4 lira olarak belirlenmişti. Bu fiyat üzerinden 752 milyon tonun üzerinden çay alımı yaparak toplamda 2 milyar 760 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Bu yıl için yaş çay alım fiyatı kilo başına 3,87 liraya destekleme ile birlikte 4 liraya yükseltilmiştir.

Sıkıntı yaşayanlar olmamış mıdır? Muhakkak olmuştur. Dünyadaki ve bölgemizdeki örnekleriyle mukayese edildiğinde Türkiye'nin hem vatandaşlarına hem iş dünyasına en ciddi ve etkin destekleri sağlayan ülke olduğu bir hakikattir. Bunu biz söylemiyoruz, uluslararası kuruluşlar ifade ediyor. Tüm gayretlerimize rağmen gönlü buruk kalan vatandaşlarımız varsa onlardan helallik istemek inancımız ve kültürümüzün gereğidir. Bizim bu husustaki muhatabımız milletimizin kendisidir. İşimizi doğru yapmışsak takdirini milletimizden göreceğiz, yanlışımız ve eksikliğimiz olmuşsa hesabını milletimize vereceğiz.

Gezi'yi hedef aldı 

Millete vadedecek hiçbir şeyi olmayanlar kısır çekişmelere, süni gündemlere yönlendirme çalışması içerisindeler. Gezi olaylarıyla ülkemizi rotasından saptırmayı denediler. Milletimizin sinesine çarpıp geri çekildiler. 17-25 Aralık'ta bunu denediler. Yine itibar görmeyip hüsrana uğradılar. PKK ve DEAŞ terör örgütlerini kullanarak diz çöktürme gayretine girdiler başaramadılar. Milli iradeyi hedef alan bildirilerle, vesayet odaklarının oyunlarıyla siyasetleri, hükümetleri biçimlendirme niyetlerinin önünü kararlı ve ilkeli duruşlarla kestik.

Askeri darbelerle ülkenin geleceğini karartmayı alet edenlere 15 Temmuz'da en esaslı cevabını verdik. Şimdi de terör örgütlerini bir daha ülkemizde eylem yapamayacak hale getirmek için hainlerin inlerini başlarına geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz.

Milli İstihbarat Başkanlığımızın uzun süredir yürüttüğü çalışmalar netincesinde yerini belirlediği PKK'nın Suriye Genel Sorumlusu Sofi Nurettin isimli terörist Irak'ın kuzeyindeki operasyonla etkisiz hale getirilmiştir. Suriye kökenli bu terörist uzun süre örgütün sözde silahlı kanadın sorumluluğunu yürütmüş, ardından Suriye'deki faaliyetlerin başına geçmiştir. Bu terörist Fırat Kalkanı, Zeytindalı harekatlarında askerlerimize karşı yapılan pek çok saldırının sorumlusudur. Gara'da 13 masum insanımızın şehit edilmesi talimatını verenlerden biri de bu teröristtir. Terör örgütleri gibi suç çeteleri de zehirli bir yılan gibidir. Onlarla aynı çuvala girerseniz başınıza geleceklere rıza göstermiş olursunuz. 

Biden'ın İsrail'e silah onayını gördük

Ramazan ayını Kudüs'ten ve Filistin şehirlerinden gelen acı haberlerin burukluğu içinde geçirdik. Nice nebi bu topraklarda yaşamış bu topraklarda izler bırakmışlardır. Hristiyanlığın en önemli kiliseleri Kudüs sınırları içindedir. Mescid-i Aksa'nın ilk avlusunun adı Yavuz Sultan Selim'in 12 bin askeriyle şamdanlarını yakarak gelip burada kıldığı yatsı namazına atfen "12 bin şamdanlı avlu" olarak geçer. Kudüs'ün bugünkü fiziki görüntüsü surlarıyla çarşılarıyla Osmanlı padişahlarının eseridir. 

Biden’ın İsrail’e silah onayıyla ilgili imzasını gördük. 850 bin silah onayı. Sayın Biden, sözde Ermeni soykırımında Ermenilerin yanında yer aldın şimdi de Gazze’ye saldıran, yüz binlerce insanın şehadetine vesile olan bu olayda da ne yazık ki siz kanlı ellerinizle bir tarih yazıyorsunuz. Bunu söylemeyi bizleri mecbur ettiniz. 84 milyon hep birlikte Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz devam ettireceğiz. Filistin toprakları da zulümle acıyla kanla yıkanıyor siz de buna destek veriyorsunuz. 

Sınırları hala belirsiz olan İsrail devleti, insanlığa karşı suç işlemeyi mubah sayanların elinde terör aygıtına dönüşmüştür. Kendi başbakanlarını dahi öldürmekten çekinmeyecek kadar işi ileri götürmüşlerdir. Bir yahudi başbakan bana "Generalliğimde ne zaman ki Filistinlileri öldürüyordum, bana en büyük zevki o veriyordu" demişti. Bunların cibiliyetinde bu var. Bunlar kan emmekle ancak doyar.

Bunlar zaten terörden gelmişlerdir. Hepsi terör içerisinde yetişmiştir. Şu anki de aynı. İsrail'in 2008'den itibaren Gazze ve Filistin'e saldırıları da uluslararası alanda yeterli karşılığı bulamamıştır. Bunlar 5 yaşında 6 yaşındaki yavruları öldürecek kadar katil. Kadınları yerde süründürerek öldürecek kadar katil. Aynı sudan beslenenler de maalesef bunları destekliyor.