Eskişehirlilerden Polonez işçilerine destek: Sefalet ve açlığa mahkum değiliz
İstanbul Çatalca'da, Ürdün merkezli bir şirket bünyesinde faaliyet gösteren Polonez'de çalışan ve çoğunluğu kadınlardan oluşan 146 işçi, TÜRK İŞ’e bağlı Tek Gıda İş Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldı. Polonez işçilerine destek için Köprübaşı’nda toplanan Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, sloganlarla İsmet İnönü Caddesi'ndeki AVM önüne yürüdü.
“İŞÇİLER ANAYASAL HAKLARINI KULLANDI”
Platform adına basın açıklaması yapan Özgür Erhun, “Polonez işverenine, sendikalı toplu iş sözleşmeli çalışmanın anayasal hak olduğunu bir kez daha hatırlatıyor ve suç işlemekten, işçi ve sendika düşmanlığı yapmaktan vazgeçip işçilerin taleplerine, sendikal haklarına saygı göstermeye çağırıyoruz. Siz değerli Eskişehir halkını günlerdir direnişlerini sürdüren işçi kardeşlerimizin yanında yer almaya, işverenin işçi ve sendika düşmanlığından vazgeçene kadar, işçilerin anayasal ve yasal haklarına saygı göstermeye başlayana kadar Polonez ürünlerini tüketmemeye ve boykot etmeye çağırıyoruz” dedi.
İşçiler iktidara seslendi: Bu krizin faturasını ödemeyeceğiz
Polonez işçilerinin adliye nöbetinde bir hafta bitti
“197 BİN İŞÇİNİN GREV HAKKI ENGELLENDİ”
Resmi Gazete’de yayınlanan grev erteleme kararına tepki gösteren Erhun, “Dostlar, sendikal örgütlenme yaptıkları için hukuksuzca işten atılan Polonez işçileri ilk değildir, son da olmayacak. Sadece bu hafta içerisinde; Hitachi, Schneider, Gruid Solitions, Arıtaş Kriyonejik, Green Transfo, Tarket, Filli Boya ve Hodmayer işyerlerinde aynı gerekçelerle grevler başladı. Ancak 2 gün önce alınan bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası üyesi yaklaşık 2 bin işçinin 10 ayrı iş yerinde sürdürdüğü grevleri milli güvenliği bozduğu bahanesiyle 60 gün süreyle ertelendi, yani yasaklandı. Böylece AKP döneminde yaklaşık 197 bin işçinin grev hakkı engellenmiş oldu. Hakkını arayan her işçiyi kapı önüne koymakla tehdit eden patronların arkasındaki en büyük desteğin bu işçi- emekçi düşmanı iktidar olduğu da bir kez daha kanıtlandı. Zaten sermaye gruplarına göbekten bağlı bir siyasi iktidardan başka türlüsü de beklenemezdi” diye konuştu.
“EMEKÇİLER SEFALET VE AÇLIK DÜZENİNE MAHKUM DEĞİLDİRLER”
Erhun, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ancak iyi bilinmelidir ki işçi ve emekçi yığınlar ne dayatılan asgari ücrete, ne de asgari bile olmayan sefalet ve açlık düzenine mahkum değildirler. Bu dayatmaya karşı birleşmek ve ortak eylemlikler geliştirmek zorundayız. Bu sadece mücadelenin değil, yaşamın çağrısıdır. Çünkü onlar için yaşam, yaşamak için mücadele etmek anlamına gelmektedir. Bu mücadele ekmeğini kazanma mücadelesidir ve kazanmanın yolu birleşik ve genel bir mücadeleden geçmektedir. Sermaye ve iktidarın cephesine karşı emek cephesini örme zorunluluğu her geçen gün acilleşmektedir. Gelişmeler defalarca kanıtlamıştır ki, işçi ve emekçi kitleler kendilerine yardım etmezse, kendi sorunlarını kendileri çözmek için hareketlenmezse bu sermaye düzeni hepimizi açlığa ve sefalete mahkum edecek. Ancak bizler bu sefalete, bu zorbalığa teslim olmayacağız.”