HDP'de 'Temelli' çatlak: Bizi hiçleştirdi, bu bir sorumsuzluktur

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun gazeteci Günel Cantak tarafından hazırlanan 'Bay Kemal ve İttifakları' adlı belgeselde sarf ettiği HDP'ye ilişkin sözleri siyaset kulislerini bir hayli çalkaladı.

Kılıçdaroğlu, belgeselde şunları söyledi:

"HDP'nin parlamentoda olması çok önemli. Nedeni şu: Siyaset kurumunun 35 - 40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorununu çözmek için meşru organa ihtiyacımız var. Devlet gayrımeşru bir organla muhatap olmaz. Erdoğan bunu yaptı. Devleti İmralı ile muhatap kıldı. İmralı meşru organ değil. HDP'yi meşru organ görebiliriz. Bu sorun çözülecekse meşru organla çözebiliriz."

Geçmişte de söyledi

Kılıçdaroğlu, bu görüşleri ilk kez dile getirmiyor.

Misal 2015 yılında "Çözüm Süreci'ni bitirmeyiz. Muhatabımız PKK değil, HDP olur" demişti.

2018'de "Çözüm Süreci'ni HDP ile devam ettiririz" diye konuşmuştu.

Kılıçdaroğlu kurumsal söylemini yineliyor.

İktidar ise Millet İttifakı'nı HDP sopası ile dövmek ve çatırdatmak için bir imkan daha bulduğunu düşünüyor.

'Kılıçdaroğlu, kapıyı kapatıyor'

Kılıçdaroğlu'nun sözleri asıl HDP'de çatlak yarattı. Eski HDP Eşbaşkanı ve İstanbul Milletvekili Sezai Temelli, iki tweet atarak CHP liderini eleştirdi.

Temelli, "Demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı'dır" diye yazarak, Öcalan'ı işaret etti.

Hem Kılıçdaroğlu'nun sözleri...

Hem de Temelli'nin tweetleri HDP'ye bomba gibi düştü.

HDP'liler "Partimizin bu kadar saldırı altında olduğu bir anda Kılıçdaroğlu'nın 'HDP ile çözeriz' demesi çok kıymetlidir" diye düşünüyor. Ne var ki Kılıçdaroğlu'nun Çözüm Süreci'ne yönelik eleştirel tavrını "Talihsiz" diye yorumluyorlar.

HDP'liler şöyle diyor:

"Kürt meselesinin çözümünde HDP kolaylaştırıcı, siyasetin önünü açıcı bir aktördür. HDP, 'Silahlar sussun' dediğinde susuyor mu? Susmuyor. Susturabilecek kişi, Öcalan'dır. Kılıçdaroğlu, bu kapıyı kapatıyor. Siyasette kapıyı kapatmayacaksınız. Erdoğan bile "Çözüm Süreci buzdolabında" diyor."

HDP'lilere şu soruyu yönelttim:

"HDP yetmez mi?"

Bana şöyle yanıt verdiler:

"HDP'nin yeteceği konular var, yetemeyeceği konular var. HDP'nin yeteceği konular, bu meselenin Meclis'te tartışılması, demokratik yasaların çıkarılmasıdır. Kılıçdaroğlu'nun sözleri ileride ayağına dolaşacak. Diyelim ülkeyi yönetecek. Silahları susturmak istiyor. Nasıl susturacak? Kimle görüşecek?"

'Temelli bizi hiçleştirdi'

HDP'lilere "Şu halde Sezai Temelli'yi haklı buluyorsunuz" dedim.

"Asla!" dediler.

"Neden?" diye sordum.

HDP'nin kurumsal olarak Kılıçdaroğlu'na yanıt vermediğini hatırlatarak şöyle dediler:

"Temelli'nin sözleri HDP'yi hiçleştiriyor. 'Asıl muhatap İmralı'dır' demekle, 'Ben meseleyi HDP ile çözerim' diyen anlayışı yok sayıyor. Kamuoyu bu şekilde algıladı. HDP'nin aktör olmasını istiyoruz. HDP'nin vesayet altında olduğu algısını istemiyoruz. HDP çoğulcu bir partidir. Temelli, o iradeyi hiçleştiren bir algı yarattı. 'Asıl' ifadesi, 'Biz yokuz, aslında o var' diye yorumlandı."

