Erdoğan: İdlib'de verdiğimiz süre doluyor
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısında konuşuyor.
Grup toplantısının başında Erdoğan'ın doğum günü kutlandı.
Erdoğan'ın konuşmasından başlıkları şöyle:
"Çocukluk yıllarına beni götürmesi bunun yanında da tercih edilen yanındaki birkaç anekdot çok çok önemliydi. İşte bu simit idi, kitaptı, bu suydu. Bunların üçü çocukluk yıllarımın en önemli başlıklarıydı. Sınıfımdaki bir arkadaşımın kitapevleri vardı. Kütüphaneme aldığım ilk eserin taksitlerini kitap ve su satarak ödemiştim. O günden bu güne de hamd olsun bu şekilde yürüyerek geldik. Arkadaşlarım bunları güzel tespit etmiş yakalamış ve anneciğimin evdeki makinesinde komşulara diktiği elbiselerle, bana vermiş olduğu üç beş kuruşla haftayı doldurup giderdim. Böyle başlayan bir hayat ve şimdi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki bu dev kütüphane ile tırmandığımız dev nokta. Şüphesiz ki kitap bizim için en önemli yol arkadaşım. Unutmayalım ki her kitap bir alimdir."
"Merhamet, sevgi, kardeşlik, dayanışma iklimi olan bu mübarek ayların ne kadar hakkını vererek yaşarsak önümüzdeki meselelerin üstesinden kolayca gelecek gücü de kendimizde bulabiliriz. Çevremizde tek bir garip, gözü yaşlı, kalbi kırık insan varsa ne bu mübarek ayları ne bu mübarek geceleri hakkıyla değerlendirebilmiş olamayız."
Depremzedelere ilişkin açıklama
İlk etapta dönüştürülmesi gereken konut sayısı 6 milyon 700 bin. Hedefimiz her yıl 300 bin yeni konut inşa etmek."
Elazığ'da 19 bin 180 bin, Malatya'da 4 bin 432 yeni konut yapılması gerektiği ortaya çıktı. Şu ana kadar Elazığ'da 960, Malatya'da 678 konutun inşasına yıl sonunda teslim edilecek şekilde başlandı.
Vatandaşlarımızdan risk seviyesini hemen tespit ettirip depreme dayanıksız olanları süratle dönüştürmelerini özellikle bekliyoruz.
Elazığ Malatya depreminin ardından Ak Parti meclis grubu olarak başlattığımız yardım kampanyasında yaklaşık 1 milyon 600 bin lira toplandı. Grup yönetimimiz bu parayı AFAD hesabına aktaracak.
"Ya sen siyaseti bilmiyorsun, siyasetin cahilisin"
Karşımızda hastalıklı bir zihniyet var. Bu ülkede kölelik yoktur ama zihnini ve elindeki imkanları emperyalistlere gönüllü olarak satmış olan bir kişiyi biliyoruz onun da adı Bak Kemal'dir. 27 Mayıs ve 12 Darbe yargısını bile yüceltebilecek kadar alçalan bir kişi artık sözün bittiği yere ulaşmış demektir. Söylediği her sözde yaptıklarında arkadaşlar dediği teröristlerin arkasında duran bir kişi bu ülkenin ancak hasmı olabilir. Uluslararası ilişkiler nasıl yürütülür zerre kadar bilgisi olmayan bir kişi kürsüde söyledikleriyle ancak kendini tatmin edebilir. İdlib'de adam kendi toprağını savunuyor diyerek kendi ülkesi yerine rejimin yanında yer alan kahraman askerlerimizin mücadelesine hakaret eden bir kişi asla bu milletin evladı olamaz. Yahu insanda vicdan, vicdan önemli bir sestir. Bu İdib'deki sen o yavruları sen televizyon ekranlarında izlemiyor musun? O yavruların ahı sana yeter ya! O anneler, o babalar, o çamur deryaları içerisinde başlarını sokacakları bir çadır dahi bulamıyorlar. Bu katil Esed'in insafına mı bırakacağız bunları? Bana yaptığı teklife bak ya, git görüş diyor. Yahu sen Esed'i görmediğin zaman ben onunla görüşüyordum zaten. Ama biz ona hangi teklifi yaparsak yapalım ama adam olmadığını gördük. Bunda insaf diye bir şey yok. Bugün bizim karşımıza dikilen benim Kürt orijinli kardeşlerim Suriye'nin Kuzey Doğusunda şu anda terör örgütüne destek verenler onlara pasaport dahi vermiyordu. Ben de kendisine tavsiyede bulunuyordum neden vermiyorsun diye. Bak Kemal kalkıyor şimdi bize bu noktada ahkam kesiyor. Ya sen siyaseti bilmiyorsun, siyasetin cahilisin. Bunları tanımıyorsun. Bunlar cibiliyet fukarası.
