İran sınırından izlenimler: Her göçmenin bir seyahat kodu var

İran sınırından izlenimler: Her göçmenin bir seyahat kodu var
Van'daki göçmen hareketliliğine dair İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde ''Ciddi bir göç dalgasıyla karşı karşıyayız" açıklaması yaptı. Günlük 2 bin kişinin Türkiye'ye girmesi gerçekten de ciddi bir göç dalgasıydı. halktv.com.tr olarak bahsedildiği gibi bir göç dalgasının olup olmadığını anlamak ve incelemek için Van'a geldik.

Afganistan'ın yönetimini Taliban'ın ele geçirmesiyle beraber Türkiye'ye olan göç dalgasının güçlenmesi bekleniyordu. Nitekim göç dalgası sürekli hale gelirken yerel kaynaklara göre Türkiye'ye geçişlerde Temmuz-Ağustos aylarına göre bir düşüş olduğunu aktardı.

Yaz aylarında günlük geçişleri dört farklı kaynaktan yola çıkarak incelediğimiz haberin ardından yerel gazeteciler de geçişleri görüntülerle desteklemiş, Van Valiliği yaptığı açıklamada kaçak geçişlerin günlük bin 500'e kadar ulaştığını söylemişti.

Fakat İran'dan kaçak geçiş için yıllardır kullanılan Van'da, kaçak geçen göçmen sayısında son zamanlarda bir düşüş söz konusu.

halktv.com.tr olarak, geçiş rotalarını göçmenlerin konaklama bölgelerini incelerken İran'da bulunan kaçakçılarla geçişlerin nasıl gerçekleştiğini inceledik.

Kaçakçılar sürekli yöntem değiştiriyor

Kaçak geçişlerin en çok yaşandığı ilçelerden biri olan Özalp'e doğru yola çıktığımız zaman yol boyunca belirli noktalarda polis-asker kontrolü olduğunu görüyoruz. Bu kontrollere neredeyse kaçak geçişlerin sıfır noktası olan Tulgalı ve Bakışık köylerinin girişine kadar seyrek şekilde sürüyor.

Tulgalı ve Bakışık, daha önce yaptığımız haberlerde de bunu dile getirdiğimiz gibi, son zamanlarda Afgan göçmenlerin Türkiye'ye girişindeki ilk durakları.

Bakışık'a vardığımız zaman mahallede bulunan bakkala, kaçak geçişleri sorduğumuzda "Bilmiyoruz" yanıtını alıyoruz. Yoğun bir kaçak geçişin olduğu köyde bu cevabı almak bizi şaşırtıyor fakat yaşananları başka kişilerden dinleyebiliyoruz.

Köyün sırtını dayadığı yamacın öbür ucu İran. Tepelerde gözetleme kulelerini görmek mümkün.

Bakışık köyünde yaşayan vatandaşlar, Afgan vatandaşların, günün neredeyse her saatinde tepelerden köylerine geldiğini söylüyor.

"Kaçakçılar artık göçmenleri evlerde saklıyor"

Önceden 'şok evleri' denen barakaların jandarma tarafından yıkıldığını söyleyen vatandaşlar, "Şimdi kaçakçılar köylülere para veriyor. Gelen göçmenler köylülerin evinde kalıyor bir süre. Ardından bir minibüs gelip hepsini toplayıp götürüyor" diyor.

Bakışıklılara göre köye her gün zamansız bir minibüs geliyor. Onlarca göçmeni toplayıp, yola devam ediyor.

İddiaya göre kaçakçılar, köylülere sakladıkları her göçmen için 50 TL veriyor.

"Günde kaç göçmen geliyor?" sorumuza ise vatandaşlar, "Değişiyor, bazen 50, bazen 100 oluyor. Ama geçişler yaza göre düştü. Yazın yüzlerce geliyordu" diyor.

Bakışık'ın hemen 10 dakika ilerisinde bulunan Tulgalı'ya geçerken ise tanınmayan aracımızın üzerinde olan tedirgin bakışları hissediyoruz.

Tulgalı'daki kaynağımıza bu tedirginliğin nedenini sorduğumuz zaman ise "Çoğu kaçakçılık işinin içinde. İşleri bozulsun istemiyorlar" diye cevap veriyor.

Tulgalı'da da kaçakçıların köylülerin evlerini kiraladığını söyleyen vatandaşlar, buradan da belirsiz saatte gelen bir minibüsün göçmenleri Van'ın merkezine taşıdığını anlatıyor.

Havanın soğumasının kaçak geçişleri düşürdüğünü belirten vatandaşlar, "Yaz aylarındaki geçişlerin ardından asker burada önlem aldı. Kaçakçılara sürekli baskın yapıyorlar. Şu an kaçakçılık yapan çok az kişi var. Bazen asker yakaladığı göçmenleri topluyor, köyün girişinde bırakıyor. Bize söylenene göre asker, kaçakçıyı arayıp, 'Seninkileri girişte bıraktık, gelip al' diyormuş" diye konuştu.

whatsapp-image-2021-10-27-at-14-54-54.jpeg

Köyde şu an bile kaçak göçmenlerin olduğunu anlatan vatandaşlar, çoğunun ahırlarda minibüsün gelmesini beklediğini söylüyor. Konuştuğumuz sırada tarlalardan geçen bir atlıyı gösteren kaynağımız, "Bakın bu atlı ya gözcüdür ya da göçmenlere yemek götürüyordur" diyor. İzlediğimiz atlı kişi, bir süre sonra gözden kayboluyor.

whatsapp-image-2021-10-27-at-14-54-55-1.jpeg

Tepede bulunan gözetleme kuleleri Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait. Tepenin öbür yamacı, İran.

