Hayvan katilleri sapkındır: Aramızda zoosadistler var
İzin verirseniz eski bir yazımı paylaşacağım bugün. Çok sık yapmam bunu. Ancak ülkenin değişmeyen kimi sorunları var ki, yeni bir yazı yazmanıza gerek kalmıyor. Yıllar önce Sakarya’nın Sapanca ilçesinde hayvana yönelik bir vahşete ilişkin yazmıştım bu yazıyı. Yazdıklarıma hayran olduğum sonucu çıkarılmasın lütfen. Konya’daki vahşetten sonra, o eski yazının bugün de okunabilir olmasından ötürü bu paylaşımı yapıyorum. Daha önce okuyanlar varsa bağışlamalarını diliyorum.
---
İnsan çeşitli gerekçelerle kendine zarar veriyor. Protesto edeyim derken de tabii. Din gibi nedenlerle vs. Peki hayvanlara vahşetin nedeni ne olabilir? Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bacakları, kuyruğu kesilmiş halde bulunan, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamayarak ölen yavru köpeğin ölümünü anımsarsınız. Çok canımızı yakmıştı bu vahşet.
Oysa daha önce de benzeri vahşet örnekleriyle karşılaşmıştık. Benim aklımda Erzincan Orduevi Nizamiyesi’nde bir erin, yakaladığı yavru kediyi önce yumruklayıp yere fırlatması, ardından da tekmelemesiyle, Çorum’un Osmancık ilçesinde tabanca ile vurularak yaralanan sokak köpeğini yol ortasından kaldırmak için gelen çöpçülerin acı içerisindeki zavallı hayvanı çöp kamyonunun press makinesine atarak öldürmeleri geldi. Ere sorarsanız nişanlısından ayrılmış, bunalımdaymış, ilaç aldığı için kendinde değilmiş. Osmancık’ta olan ise temizlik görevlilerinin kendilerinden başka canlıları “canlı” saymamalarıyla ilgili bir vahşetti.
Ama şu bacaklarıyla kuyruğu kesilmiş yavru köpeğe yapılan bambaşka bir şey. Sanıldığı gibi de bu vahşet, ilk değil. İlk iki olaydan biraz farklı, çünkü dediğim gibi er ilaç almış, çöpçüler dikkatsiz davranmış vs, ama yavru köpeğin dört bacağını, kuyruğunu kesmek ancak bu vahşete eşlik eden zevk duygusuyla açıklanabilir. Bu vahşetin fail ya da failleri de tıpkı Eskişehir’de sahiplendiği kediyi evinde bıçakladıktan sonra kafasını su damacanasıyla ezerek öldüren, görüntülerini de sosyal paylaşım sitesinde yayınlayan o üniversite öğrencisine benziyor. Bunlar birbirine benzer.
İngiltere’nin Glocestershire bölgesinden Paul Rogers adlı bir manyak da beslediği tavşanını mikrodalga fırınında canlı canlı pişirmişti. 16 hafta hapis cezasına mahkum edilen bu manyağın gerekçesi de ihtiyaç duyduğu ilaçların doktoru tarafından kendisine verilmemesiydi. Hayvanlara zulüm edenlerde dünya kadar gerekçe var tabii.
İki türü var: Dini – “Sanatsal”
Batılı bilim insanları hayvan zalimliğinin iki türü olduğunu belirtir. İlki dini bir ritüel olarak hayvana eziyet etmek ya da katletmek; ikincisi de hayvanı “sanatsal” bir kurban olarak kullanmak. Bu ikincisine şu sinema dünyasının en kanlı, en vahşi, en korkunç Cannibal Holocaust filmi örnek gösterilebilir. Filmde zevk için ezilen, parçalanan hayvan çoktur. Ama bir köyde yerlilerin toptan yakılması gibi sahneler de vardır. Bu filmdeki oyuncuların da gerçekten öldürüldüğü iddia edilince yönetmenini mahkemeye çıkardılar. Adam oyuncuları bulup yaşadıklarını kanıtlayıncaya kadar zor sıyırdı yakasını ceza yemekten. Yani felaket bir anti-sosyal filmdir bu, parafilik bozukluğa dünya kadar örnek bulursunuz bu filmde.
Katillerin ortak özellikleri
Davranışsal bilim, 1970’lerde yeni yeni kabullenildiğinde, ABD’de FBI bünyesinde bu bilimin yöntemlerinden yararlanılan bir birim kurulmuştu. Bu birimin uzmanları katillerin ortak özelliklerini araştırdıklarında hemen hepsinin çocukluklarında hayvanlara işkence etmekten zevk alan, öldüren tipler olduğu anlaşıldı.
