Göller kuruyor... Anadolu çölleşiyor

Göller kuruyor... Anadolu çölleşiyor
Dünyayı tehdit eden iklim değişikliği ve kuraklık, ülkemizi de endişe verici boyutta etkiliyor. Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su kaynağı olan Isparta’daki Eğirdir Gölü de kuraklıktan nasibini aldı. Bir zamanlar 7-8 metre olan gölün derinliği şimdilerde 1-2 metreye inmiş

Türkiye’nin doğal zenginliklerinin başında gelen göller kuruyor, bölgelerin iklimi değişiyor. Göllerin neden kuruduğunu araştıran Milliyet ekibi konunun uzmanlarıyla, bölgede yaşayan halkla konuşarak hem sorunları hem de çözüm yollarını ortaya koydu. Ülkemizin coğrafi konumundan kaynaklanan zenginliğiyle 8 bin 333 km’lik kıyı şeridinde 177 bin 714 km uzunluğunda akarsuyu, 200’den fazla doğal gölü, bin 223 baraj gölü ya da göleti var.

'Yanlış su politikası'


Milliyet Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye bu yüksek potansiyeline rağmen gelecekte su fakiri ülkeler arasına gireceği öngörüsü, iklim değişikliği kadar yanlış su politikalarının da yürütüldüğünü kanıtlıyor. İnsanoğlu, Paris İklim Anlaşması’yla geçmişteki hoyratlığını gidermek için çabalıyor. Fakat yağış azlığı ya da düzensizliğini oluşturan iklim değişikliğine; tarımsal vahşi sulama ve su israfı gibi bencillikler eklenince ülkemizin sulak alanlarında büyük kayıplar yaşanıyor. Dünyanın en zengin coğrafyalarından birinde kurulu ülkemizde doğal göl tanımının karşılığını veren 100’den fazla mavilik bulunuyor. Ne yazık ki çoğunluğu iklim değişikliğine bağlı yağış azlığı ve tarımsal sulama gibi nedenlerle yok olmak üzere.

5-10 yıl önce Eber Gölü’nün etrafındaki evlerinde kurbağa seslerinden uyuyamayan, kenarındaki sazlarından ördükleri sepetlerini balıklarla dolduran köylülerin gözleri; şimdilerde uçsuz bucaksız bir çöle bakarak doluyor. 800 yıl önce Nasreddin Hoca’nın ‘Ya Tutarsa’ ironik yaklaşımıyla maya çaldığı Akşehir Gölü’nün üzerinde angut kuşları artık uçmuyor.

'7 renkliydi grileşti'

Bir zamanlar 11 çeşit balığın yaşadığı bereketli havza Eğirdir Gölü’nde şimdilerde sadece 3 türün avlanması bölgenin ekonomisinde büyük kayıplar oluşturuyor. Avrupalı turistlerin binlerce kilometre uzaktan karavanlarıyla gelip pelikan ve sakarmekeleri gözlemlemek için dürbünleriyle ufkunu taradıkları Seyfe Gölü uçsuz bucaksız bir Anadolu bozkırı.

Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su kaynağı olan Eğirdir Gölü, Akdeniz Bölgesi’ndeki Göller Yöresi’nin merkezinde yer alıyor. Birkaç yıl öncesine kadar ülkemiz gölleri içinde içilebilecek kalitede su içeren Eğirdir Gölü’nün yüzeyi Birinci Derece Sit Alanı. Göl uluslararası ölçülere göre A sınıfı sulak alan olarak değerlendiriliyor. Isparta ili sınırlarında yer alan ve Anadolu coğrafyasının bize sunduğu doğal zenginliklerin sembolü olan Eğirdir Gölü, şimdilerde pek çok tehlikeyle yüzleşiyor.

517 kilometrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük dördüncü gölü unvanını koruyan Eğirdir Gölü, bir zamanlar biyolojik çeşitliliği ile dikkat çekiyordu. Balıkçılık kadar bölge ekonomisine katkısı olan başka bir su ürünleri çeşidi olan kerevit, deniz seviyesinden 950 metre yükseklikteki gölün sunduğu zenginlerden sadece biri. Fakat son yıllarda gölün taban suyunun derin kuyularla çekilmesi ve suyun tarımsal amaçlı kullanımı için kanallarla tarlalara verilmesi gölün en büyük tehdidi oldu. İklim değişikliğinin yıkıcı etkisi Barla Dağı ve Eğirdir Sivrisi Dağı gibi yüksek zirvelerdeki kar örtüsünün azalmasıyla zaten kendisini gösteriyor.

50 yıl önceki kar ve yağmur yağışının gözlenmediği bölgede kar suyuyla beslenemeyen Eğirdir Gölü, kaynak kıtlığı çekiyor. İklim değişikliğinin yıkıcı etkisine eklenen tarımsal vahşi sulama ve kuyularla yeraltı sularının kuyularla çekilmesi gölün jeolojik yapısını kolayca bozuyor. Yılda 250 bin ton elma üretimi yapan Eğirdir tarlalarının su ihtiyacı da gölden sağlanıyor. Göl aynı zamanda Isparta, Gönen, Uluborlu, Senirkent, Yalvaç, Gelendost ve Eğirdir ovalarının sulama ihtiyacı olarak kullanılıyor. Başta elma üretimi olmak üzere göl çevresinde yoğun şekilde tarımsal faaliyetler sürüyor. Kullanılan gübre ve ilaçlar gölü en çok kirleten unsurlardan biri. Gölün çevresinde yılda ortalama bin 500 ton azot, 800 ton fosfor ve 20 ton potasyum gübre kullanılıyor. Verim alabilmek için yılda 8 kez ilaçlama yapılırken 20 bin ton ilaçlı su ve binlerce ambalaj atığı açığa çıkıyor. Gübre ve ilaçlarla birlikte plastik kirliliği, Eğirdir Gölü Havzası’nın ciddi çevresel tehlikeler altında olduğunu kanıtlıyor.