Erdoğan'ın sözlerinden sonra İBB'den " temel atmama" açıklaması geldi

Erdoğan'ın sözlerinden sonra İBB'den " temel atmama" açıklaması geldi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Başkan İmamoğlu'nun iptal ederek 'temel atmama töreni' düzenlediği Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'yle ilgili çıkan tartışmalar üzerine açıklama yaptı.

Açıklamada, bir önceki İSKİ yönetimince yapılması planlanan Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi projesinin iptal edildiği, İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü akademisyenlerinden oluşan bir bilim heyetinin raporunun da projeye gerek olmadığını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyduğu kaydedildi.

Ayrıca, halen farklı bölgelerde İleri Biyolojik Arıtma tesisleri yapımının da gündemde olduğu vurgulandı. Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi Projesi'nin iptal edilmesinin ardından, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar'ın hem kamuoyuna hem de bazı basın kuruluşlarına yaptığı açıklamaların bilimsellikten ve gerçeklikten uzak olduğu ifade edildi.

"MİLLETİMİZİN VİCDANINA HAVALE EDİYORUZ"

İBB’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:"Söz konusu tesiste arıtılacak suyun evlerde içme suyu olarak kullanılabileceği iddia edilmiştir. Oysa, dünyanın hiçbir ileri biyolojik arıtma tesisinde membrandan geçmiş olsa bile arıtılan su, içme suyu olarak kullanılmamaktadır. Kamuoyuyla paylaşılan Singapur örneğindeki tesis, iptal edilen projeden farklı teknolojiye sahip. Böyle olmasına rağmen, bu tesiste arıtılan su dahi iddia edildiği gibi marketlerde satılmamaktadır.

Tesis, arıttığı suyu belirli oranda yer altı sularına enjekte etmektedir. Doğrudan bir tüketim söz konusu değildir. İptal edilen projenin bulunduğu alanda, 15 yıldır hizmet veren bir terfi merkezi (pompa istasyonu) bulunmaktadır. Bu tesis, atık suları Yenikapı ve Baltalimanı arıtma tesislerine pompalamakta ve bu 2 tesiste arıtılan su Marmara Denizi ve Boğaz'a deşarj edilmektedir.

Arıtılmış olsa dahi Haliç'e su verilemez. Bu yüzden Silahtarağa'da iptal edilen biyolojik arıtma tesisi projesi yapılmış olsa da Haliç'e su pompalaması söz konusu olmayacaktı. Tesis, dünyada örneği dahi olmayan, 435 bin metreküp hacminde membran tesis olarak planlanmıştır. Bu hacim bölgede sulanması gereken peyzaj alanlarının ihtiyaç duyduğu sudan 20 kat fazladır. Bu durumda, kalan 400 bin metreküpten fazla atık suyun Haliç'e deşarj edilmesi zorunlu hale gelecektir.

Bu da ilerleyen dönemde Haliç'te yeniden koku ve kir problemine neden olacaktır. Tesisin yapılmasına izin vermiş olunsaydı, bu çamur etrafa yayacağı koku ile yoğun nüfusun yaşadığı bölgede büyük bir rahatsızlık yaratacak, halkımızın yaşam konforunu önemli ölçüde düşürecekti. İTÜ'nün tesisle ilgili olumsuz rapor vermediği iddiası doğru değildir.

İTÜ çevre mühendisliği bölümünden 1 profesör ve 2 doçentten oluşan bilim heyetinin hazırladığı raporda, tesise ihtiyaç olmadığı ve mevcut durumun sürmesi gerektiği net biçimde vurgulanmıştır. İddia edildiği gibi Yeni Havalimanı ve Esenler askeri rezerv alanında ilerleyen tarihlerde nüfus yoğunluğu oluşsa bile atık su arıtması Silahtarağa'da değil o bölgede yapılmak mecburiyetindedir. Yani Silahtarağa bölgesine nakil söz konusu değildir. İSKİ, adı geçen bölgede tesis planlamasını yapmaktadır.

Şu an itibariyle Haliç ve çevresinde herhangi bir çevre – koku – kirlilik sorunu yoktur ve öngörülebilir bir gelecek için de böyle bir risk tespit edilmiş değildir. Buna rağmen ortaya atılan ve bizzat kendisi bir çevresel risk kaynağı olan 1,5 milyar liralık israf projesine sayın Bakan Yardımcısı'nın sıra dışı bir şekilde sahip çıkması dikkat çekmiştir. Acaba Sayın Birpınar'ın ilgisi sadece Silahtarağa projesine midir, yoksa kendisi, Türkiye'nin diğer bölgelerindeki atık su tesisleri ve imalat projeleri ile bu ölçüde yakından ilgilenmekte midir?

Hiçbir atık su master planında yer almayan, bilimsel raporların yersiz, gereksiz ve riskli bulduğu 1,5 milyar (1,5 katrilyon) liralık bu israf projesi aynı zamanda 75 bin metrekaresi yeşil alan olan çevrede, çoğu anıt ağaç niteliğindeki 2 bin ağacın kesilmesine de neden olacaktı. İBB ve İSKİ yönetimi bütün bunlara seyirci kalmamış ve bu bilim dışı, “gayri iktisadi yatırıma” geçit vermemiştir. Bilimsel raporlar ve gerçekler ortada iken, Silahtarağa projesine yönelik ısrarın, eksik ya da çarpıtılmış bilgilerle yapılan kamuoyu yönlendirme faaliyetlerinin çevresel kaygılar dışında bir motivasyonu olup olmadığı konusunu milletimizin vicdanına havale ediyoruz."