Şu anda Apo'nun ortaklarıyla da zaten ortaklığı var. Yürüyüşleri beraber yaptılar. Ankara'dan İstanbul'a beraber yürüdüler. Bunla da kalmadılar AP'de dirsek dirseğe oturdular, oradan da yine ülkemize saldırdılar. Bunlarda bu ülkenin menfaatlerini savunmak diye bir şey yok. Kalkıp da AK Partiyi AP'de Türkiye düşmanlarına şikâyet etmek kadar alçalmak olabilir mi? İşte millilik, yerlilik derken savunduğumuz ama gayri millilik derken işte temsilcisi bunlar.
Libya'da ülkemizin ne yapmaya çalıştığını anlamamış bir kişinin söyledikleri deryada damla hükmünde değildir. Gazi Mustafa Kemal'in Trablusgarp'ta ne işi vardı? Neden oralara gitti? Biz tarihimizi inkar eden değil onunla beraber geleceğe yürüyen bir siyasi partiyiz. Bugün Libya’da Türk aşiretleri var. Ama sorun bilmez. CHP’in 15 yıllık geçmişini de bilmez.
Tank üretmeyi teneke kutu üretmek, savunma sistemleri geliştirmeyi beş taş oynamak sanan bir kişiye elbette ne söylesek boştur. Esasen bu zihniyet ülkemize yabancı değildir. Biz bunları tanırız. Türk milleti Çanakkale'de savaşırken de emperyalistlerin borazanlığını yapanlar vardı. İstiklal Harbimizde Yunan'a alkış tutanlar olduğunu biliyoruz. Cumhuriyetimiz kurulduktan sonra da CHP çatısı altında varlığını sürdüren bu hastalıklı zihniyet fırsat buldukça kafasını çıkartıp aynı sapkınlığı yapmaktan geri durmamıştır. şimdi CHP'nin başındaki zat yapıyor. Gavurun kılıcını çalarak bu milletin canını acıtabilirsiniz ama asla mücadele azmini kıramazsınız. İşte bunun için CHP'yi milletimize başındaki zatı da işinin başında olan hekimlerimize havale ediyorum. Sürekli saman konusu açması zihin dünyasının çapıyla ilgili yeteri kadar fikir vermeye yeterlidir. Daha bu ülkenin saman meselesini anlayamamış bir kişiden bölgesel ve küresel politikalarını kavramasını beklemenin haksızlık olduğunu kabul ediyorum.
Söylenenin aksine Türkiye tarım ürünlerinde ithalatçı değil, ihracatçı bir ülkedir
Gelelim buğday meselesine Yılda 20 milyon ton buğday üretiyor 18,5 milyon ton da tüketiyoruz peki buna rağmen niye buğday tüketiyoruz. Çünkü Türkiye dünyanın en önemli gıda üretici ve ihracatçılarından biridir. Tarım ürünleri ihracatımız 2002'de 3,8 milyar dolar iken 23019'da 18 milyar dolara yükselmiştir. Yani yaklaşık 5 katına çıktı. Söylenenin aksine Türkiye tarım ürünlerinde ithalatçı değil, ihracatçı bir ülkedir.
"Geçen yıl 226 bin ton soğan 145 bin ton ihraç ettik .Bu bilgileri milletimize olan saygımız sebebiyle kamuoymuzla paylaşıyoruz. Yoksa CHP'nin başındaki zatın dünyasının saman konusu bile anlamaya yetmediğini hep birlikte görüyoruz. "
CHP yönetiminin bir amacı da kurduğu kirli ittifakları gizlemektir. Ama ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar mızrak çuvala sığmıyor. Elbette siyasette ittifaklar vardır ve meşrudur meşru olmayan bu işi gizli saklı yapmak özellikle de ucu terör örgütlerine çıkacak şekilde yürütmektir. Ellerinde milletin kanı olanlarla yapılan ittifak siyaset değil ihanettir. Böyle bir ittifakın demokrasilerde yeri yoktur. Bölücü örgütü güdümündeki partinin eş başkanı çıktı CHP'ye artık ittifak ilişkilerini alenileştirme çağrısı yaptı. Bu ne demektir; 'bu güne kadar gizli yaptık artık açıktan yapalım.' Bu ittifakla kazanılan CHP'li belediyelerin olduğu yerlerdeki halk çarpık ilişkiyi iyi biliyor. Bu ilişkiyi meşrulaştırmak için kullanılan bir diğer partideki sıkıntıların da giderek arttığı görülüyor. Gizli saklı ilişki yürütürken gün gelir senden bunun bedelini isterler. Bu bedel kimi zaman siyasi ihanet kimi zaman kendini inkar, kimi zaman da ekonomik rant olur. Milletin CHP'li başkanlara hizmet umuduyla teslime ettiği belediyeleri teröristlere peşkeş çekerseniz bunun bedelini hem siyaseten hem de hukuken ödersiniz.
Ayrıntılar geliyor...