Erdoğan: Artık benim için Miçotakis diye birisi yok
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi bugün Beştepe'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Erdoğan toplantı sonrası kameraların karşısına geçti.
İşte Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları:
Orta Asya’nın güçlü ve büyük devleti Kazakistan’ın sahip olduğu potansiyeli nasıl hayata geçiririz, bunu değerli kardeşim Tokayev ile değerlendirdik. Hemfikir olduğumuzu görmekten de memnuniyet duydum.
Engelliler haftası vesilesiyle 12 Mayıs'ta özel eğitim okullarına spor malzemesi dağıtım töreninde engelli gençlerle buluştuk. 13 Mayıs'ta Necip Fazıl Kısakürek'i andık. Aynı gün Katar Emiri ile bir araya gelerek iki ülke ilişkilerini değerlendirdik.
Ülkemizin durur verici eserlerinden Rize-Artvin Havalimanı’nı Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev ve MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, BBP Partisi Genel Başkanı Sayın Destici ile birlikte 14 Mayıs’ta hizmete açtık. Böylece dünyada toplam 5 tane olan deniz üzerine inşa edilmiş havalimanlarından ikincisini de ülkemize kazandırmış olduk. Rize-Artvin havalimanı 3 kilometrelik pisti, yıllık 3 milyon yolcu kapasitesi, yöreye özgü mimarisi ile Doğu Karadeniz’in ticareti ve turizmi ile gelişmesine inşallah önemli katkılar sağlayacaktır. Bir kez daha bu güzel havalimanının Rizeli ve Artvinli hemşehrilerim başta olmak üzere Karadeniz’e ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Geçtiğimiz pazartesi günü Cezayir Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Tebbun’u ülkemize ziyareti vesilesiyle külliyemizde ağırladık. Sayın Tebbun ile iki ülke ilişkilerini, Cezayir halkının kalbimizdeki müstesna yerine uygun bir seviyeye taşıma konusunda mutabık kaldık.
Salı günü Birleşik Arap Emirlikleri eski devlet başkanı Sayın Şeyh Halife Bin Zayid El Nahyan’ın vefatı sebebiyle bu ülkeye bir taziye ziyaretinde bulunmak üzere gittik kardeşi ve Abu Dabi Emiri Sayın Şeyh Muhammed Bin Zayid’e ziyaretimizi gerçekleştirdik.
3 tane gencimizi Hakk'a uğurladık. Bu elim kazada vefat eden evlatlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. 41 yaralı evladımıza da acil şifalar diliyorum.
Yoklama kaçaklarına bedelli imkanı
Sayıları 550 bini bulan yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler.
Açık cezaevlerindeki hükümlüler için izin süresi uzadı
Kabine toplantımızda açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs’ta süresi sona eren COVID-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre, açık cezaevlerindeki hükümlülerin COVID-19 izinlerini 31 Temmuz 2023 tarihine kadar uzatıyoruz. Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum.
Cumhuriyetin 100. yılına görkemli kutlama programı
Geçtiğimiz 20 yıl eser ve hizmette ülkemizin altın çağı olarak tarihteki yerini almıştır. Tüm bu arka plandan hareketle Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını, "Türkiye Yüzyılı" ülküsü ile başlattığımız büyük atılımın sembolü haline getirmek istiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı olarak, İletişim Başkanlığı'nın koordinasyonunda kapsamlı bir yüzüncü yıl kutlaması oluşturduk. Ülkemize son 20 yılda nasıl çağ atlattığımızı gösterecek bu programı "Yüz Yılın İşini 20 Yıla Sığdırdık" ile hayata geçireceğiz.
İkinci yüzyıla yeni bir heyecanla başlamayı umut ediyoruz. 2023 hedefleri bizim için kısa vadeli atılımların ilk istasyonudur. Ardından fethin 600. yılına 2053 vizyonumuz geliyor. Tüm vizyonuyla şimdiden şekillendirmeye başladık. Malazgirt zaferinin bininci yılı 2071 vizyonuyla taçlandıracağız.
