Erdoğan’dan Güvenli Bölge açıklaması! "Birkaç hafta içinde..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni’ne katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Suriye ve Irak’ta üslenen IŞİD, PKK, YPG, PYD örgütlerine mensup teröristlerin Türkiye’yi tehdit ve sınırlarını taciz ettikleri bir dönemde kimsenin samimi desteğinin bulunamadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Tamamen kendi gücümüz ve mücadelemizle hem DEAŞ’ı hem de bölücü terör örgütünü bozguna uğrattık. Bizim bozguna uğrattığımız bölücü terör örgütünün, müttefikimiz olan bir ülkenin eteklerinin altına sığınarak faaliyetlerini sürdürmesi ise bugün ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor. Artık hiç kimse karanlık eller tarafından bir proje olarak sahaya sürüldüğü açıkça görülmüş olan DEAŞ bahanesiyle kimseyi kandırmaya kalkmasın. Bölgedeki sorun DEAŞ değil, birtakım güçlerin çıkar paylaşımı savaşıdır. Ne Türkiye’nin ne de bölgemizdeki kardeşlerimizin bu çirkin oyunun malzemesi haline dönüştürülmesine izin veremeyiz. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızla bu yönde ilk adımları attık. İdlib’te rejimin tüm taşkınlıklarına rağmen Rusya ile işbirliği içinde yeni katliamların ve göç dalgalarının önüne geçmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Münbiç’te bize verilen sözlerin tutulmaması sebebiyle ortaya çıkan demografik yapıya ve güvenliğe ilişkin kaygılar giderek artıyor. Rakka, Deyrizor, Haseke gibi yerlerde de benzer huzursuzluklar hat safhaya çıkmış durumdadır.”
“TÜM LİDERLERLE KONUŞTUK”
Türkiye olarak Fırat’ın doğusundan başlayıp Irak sınırına kadar tüm bölgede, 450 kilometrelik hat boyunca en az 30 kilometre derinliğine sahip bir güvenli bölge oluşturma teklifini 2015’te Antalya’da gerçekleştirilen G-20 Zirvesinde tüm liderlerle konuştuklarını, görüştüklerini, paylaştıklarını hatırlatan Erdoğan, her ne kadar herkes bu teklifi olumlu karşılasa da kimsenin uygulama yönünde bir gayret ortaya koymadığını dile getirdi.
Erdoğan, şimdi aynı projeyi Amerika ile birlikte konuştuklarını, gerçekleştirmeye çalıştıklarını aktararak, “Şu ana kadar yaşanan gelişmeler güvenli bölge kavramı konusunda bizim söylediklerimizle Amerika’nın ifade ettiği arasındaki makasın maalesef çok açık olduğuna işaret ediyor” dedi.
“BİRKAÇ HAFTA İÇİNDE”
Müşterek harekat merkezinin kurulması, İHA ve helikopter uçuşları gibi birtakım müspet gelişmelerin de olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ancak biz doğrudan kendi askerlerimizin güvenli bölgeyi kontrol etmesi dışında bir çözüme rıza gösteremeyiz. Çünkü biz bu bölgeyi sadece güvenli hale getirmekle kalmayacağız. Projemize destek verecek dostlarımızla birlikte burada inşa edeceğimiz yerleşim alanlarıyla ülkemizdeki ve Avrupa’daki Suriyeli kardeşlerimizden önemli bir bölümünün de kendi vatanlarına dönmelerini sağlayacağız. Aksi takdirde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyeli sığınmacıyı daha ne kadar yerlerinde tutabileceğimizi bilmiyoruz. Açık konuşuyoruz. Fırat’ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. Birkaç hafta içinde askerlerimiz fiilen bu bölgeyi kontrol etmeye başlamazlarsa kendi harekat planlarımızı devreye almaktan başka çaremiz kalmayacaktır. 3 hafta sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle gideceğimiz Amerika’da yapacağımız temaslar bu bakımdan son fırsattır. Şayet bu tarihe kadar bizim arzu ettiğimiz güvenli bölge oluşumuna dair tatmin edici adımlar atılmazsa artık orada kendi işimize bakmaktan, kendi göbeğimizi kendimiz kesmekten başka çare görünmüyor.”
“ŞU ANA KADAR 1 MİLYAR 350 MİLYON DOLAR ÖDEME YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu savunma olduğunda tek meselenin Suriye sınırlarındaki can sıkıcı durum olmadığını, bu konuda bir dizi önemli sorunla daha karşı karşıya olunduğunu dile getirdi. Bunlardan birinin hava savunma sistemi tedariği konusunda yaşanan tartışmalar olduğunu aktaran Erdoğan, “Samimiyetle ifade etmek gerekirse hava savunma sistemi ihtiyaçlarımız için bizim açımızdan S-400 ile Patriot arasında bir fark yoktur. Ama Patriot satışı bize karşı bir baskı aracı haline getirilip ve bu şekilde güvenlik ihtiyaçlarımız zaafa uğratılmaya kalkılırsa tercihimizi diğer sistemden yana kullanmaktan da çekinmeyiz. Nitekim de öyle yaptık. Tabii asıl ideal olan bu tür sistemleri kimseye ihtiyacımız olmadan kendimizin geliştirip, üretmesi ve dostlarımızla da paylaşmasıdır.” ifadelerini kullandı.
