Hürriyet yazarı Selvi Zarrab davasını yazdı.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla Mart 2016’dan bu yana tutuklu bulunan Türkiye ve İran vatandaşı Reza Zarrab davasında eski Bakan Zafer Çağlayan için de tutuklama kararı çıkartılması hakkında "ABD’de ipler Türkiye karşıtı derin güçlerin elinde. Erdoğan varken Türkiye üzerine ameliyat yapamayacaklarını biliyorlar. O nedenle tek hedefleri Erdoğan. Operasyonun Zafer Çağlayan’la sınırlı olmadığı düşünülüyor" dedi.
Selvi, Zarrab soruşturmasının FETÖ’cü firari savcıların hazırladığı iddianamenin üzerinden yürüdüğünü belirterek "17 Aralık iddianamesinde Zafer Çağlayan’la birlikte, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar isimleri de yer alıyordu. Zaten FETÖ’cüler o operasyonu ABD’nin taşeronu olarak yaptılar" dedi.
Ankara'da morallerin bozuk olduğunu belirten Abdulkadir Selvi'nin "ABD'den satır arası Zarrab mesajı" başlığıyla yayımlanan (13 Eylül 2017) yazısı şöyle:
ABD, kendini Irma kasırgasının yıkıcı etkilerinden korumaya çalışırken, diğer yandan da Türkiye’yi Reza Zarrab kasırgası ile vurmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesinde eski Bakan Zafer Çağlayan’la ilgili tutuklama kararı Ankara’da moralleri bozdu.
ABD’liler Reza Zarrab dosyasına uzun süredir çalışıyorlar. Zafer Çağlayan ismini yeni duydukları söylenemez. Ancak Çağlayan’ın halen milletvekili olduğunu yazacak kadar alelacele yazılan tutuklama kararı, “Zaman ayarlı” bir hamle olarak değerlendirildi. Bir anlamda 17-25 Aralık’ın bir kâbus gibi Türkiye’nin üzerine çökmesi hedefleniyor.
ABD’nin elinde Zarrab’la ilgili nelerin olduğu merak ediliyor. Çünkü Çin işkencesi gibi her duruşmada mahkemeden Türkiye’nin canını acıtan yeni bir karar çıkıyor. Kimi zaman Zarrab’ın cezaevindeki durumu kimi zaman yeni tutuklama kararlarıyla birlikte mahkemede, bir yargılamadan ziyade Türkiye’ye karşı bir algı operasyonu yürütülüyor.
FETÖ’nün iddianamesi ABD'nin elinde
Zarrab soruşturmasının FETÖ’cü firari savcıların hazırladığı iddianamenin üzerinden yürüdüğü anlaşılıyor. 17 Aralık iddianamesinde Zafer Çağlayan’la birlikte, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar isimleri de yer alıyordu. Zaten FETÖ’cüler o operasyonu ABD’nin taşeronu olarak yaptılar.
17-25 Aralık darbe girişimi ile FETÖ’cülerin hedefi, “yolsuzluk sosu” altında Erdoğan’ı devirmekti. 17 Aralık tek ayaklı bir girişim değildi. 25 Aralık onun ikinci ayağını oluşturuyordu. FETÖ’cüler, daha operasyonun düğmesine basmadan önce hazırladıkları 25 Aralık iddianamesinde Başbakan Erdoğan’la ilgili hükmü çoktan vermişlerdi. Erdoğan iddianamede, şüpheliler arasında ilk sırada ve “Dönemin Başbakanı” olarak yer alıyordu. 2012/656 esas numaralı 25 Aralık soruşturmasında Erdoğan için, “Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan”, “Örgüt lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın” ve “Recep Tayyip Erdoğan’ın örgüt üyelerine verdiği talimatların” gibi ibareler yer alıyordu.
Zafer Çağlayan’la ilgili tutuklama kararı verildikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arkasından pis kokular geliyor” demişti. Erdoğan, bunu sadece bugün söylemiyor. 17 Aralık sabahı, “Türkiye üzerine operasyon yapılacak, ameliyat yapılacak bir ülke değildir” diye tepki göstermişti. 17-25 Aralık’ta Erdoğan için, “Dönemin Başbakanı” diye fezleke hazırlayanlar başarılı olamayınca, 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişiminde bulundular. Şimdi de 17 Aralık’ın ABD versiyonu oynanıyor.
Amerikan heyeti
İran ambargosunun uygulandığı tarihlerdi. Ankara’ya bir ABD heyeti geldi. Aralarında yer aldığım bir grup gazeteci ile ABD Büyükelçiliği müsteşarının rezidansında bir araya geldiler. İran’a yönelik nükleer silahların denetimi konusunda BM ambargosu vardı. Bir de ondan ayrıca ABD’nin açıkladığı yaptırımlar söz konusuydu. Türkiye, zorunlu olan BM kararına harfiyen uyuyor ama ABD’nin yaptırımlarındaki bazı uygulamalara katılmıyordu. Sadece Türkiye değil Brezilya da benzer durumdaydı. Amerikan heyeti ise yaptırımların finans boyutunu denetlemekle görevliydi. İstanbul’da bankalarla görüşmeler yaptıktan sonra Ankara’ya gelmişlerdi. Denetimlerdeki kriterlerinin ne olduğunu sormuştuk. İran’a yönelik sermaye hareketlerini incelediklerini söylemişlerdi, ama “Kriterlerimiz esnek” demişlerdi. “Şimdi sizin denetim kriterinizde olmayan bir şeyi yarın sizin kriterleriniz arasında yer alabilir. Bunu neye göre tespit ediyorsunuz?” diye sorduğumuzda “ABD’nin yaptırım kararına göre” karşılığını vermişlerdi. Biz onu “ABD’nin menfaatlerine göre” diye yorumlamıştık.
Obama’nın sön dönemiyle başlayıp Trump’la devam eden bir süreçte ABD’de ipler Türkiye karşıtı derin güçlerin elinde. Erdoğan varken Türkiye üzerine ameliyat yapamayacaklarını biliyorlar. O nedenle tek hedefleri Erdoğan. Operasyonun Zafer Çağlayan’la sınırlı olmadığı düşünülüyor. ABD’liler satır aralarında, “Bu iş siyasi koruma olmadan yapılamaz” mesajını vermeyi ihmal etmiyor. Ankara şimdi Zarrab fotoğrafının arkasındaki büyük resme odaklanmış durumda.