Aziz milletim, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını sıradan bir tarih geçişi olmanın ötesinde kazanımlarımızın ve hedeflerimizin muhasebe meselesi, vizyonlarımızın noktası görüyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Coğrafyamızdaki hakimiyetimizin birinci yılına yaklaştığımız bir dönemde bu tür muhasebelere ve vites büyütmelere daha çok ihtiyacımız olduğu açıktır. Selçuklu’dan Osmanlı’ya oradan Cumhuriyete miras kalan Anadolu’daki varlığımızı ilelebet kılmak için dünyanın ve bölgemizin değişen şartlarını iyi okumalı kendimizi hep bu coğrafyanın üstünde konumlandırmalıyız. Aradan geçen bunca asra, yaşanan onca hadiseye rağmen bu toprakların hakimiyetimizde olmasını hala hazmedemeyenler olduğu gerçeğini biz değil karşımızdakiler sürekli hatırlatıyor.
Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinin her bir adımı, her bir gelişmesi bu hakikatin birer vesikasıdır. Bilhassa 18’inci yüzyıldan itibaren verdiği mücadelelerin yol açtığı tüm yorgunluğa, tüm yıpranmışlığa, ödediği onca bedele rağmen insanımızın milli mücadeleye dört elle sarılmasının gerisinde de aynı bilinç vardır. Başkomutanlığını Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı milli mücadeleyi, şanlı tarihimizin bu topraklardaki son devleti Cumhuriyet ile taçlandırmamız milletimiz için yeni bir başlangıç anlamına gelmektedir. Cumhuriyet dönemi boyunca da hem geçmişten gelen yüklerin ağırlığı hem yeni devletimizin kuruluş sancıları sebebiyle, demokratik ve ekonomik gelişim adımlarımızı epeyce yavaş atabildik. Buna rağmen, önce çok partili siyasi hayata geçerek, ardından darbeler, siyasi istikrarsızlık ve terörle kesintiye uğrasa da kalkınma hamlelerimizi başlatarak kendimize yeni bir yol çizdik.
'Her hizmete karşı olan bir muhalefetle karşı karşıyayız'
Muhalefet ise maalesef 1908'in bir adım ötesine geçememiş bir ruh haliyle "istemezükçülük" dışında herhangi bir hedefe ve vizyona sahip değildir. Bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz büyük demokrasi ve kalkınma devriminin eksikleri hatta hataları olabilir. Bunları açık yüreklilikle ortaya koyacak, kazanımları kabul edip eksiklikleri tamamlayacak bir muhalefet ile her şeyi konuşmaya hazırız.
'Hayat pahalılığı bir gerçektir'
Hayat pahalılığı başta olmak üzere, çeşitli sıkıntılara maruz kaldığımız bir gerçektir. Türkiye, bugün yaşadığı sıkıntıları elbette hak etmiyor. Ancak millet böyle bir gerici muhalefeti de hak etmiyor. Bu güne kadarki her meseleyi nasıl biz çözdüysek Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların üstesinden de biz geleceğiz.
Muhalefeti de kendi kısır dünyasıyla kendi iç çekişmeleri ve ayak oyunlarıyla, kendi kifayetsiz gündemiyle başbaşa bırakıyoruz.
Bundan sonraki önceliğimiz, insanımızın refah seviyesini artıracak politikalar olacaktır. Önümüzdeki aylarda bu doğrultuda yeni adımlar atarak hayat pahalılığının insanlarımız üzerindeki yükünü azaltmayı sürdüreceğiz.
Ukrayna'ya en ciddi ve somut desteği biz verdik. Rusya'ya da bu tutumumuzu mertçe söyledik.
Artık benim için Miçotakis diye birisi yok
Lafa gelince herkesin büyük laflar ettiği Karadeniz'in kuzeyindeki savaş da dahi Ukrayna'ya en büyük desteği biz verdik. Krizin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şovların yerine Rusya'yla insani ilişkilerimizi sürdürerek, bölgedeki barışın devamı ve müzakere yapılmasıyla en samimi yaklaşımı biz gösterdik. Bizim NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımızın bağnazlıktan ya da düşmanlıktan değil terörle mücadelemizdeki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor. Muhataplarımızın tamamına, Türkiye'nin NATO'nun genişlemesindeki yaklaşımını terörle mücadele ve müttefiklik vurgusuyla açıkladık. Bu yanlışı Türkiye, Yunanistan ve Fransa'nın NATO'dan çıkışı döneminde Türkiye o zaman onlara destek vermişti. Ve ne oldu? Şu anda Yunanistan bizimle nasıl uyum içinde? FETÖ'nün Avrupa'ya gidiş güzergahı şu an Yunanistan değil mi? Şu anda 10'a yakın üs var Yunanistan'da. Bu üsler Yunanistan'da niye kuruluyor? Şu anda Avrupa ülkelerine 400 milyar Euro borcu olan bir Yunanistan var.
