İstanbul'da Orta Çağ köprüleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

İstanbul kara surlarının Orta Çağ'dan kalma 4 köprüsü yıkılmaya yüz tutmuş durumda. Ağaçlar, otlar tarafından etrafı sarılan, büfe olarak kullanılan, pantolan, havlu asılan köprülerin son durumu havadan da görüntülendi.

​​​​​İstanbul Fatih İlçesi'nde bulunun etrafı surlarla çevrili orta çağdan kalma İstanbul'u 5 adet köprüsü bulunuyor. Bu köprülerin özellikleri ise kara surları önündeki hendeği aşarak şehre geçiş için inşa edilmiş olması. Ancak köprülerden bir tanesi günümüze ulaşmazken, diğer 4 köprü ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

5 köprüden 4'ü ayakta 

5. yüzyılda inşa edilen toplam 22 kilometre uzunluğundaki İstanbul surları, 5.5 kilometrelik Haliç surları, 7.5 kilometrelik kara surları ve 9 kilometrelik Marmara surlarından oluşuyor. Kara surları boyunca ise dış bölüme kenti korumak için inşası sırasında hendekler yapıldı.

5 köprü: Edirnekapı, Silivrikapı, Belgradkapı, Yedikule Kapı ve Altınkapı

Bugün tarım alanı olarak kullanılan hendeklerin genişliği 20, yüksekliği ise 10.5 metre. O dönemde bu hendekleri aşarak şehre girmek için ise 5 adet köprü inşa edildi. Edirnekapı, Silivrikapı, Belgradkapı, Yedikule Kapı ve Altınkapı önünde birer köprü inşa edildi. Bu köprülerden Altınkapı önünde bulunan köprü günümüzde yok olmuş durumda.

'Köprüyü ağaçlar ve otlarla çevrelemiş'

Edirnekapı'daki köprü tahrip olmuş durumda. Köprüyü ağaçlar ve otlarla çevrelemiş, ayrıca yakılan ateş yüzünden içi de kararmış durumda. Köprü etrafını saran ağaçlar nedeniyle neredeyse görünmez olmuş. Silivrikapı'daki köprünün hemen bitişiği araç yolu olarak kullanılırken, köprü ise yaya yolu olmuş durumda. Ancak köprünün altında kıyafetler, havlular asılı halde duruyor. Hendeklerin tarım alanı olarak kullanıldığı bölümde hemen buradan başlıyor.

Ardından Belgradkapı ve Yedikule Kapısı'nda da tarım alanları devam ediyor. Yedikule'deki köprünün hemen altı ise burada bulunan bir büfe tarafından kullanılıyor. Köprünün hemen altı ise bir bölüm beton duvar ve bir kapı ile kapatılmış. İçine de burada bulunan büfenin sattığı su, meşrubat şişeleri konulmuş durumda.



Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, köprülerin nasıl inşa edildiği ile ilgili bilgi vererek, "İstanbul kentinin köprüleri de meşhur. İstanbul köprüleri deyince Haliç ya da Boğaz'ın üzerindeki köprüleri hatırlıyoruz veya kentimize doğru gelen tarihi köprüler konuşuluyor ama İstanbul'un içinde de 5 tane ilginç köprümüz var. Bunların 4'ü günümüze ulaşmış. Kentimizin surlar içinde kalan çekirdek kısmı bugün Fatih İlçesi. Burası eski İstanbul yerleşim alanı ve surlarla, duvarlarla çevrili. Haliç ve Marmara kıyılarında surlar deniz kıyısında yapılmış onun avantajını kullanmışlar. Kara tarafındaysa kenti geri kalanından ayıran derin bir hendek var. Bu hendek yaklaşık 20 metre genişliğinde 10.5 metre yüksekliğinde aşağı yukarı Tekfur Sarayı civarından, Edirnekapı'dan başlayıp Marmara Denizi yani Yedikule'ye kadar devam eden bölgede derin bir hendek vardı. Bu hendeğin varlığı kenti korumak için çok önemli. Negatif bir sur gibi aşağıya doğru gidiyor. Ama aynı zamanda kentin dışarıya bağlanan noktalarını, yollarını da kesiyordur. O yüzden her bir kapının karşısına bir geçit, bir köprü inşa etmek gerekti. İstanbul'un en ilginç köprüleri bunlar hendek köprüleri. Adeta saklı köprüler bugün. Artık hendeği hatırlayanın kalmadığı gibi, köprüleri de kimse hatırlamıyor. Ama bunlardan çok güzel bir örnek Edirekapı'da. Hala kapının hemen önünde duruyor. Muhtemelen en eski örneğimiz bu. Surlarla yaşıt olmalı ama Osmanlı Dönemi'nde tamir edilmiş onun izlerini kemerler üzerinde takip edebiliyoruz" dedi.

'Modern kentin dokusu içerisinde kaybolmuş durumdalar' 

Yılmaz, "Benzer bir köprüyü Silivrikapı üzerinde de görüyoruz. Yine biraz daha ileride Belgradkapı'da. Yedikule Kapısı'nın birer köprüsü olduğunu biliyoruz. Eski fotoğraflardan bunları takip etmek mümkün. Bugün izleri duruyor, köprüler duruyor. Fakat ne yazık ki modern kentin dokusu içerisinde kaybolmuş durumdalar, hendekler gibi. Surlarla birlikte inşa edilmiş olmalılar. Bu hendek hemen 5. yüzyılda tasarlandı. Hendek, ön sur ve arka sur 3 bölümlü olarak tasarlanmıştı. Bunda ilk önce hiç şüphesiz hendeğin tasarlanmasıyla birlikte köprülerde tasarlandı. İstanbul surları neredeyse Tunç Çağı'ndan beri gelişen akdeniz coğrafyasında gelişen savunma mimarisinin birçok detayını kendi bünyesinden barındırıyor. Hatta bu birkaç bin yılda gelişmiş savunma mimarisinin en damıtılmış en muhteşem örneği olarak karşımıza çıkıyor. Tam bu örneğin önünde hoş bir detayda karşımıza çıkıyor. Köprülerimiz iki kule arasına yerleştirilmiş kente girişi koruyabilmek için hemen giriş çıkışı sağlıyor. Hem de aynı zamanda güvenlik problemlerine neden oluyor. O yüzden iki kulesi arasına yerleştirilmiş, hemen hendeğe doğru gelen yolda ikinci bir kapı vardı. Onun önünde hendek üzerinde bir köprü vardır ama kapılarla köprü tam karşılıklı değildir. Küçükte olsa bir zikzak yapıp öyle kapıya ulaşılır. Bu Silivrikapı'da çok net görülür. Köprüden dümdüz yürürseniz duvara ulaşırsınız, sola dönüp tekrar sağ yaptığınızda kapıya ulaşırsınız ve oradan şehre girme şansınız var. Böylelikle küçük bir savunma mekanizması geliştirilmiş" şekliden konuştu.

​​​​​​​

 

Kaynak:Demirören Haber Ajansı (DHA)