“PİLOTLARIMIZIN EĞİTİMLERİ SONA ERDİRİLİYOR”
Konuşmasında F-35 konusuna da değinen Erdoğan, “Türkiye bu projenin ortaklarından ve üreticilerinden biri olduğu halde, parasını ödediğimiz uçaklar bize teslim edilmiyor. Ne ödedik? Şu ana kadar 1 milyar 350 milyon dolar ödeme yaptık ve henüz bize verilmeye başlanmadı. Pilotlarımızın eğitimleri sona erdiriliyor. Peki bu durumda biz ne yapacağız? Elimiz, kolumuz bağlı şekilde herhalde başımıza gelecekleri bekleyecek halimiz yok. Şunu unutmayın, biz Türk milletinin birer aziz evladıyız, gereği neyse onu yapacağız. Ve biz karakterimizin gereğini yapacağız. Bir yandan yerli beşinci nesil savaş uçağı projemizin geliştirme ve üretim sürecini hızlandırıyor, bir yandan da alternatif tedarik yollarına bakıyoruz” dedi.
“ASLA GERİ DURMAYIZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk milleti 15 Temmuz’da bir kez daha ispatlamıştır ki ülkesinin ve kendisinin özgürlüğü, değerleri, geleceği söz konusu olduğunda şehadeti en büyük mertebe olarak kabul eder.” diyerek, şu anda buradaki gençleri, gerek öğrenci gerek subay hepsini şehadete yürüyen birer er olarak gördüğünü kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fırat’ın doğusunda 2-3 hafta içinde kendi belirlediğimiz şartlar dahilinde, kendi askerlerimizle, fiilen bölgeyi oluşturmaya başlamazsak, varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün.” dedi.
Erdoğan, ülkenin en kıymetli varlığı, en büyük dayanağı, en temel güç kaynağının insan olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İyi yetişmiş insan gücüne sahip olan ülkeler, her alan önde ve lider olma başarısını yakalamaktadır. Aynı şekilde iyi yetişmiş, aklı ve yüreği ile bu vatan için çalışan komutanlara sahip bir ordu da dünyanın en güçlü orduları arasındadır. İşte Türk ordusunu güçlü kılan, iyi yetişmiş, binlerce yıllık değerlerinin ve birikimini farkında, inançlı ve yürekli komutanlara sahip olmasıdır. Peygamber ocağı dediğimiz, Peygamber Efendimizin rumuzlu ismi olan ‘Mehmetçik’ ismini taşıyan kahramanlardan oluşan Türk ordusu, dosta güven, düşmana korku veren bir güce sahiptir. Tarihin her döneminde masumun, mazlumun hamisi, mağdurun destekçisi olan kahraman ordumuz ülkemize yönelik her türlü saldırıya karşı koymaya hazırdır. Kahramanlar ocağı, göz bebeğimiz ve gururumuz Türk silahlı Kuvvetlerine karşı, açıktan düşmanlığını gösteremeyenlerin oyunlarını büyük ölçüde bozduk. Bu mukaddes ocağa sızma, içeriden çökertme ve çürütme yollarını birer birer tıkıyoruz. 15 Temmuz’dan sonra eğitiminden başlayarak, yeniden yapılandırma sürecine soktuğumuz ordumuz her zamankinden daha güçlü ve kararlı bir şekilde göreve hazırdır. ”
“GÜN YÜZÜ GÖREN YOKTUR”
Erdoğan, son yıllarda yapılan her operasyon ve her hazırlığın bu gerçeği tekrar tekrar ortaya koyduğunu dile getirerek, “Akıllarınca Türkiye’ye mezar yeri hazırlayanların sonu tarihinde her döneminde zillet çukuruna yuvarlanmak olmuştur, bugünde öyle olacaktır. Türk milletine ve onun en büyük sancaktarı olduğu İslam davasına ihanet edip de, gün yüzü gören yoktur. Bölgemizdeki kaosun, terörün, istikrarsızlığın ve yoksulluğun yegane sorumluları aldıkları ahın altında ezilmeye mahkumdur. İşte bu büyük davayı cesaretle omuzlamamızı sağlayan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komutanlarını yetiştiren, havada, karada, denizde tüm harp okullarımızın ve onların bağlı olduğu Milli Savunma Üniversitemizi adeta göz bebeğimiz gibi korumak ve geliştirmek kararındayız” dedi.
AA