Biz bu yıl "Stratejik Konsey Toplantısı" yapacaktık. Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşme yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçiler ile yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecek, kimlere üs kurduracaksa kurdursun. ABD de F-16'lar konusunda herhalde Miçotakis'in ağzına bakmayacaktır.
Kötü siciliyle her iki ülkede de hala devam eden Türkiye karşıtı yaklaşımları kabul edilemez bulduğumuzu ifade ettim. Daha dün, Stockholm sokaklarında PKK,YPG liderlerinin posterleriyle yürüyüş yaptılar. Ben şimdi sesleniyorum. Bak bana neler söyledin, buyur. Caddelerde teröristeler bağırarak yürüyor, senin polisin de koruyor.
Sadece orası mı? Almanya caddelerinde de bu tür gösterileri yapıyor. Alman polisinin koruması altında yapıyor. Ancak bizim vatandaşlarımızdan herhangi birisi bir yanlışlık yaptığı zaman yere bastırıyor ve dayanılmaz acılar çektiriyor. Bütün bu olaylardan sonra bizden bazıları hala barış dostluk.. Olmaz böyle bir dostluk. Siz ancak terör örgütleriyle kol kola yürüyorsunuz.
Biz işimizi biliyoruz. Atılması gereken adımları nasıl atacağımızı da biliyoruz. Dolayısıyla bu ülkelerin terör örgütlerine fiili ve siyasi destek vermekle Türkiye'den NATO üyeliğine evet demek arasında bir tercih yapmaları bunun da somut emarelerini ortaya koymaları gerektiğini söyledim.
Türkiye için, tehdit oluşturan terör örgütlerine her türlüğü desteği vererek, teröristleri koruyup kollayanlar, bize karşı sergiledikleri ciddiyetsiz ve kibirli tavırlarından vazgeçmelidir.
Somut uygulamalarda bu değişimi gördüğümüzde Türkiye olarak üzerimize düşeni yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
'Terör örgütleriyle kol kola yürüyorsunuz'
İsveç ve Finlandiya meselesinde her iki ülkede Türkiye karşıtı tutumun kabul edilemez olduğunu belirttik. Ben şimdi sesleniyorum: Sayın Anderson bak bana neler söyledin. Stockholm'ün caddelerinde teröristler bağırarak yürüyorlar. Ve senin polislerin onları koruma altına alıyor. Sadece orası mı? Almanya'da da aynı yürüyüşler olmuyor mu? Bakıyorsunuz orada bizim vatandaşlarımız bir şey yaptığında Alman polisi bastırıyor yere, dizini üstüne koyuyor. Hatta 16 yaşında gencimize yaptılar bunu. Olmaz böyle bir barış. Siz ancak terör örgütleriyle kol kola yürüyorsunuz. Ancak bunu başarıyorsunuz. Biz adımlarımızı nasıl atacağımızı biliyoruz. Buradan bir kez daha altını çizere ifade etmek istiyorum. Türkiye için tehdit oluşturan terör örgütlerine her türlü desteği vererek onları koruyanlar, geçmişte olduğu gibi kibirli tavırlarından vazgeçmeleri gerekir. Bu arada güney sınırlarımız boyunca 30 km derinliğinde güvenlik alanı oluşturmak için yaptığımız çalışmaların eksik kalan kısımları için çalışmalarımızı yapıyoruz. Perşembe günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu'nda bu hususlar enine boyuna değerlendirilecek ve kararımızı alacağız.
'Milli Uzay Programı'
Milli Uzay Programı çerçevesinde bir Türk vatandaşının Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilmesi sürecini resmen başlatıyoruz. Hiç şüphesiz bu milli bir görev olacak. Bu milli göreve başvuru için uzaya gov tr adresini oluşturduk. Belirlenen eğitim şartlarını sağlayan 45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu görev için başvurabilirler. Başvurular arasından seçilecek 2 aday bilim elçimiz olarak uzaya çıkış sürecimiz için gerekli tüm eğitimleri alacak. Eğitimlerin sonunda 2 adaydan biri üstlendikleri tarihi görev için 2023 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilecek.
#CANLI | Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısı ardından konuşuyor | #HALKTV
— Halk TV (@halktvcomtr) May 23, 2022
https://t.co/FwfqTNoyFa
Meral Akşener: Ülkenin pazarlıksız, hak edilmiş Başbakanı olacağım