Bu manyakların en ünlüsü Jeffrey Dahmer adlı seri katildi. 1978’den 1991’e kadar tam 17 kişiyi öldürdü. Aralarında çocukların da bulunduğu kurbanlarının hepsi de erkekti, çoğu da Asya kökenliydi. Irkçı da olan bu manyak, nekrofili idi aynı zamanda. Yani kurbanlarına, öldürmeden önce işkence etmekle kalmıyor, öldürdükten sonra ölü bedenlerine tecavüz de ediyordu. Yazmam şart değil belki ama oldu artık, şunu da ekleyeyim; bazı kurbanlarını da yemiştir.
Zoosadizm: Hayvan katlinden alınan zevk
Doğanın büyük yanlışlarından biriydi bu cani. 28 Kasım 1984’de kaldığı cezaevinde bir mahkum kafasına demir çubukla vurup öldürdü Dahmer’i. Başkalarına uyguladığı vahşetle karşılaştırılırsa son derece kolay bir ölüm. İşte bu manyağın çocukluğunu araştırdılar. Çocukken işkence etmediği, öldürmediği kedi, köpek kalmamış neredeyse. Delikanlılık zamanında öldürdüğü hayvanların üzerine mastürbasyon yapıp boşalan biriydi de. Anlayacağınız “hayvanlara edilen zulümden alınan zevk” olarak tanımlanan Zoosadizm’in en iğrenç figürlerindendi.
Çocukluğunda güvercinleri, doğanın en güzel canlılarından olan bu güzel hayvanları boğduğu anlaşılan bir çocuk katili var bir de; adı Mary Bell. Çocukluklarında hayvan düşmanlıkları olduğu da ortaya çıkarılan Robert Thompson ile Ian Brady adlı manyaklar da vardır. Brady yıllarca, sevgilisinin yardımıyla genç kızları/erkekleri kaçırıp, tecavüz ettikten sonra öldürüyordu.
Hayvan Katli: Üç ergen davranışından biri
Tanınmış psikiyatrist John Macdonald’ın Homicidal Triad (Cinayet Üçlüsü) diyerek üç ergen davranışı olarak tanımladığı davranış türleri vardır. Bunlar Altını Islatma, Kundaklama İsteği, üçüncüsü de işte bu Hayvana Eziyet. İlk ikisi gerçekten katil yapar mı kişiyi bilemem, ama Macdonald’dan daha iyi bilmeme de imkan yok tabii, özellikle sonuncusunun kişinin yetişkin yaşamında cinayet işleme riskini arttırdığını söylüyor ki, son derece doğru buluyor, inanıyorum ben de bu belirlemeye. Kaldı ki bunu tek söyleyen de Macdonald değil.
Bu uğursuz Üçlü’nün anne, babadan sevgi görmeme, aile içi şiddetin tanığı ya da kurbanı olma gibi nedenleri varmış. Yapılan araştırmalar özellikle cinsel temalı cinayetlerin faillerinin ergenliklerinde hayvanları cinsel açıdan istismar ettiklerini de ortaya koymuş. Erkekliği ispatlama çabasının zoosadistik bir davranış olma ihtimali çok yüksek tabii ki. FBI’nın suç profili ile ilgili tuttuğu kayıtlarda yüzlerce belge var bu konuda.
Sonuç olarak; “bizde olmaz”, yok “geleneğimiz izin vermez”, yok “dinimiz müsaade etmez” deyip sorunu geçiştirmeyelim. Son olaylar da gösterdi ki hatırı sayılır miktarda zoosadistimiz var. Hasta insanlar bunlar. Tamam, kimse hastalığı kendisi seçmez, ama hastalar işte. Şu kadar para cezasının ya da esaslı bir nasihatin işe yaramadığını bilmek zorundayız.
Hayvan katline, zulmüne hoşgörü göstermeyelim, hadi yumuşatayım biraz, kayıtsız kalmayalım. Faillerini “hasta” kabul edip tedavi altına alalım. Katil yetiştiriyoruz, çok açık değil mi?
Bacakları, kuyruğu kesilmiş o yavru köpeğin vebali boynumuzdadır.
Konya'daki barınak vahşetinin sorumluları hakkında suç duyurusu
Tarım ve Orman Bakanlığı: Konya'daki barınağın rutin denetimlerinde olumsuzlukla karşılaşılmadı