İstanbul risk listesinde 2'nci sırada
İşgücü, altyapı, çevre ve ziyaretçi artışı karşısındaki istikrarı baz alan tahminler, önümüzdeki 10 yılda hangi şehirlerin artık turizmi kaldıramayacak seviyeye geleceğini işaret ediyor.
Oxford sözlüğünde 2018’de “yılın kelimeleri” arasında yer alan “aşırı turizm” sözcüğü son zamanlarda hayli ilgi görürken, yapılan yeni bir araştırma, gelecek 10 yılda bu kavramın tehdit ettiği dünya şehirlerini ortaya koydu.
Independent Türkçe'nin haberine göre; Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi’nin (WTTC) gerçekleştirdiği çalışmada, şehirlerin yaklaşan turizm yoğunluğuyla baş etmede altyapı eksikliklerinin yanı sıra öngörülen büyümeleri dikkate alındı ve 10 yılda turizm patlaması beklenen 50 şehir incelendi.
“İstikamet 2030: Küresel Şehirlerin Turizm Büyümesi Karşısında Hazırlığı” başlıklı araştırma için kentlerin gelecekte kendilerini bekleyen büyüme konusunda “ne kadar hazır oldukları” değerlendirildi.
Şehirlerin 2017-2027 yıllarına ait işgücü, altyapı, çevre ve ziyaretçi artışı karşısındaki istikrarına dair yapılan tahminler ışığında “aşırı turizmin en çok tehdit ettiği kentler” belirlendi.
Araştırmanın dikkate alındığı ilk yıla ait en düşük puan ile nihai yılda beklenen en yüksek puan; o şehrin aşırı turizmle, bir başka deyişle turist sayısındaki yüksek artışın mevcut kaynaklar üzerinde oluşturacağı baskıyla başa çıkmada başarısız olabileceğini gösteriyor.
Listede şu şehirler yer alıyor;
Kuala Lumpur(Malezya)
İstanbul (Türkiye)
Manila (Filipinler)
Cakarta (Endonezya)
Kahire (Mısır)
Yeni Delhi (Hindistan)
Bangkok (Tayland)
Bogota (Kolombiya)
Mumbai (Hindistan)
Moskova (Rusya)
Ho Chi Minh (Vietnam)
WTTC’nin raporunda ayrıca, seyahat ve turizm sektörü gelirlerinin, küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 10,4’üne karşılık geldiği belirtilirken, söz konusu şehirlerin sürdürülebilir turizm planlarını geliştirme konusunda ilerleme katetmesi gerektiği vurgulanıyor.
Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
Bir şehrin gerçekten önemli ölçüde büyüme sağlayabilmesi ve orada seyahat ve turizmin sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesi için şehir planlama mercileri, imar yetkilileri, yatırımcılar, yasa koyucular ve topluluklar, kentin gelecekte turizmde beklenen büyümeye, bunun beraberinde getireceği zorluklara ve muhtemelen karşılaşacakları fırsatlara ne kadar hazır olduğunu bilmeleri gerekiyor.
Karar vericilerin ilgili tüm tarafların dahil olduğu uzun vadeli planlar yapmaları ve ziyaretçilerin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaları, bunu yaparken de yatırım ve altyapı geliştirme planlarının merkezine şehir sakinlerini koymaları önemlidir.