İstanbul'u sel neden vurdu?
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı'nın 'Süper Hücre' açıklamasına karşılık; İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Su Çalışma Grubu, bir yıl önce sel felaketlerinin ana sebebinin 'duble yollar' nedeniyle toprak ile suyun bağlantısının kesilmesi olduğunu açıklamıştı.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, 18 Temmuz 2017 itibariyle özellikle İstanbul’da yaşanan yüksek miktarda kaydedilen yağışlara Kuzey’den gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıklarının birleşmesi sonucu oluşan “Süper Hücre” diye adlandırılan yapıların neden olduğunu iddia etti.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı'ndan yapılan açıklamaya göre 18 Temmuz sabahı saat 12:00'ye dek metrekare başına 91 kg yağış düştü. Bu yağış değeri son 106 yılın en yüksek 3. yaz yağış değeri oldu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, İstanbul'da 18 Temmuz 2017 günü yaşanan ve bir afete dönüşen yağışlar hakkında değerlendirmede bulundu.
“18 Temmuz sabahı saat 12:00'ye dek metrekare başına 91 kg yağış düştü, bu yağış değeri son 106 yılın en yüksek 3. Yaz yağış değeri oldu. Bu da son yıllarda görülen iklim değişikliğine bağlı yağış düzensizliklerine eklenen bir ekstrem olarak kayıtlara geçti. Bu yağış çok sık rastladığımız bir yağış biçimi değil. Kuzey'den gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıkları birleşince “süper hücre” dediğimiz yapılar oluşuyor ve bu da bugün yaşadığımız türden şiddetli yağışlara neden oluyor” dedi.
İMO ANKARA ŞUBESİ: NE KADAR ÇİMENTO O KADAR SEL
İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Su Çalışma Grubu tarafından oluşturulan 350 Ankara ise, geçtiğimiz yıl yayınladığı bir raporda sel felaketlerinin nedenini açıkça ortaya koymuştu. Raporun en çarpıcı cümlesi ise, ‘Bugün Türkiye iklimi değiştiren gazları yüzde 125 daha fazla salarken, duble yollar sayesinde asfalt kaplanan alanlar neredeyse en büyük 4. göl kadarken, çimento üretimi ve tüketimi 3'e katlanmışken daha az sel felaketi beklenemezdi.
Bugün İstanbul'da yaşanan sel ve baskın felaketi, bu büyük metropol hayatını mahvetti. İnsanlar, işlerine gidemedi, yağmurun doldurduğu çukurlarda mahsur kaldı, metrolar iptal oldu. 350 Ankara, geçen yıl Eylül ayında yayınladığı raporla, bugünün geleceğini işaret etmişti. “Bugün daha fazla sera gazının daha fazla iklim değişikliği olduğunu, daha fazla asfalt ve beton dökmenin doğa tahribatı ile iklim değişiklikliğinin etkilerini hızlandırdığını çok iyi biliyoruz” denilen rapor, 2014 yılında İklim Liderleri Ankara Deklarasyonu ile gelinen noktada beton ve asfalt dökülmesinin, ağaç kesilmesinin yasaklanma kararı alındığını hatırlatıyordu.
Türkiye'de 1990-2014 arası sera gazları emisyonlarının yüzde 125 artırıldığını, 15 bin kilometreden fazla yapılan duble yol ve kent içi otoyollarla doğanın daha fazla tahrip olduğunu belirten rapor, hem suyun toprakla buluşmaması sonucu iklim değişikliklerinin de hızlandığını vurguladı.
ÇİMENTO VE BETON TÜKETİMİ RİSKİ ARTIRIYOR
Veriler için ‘Sanayi Bakanlığı Çimento Sektör Raporu ve İklim Değişikliği Risk Yönetimi Raporları'nın dikkate alındığı rapor çimento ve beton üretim/tüketim endeksi kapsamındaki değişiklikleri de 5 maddede ele almıştı:
1- Türkiye’de 1990 yılında 24,4 milyon ton çimento üretilirken 22,7 milyon ton ise tüketildi. O yıl toplam 19 sel felaketi Türkiye’de yaşandı.
2- 2002 yılına kadar 30 milyon tonu aşmayan çimento üretim ve tüketim miktarı daha sonra hızla arttı.
3- 2005 yılında 42,8 milyon ton çimento üretilirken tüketim 35 milyon tona çıktı. 2005 yılında sel felaketi sayısı 81’e çıktı.
4- Betonun ömrü 40, 50 hatta 100 yıl dense bile Türkiye daha çok çimento üretir ve tüketir, her yere beton döker hale geldi. 2015’de 78 milyon ton üretildiği ve 62 milyon ton çimento tüketildiği tahmin ediliyor. 2015’de sel felaketi sayısı ise 249 ile rekor kırdı.
5- 2023 için Türkiye 100 milyon ton çimento üretmeyi ve 80 milyon ton tükettirmeyi hedefliyor. Bu durumda sel felaketi riskinin çok daha fazla artacağı kesin.”