Tulgalı vatandaşların insan kaçakçılarına dair anlattıklarını Van Barosu'na kayıtlı avukatlar da doğruluyor. Baro avukatlarının aktardığına göre son dönemlerde insan kaçakçılığına dair soruşturma ve dava dosyası sayısında artış yaşanıyor.

İran'dan Türkiye'ye kaçak geçişin bedeli 450 TL

Sınırdaki geçişlerin rotasını ve geçiş sürecini anlayabilmek için bir insan kaçakçısıyla sosyal medya üzerinden iletişim kuruyoruz.

İran'da yaşayan bir Türk olduğunu belirten kaçakçı, Türkiye'ye en güvenli geçişi kendisinin yaptığını söylüyor.

Adını Hacı Muhammed olarak söyleyen kaçakçı, yolun 3 gün sürdüğünü, Türkiye'ye istersek Yüksekova'dan istersek de Van'dan girebileceğimizi söylüyor.

Yolculuğun bedeli olarak ise 450 TL diyen kaçakçı, sosyal medya hesabından da tanıtım yapmayı ihmal etmiyor.

screenshot-19.jpg

Öte yandan yaya olarak sadece bir gün yol alındığını söyleyen kaçakçı, bize ilettiği bir videoda, "Bunların hepsi benim grubum. Tamamen güvenli" diyor.

screenshot-20.jpg

Tahran'dan başlayan rotanın Urmiye kentine devam ettiğini söyleyen kaçakçı, Türkiye geçişin bu kentteki sınır köylerinden gerçekleştiğini aktarıyor. "Güvenli geçiş için açık olan birkaç yol var" diyen kaçakçı, geçirdiği kişileri Türkiye'de karşılayacak bir ortağı olduğunu da kabul ediyor.

Her göçmenin bir kodu var

Kaçakçıların, İran ve Türkiye ayağında nasıl bir bağlantı sağladığı ise göçün en enteresan yöntemlerinden biri. Kaynaklara göre İran'dan yola çıkan her göçmene 'Hoca'nın grubu', 'Hacı Ahmet'in grubu', 'Halo' gibi kodlar veriliyor.

Bu kodlar, göçmenlerin Türkiye'ye geçişinde kendilerine teslim alacak kaçakçıları bulmalarını sağlıyor. Göçmenler, Van sınırında bekledikleri sırada gelen kaçakçılar, grup ismine göre kişileri bölüyor ve yolculuğun ikinci durağına doğru yola çıkılıyor. Yerel kaynaklar, 18 kişilik minibüste, 56 kişinin yakalandığına şahit olduklarını söylüyor.

İkinci durak Van'ın merkezi

İran'dan yola çıkan göçmenler, dik yamaç ve hendekleri geçmeyi başarırlarsa sınır köylerinde birkaç gün geçiriyor. Ardından Van Merkez'e 5-6 dakikalık uzaklıktaki Hacıbekir Mahallesi'ne getiriliyor.

Hacıbekir Mahallesi'nde yaşananları gözlemlemek için gittiğimiz zaman tarlaların çoğunda yıkılan yapıların olduğunu görüyoruz. Bu yapıların, 'şok evleri' olduğu ve yakın zamanda devlet tarafından yıkıldığını söyleyen yerel kaynaklar, kaçakçıların, sınırı geçtikten sonra göçmenleri adeta Van'ın seyir tepesi olan alana bıraktığını anlatıyor.

image00019-min.jpeg

Hacıbekir'de göçmenlerin bir süre beklediği alanları görmek mümkün. Battaniyeler, gıda çöpleri, giysiler, ayakkabılar ve çantalar, hala bu alanda duruyor. Bazı noktalarda soğuktan korunmak için yakılan ateşlerin bıraktığı külleri görmek de mümkün.

whatsapp-image-2021-10-26-at-21-48-02.jpeg

Yine yerel kaynaklar, Hacıbekir bölgesinin 'Kaçakçı bölgesi' olduğunu aktarıyor. Son dönemdeki operasyonların ardından Afgan göçmenler, açık alanlarda değil evlerin bodrumlarında bekletiliyor.

Üçüncü durak: Tatvan

Yine belirsiz saatte gelen bir minibüsle üçüncü durak olan Tatvan'a götürülen göçmenleri taşıyan kaçakçılar, polis kontrol noktalarının hangi bölgelerde olduğunu önceden bildikleri için, bu bölgelerde göçmenleri indirerek kontrol noktası sonrasına kadar yaya olarak geçiriyor.

Ardından ise Tatvan'da gruplar tekrardan birleşiyor. Buradan ise göçmenler, çoğunlukla Diyarbakır'a gönderilirken bazıları yola kendi başlarına devam ediyor.

Belirsiz umutların beklenmeyen bedeli

Türk Silahlı Kuvvetleri, sınırdaki yoğun geçişin önüne geçmek için sınırda duvar örme işleminin dışında altı metre derinliğinde hendekler kazdı.

Bu hendekler, gece karanlığında göçmenler tarafından bazen farkedilmiyor. Tulgalıların anlattığına göre yakın zamanda bir göçmen bu hendeklerden birine düştükten sonra hastaneye kaldırılmış.

Fakat hastaneye kaldırılan göçmen şanslı olarak nitelendiriliyor. Çünkü sınır köyleri, yılın bu aylarında bile oldukça soğuk. Tulgalı köyünde yaşayan vatandaşlar, "Bazen göçmenleri kapalı bir yere koymuyorlar. Açıkta, tepelerin arasında bekletiyorlar. Sabah olduğunda donarak ölenler oluyor" diyor.