HDP'liler Temelli'nin yalnızca milletvekili olduğunu, parti içinde bir bileşeni temsil etmediğini ve kurumsal görüşü yansıtmadığını belirtiyor.

Şöyle diyorlar:

"Temelli'nin açıklamaları ciddi anlamda sorumsuzluktur. Bizlerde rahatsızlık yarattı. Kurullarımızdan böyle bir açıklama çıkmaz. Böyle bir görüş partiden çıksa kriz olurdu."

CHP, HDP’lilerin ikinci partisi

HDP kulislerinde, Eşbaşkan Mithat Sancar'ın Kılıçdaroğlu ile yakın temasta olduğu, bu diyalogun kimi partililerce aşırı bulunduğu belirtiliyor.

Temelli'nin ise Sancar çizgisine karşı hamle yaptığı iddia ediliyor.

Gel gör ki Temelli pek taraftar bulmuyor.

Sırrı Süreyya Önder'in Millet İttifakı'nı eleştiren sözlerinin de olumsuz karşılandığı vurgulanıyor.

Neden mi?

2015 yılından önce ikinci parti olarak AK Parti'yi gören HDP'liler artık CHP'yi tercih ediyor. AK Parti ile yan yana gelme ihtimalinin dile getirilmesi bile parti tabanında tepkiyle karşılanıyor.

HDP'liler cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'na ya da CHP'nin göstereceği bir adaya rahatlıkla oy verebileceklerini ifade ediyor.

CHP, HDP'nin kapsayamadığı Kürt seçmeni kazanmak için de yoğun çaba gösteriyor.

Bitlis ve Muş'ta aşiretlere açılması, eski AK Parti Hakkari Milletvekili Rüstem Zeydan gibi siyasetçileri bünyesine katması, Kuzey Irak'ı ziyaret edip Barzani ile görüşmesi CHP'ye tahmin edilenin üzerinde oy getirebilir.

Yaptırım uygulanan El Kaide'ci İstanbul'da atış talimi yaptırdı

ABD Hazine Bakanlığı Türkiye'de yaşayan üçü Türk vatandaşı olan beş kişi hakkında El Kaide'ye mali ve lojistik destek verdikleri gerekçesiyle yaptırım kararı aldı.

Bu beş isimden biri olan Nurettin Müslihan'ın örgütün üst kadrosuyla temasta olduğu iddia ediliyor.

Müslihan, en az 2015 yılından bu yana Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT tarafından El Kaide'ci olarak biliniyor. Örneğin, Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nın 2015'teki yazısında Müslihan, El Kaide'nin İstanbul'daki beş grubundan biri olarak anılıyor.

Emniyet Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı'nın 31 Temmuz 2015'te illere yolladığı evrakta Müslihan'a ilişkin şu bilgiler veriliyor:

"İstanbul'da çatışma bölgeleri ile bağlantılı faaliyet gösteren Nurettin Müslihan'ın grup mensuplarına silahlanmaları yönünde talimat verdiği, şahısların ormanlık alanda atış eğitim yaptıkları..."

ABD'nin yaptırım uyguladığı bir diğer Türk vatandaşının adı, Soner Gürleyen.

Gürleyen 2019'da Nijer'de insani yardım kisvesi altında El Kaide bağlantılı faaliyette bulunduğu için tutuklandı. Gürleyen'in üyesi olduğu Öncü Nesil Uluslararası İnsani Yardım Derneği, Türk Emniyeti'nin takibindeydi.

Ankara'daki 2015/107398 numaralı El Kaide soruşturması için hazırlanan fezlekede, Türkiye'de toplanan ve çatışma bölgelerine gönderilecek yardımların Öncü Nesil Derneği aracılığıyla yurt dışına aktarıldığı kaydediliyor.

Emniyet'in 27 Ağustos 2015'teki yazısında, Öncü Nesil Derneği Haznedar Şubesi'ne mensup şahısların silah ve bıçakların tedbir amaçlı kuruyemişçide sakladıkları anlatılıyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi