Erdoğan: Biz yeni Anayasa diyoruz, birileri ‘İlk 4 maddeyi değiştiririz’ diyor
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin konuşan Erdoğan, “Biz yeni anayasa diyoruz, birileri de çıkıyor 'Gerekirse ilk 4 maddeyi de değiştiririz.' diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor” ifadesini kullandı. Erdoğan şöyle devam etti:
"Bakıyorsun ittifakın bir diğer kanadı yine aynı şeyleri söylüyor. Acaba Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri CHP'nin mi? Dolayısıyla tüm CHP'lilerin iradesi midir? Yoksa Kılıçdaroğlu'nun kişisel fikri midir?"
Oysa Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili ve eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada yeni anayasanın 'dindar bir anayasa' olması gerektiğini savunarak ''Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. Milletin isteği halinde değiştirilebilir" demişti.
Erdoğan'ın satırbaşları şöyle:
Geçtiğimiz yasama döneminde gerçekten çok çalıştınız. Çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiniz. Yaz aylarında şehirlerinizde yürüttüğünüz çalışmaları da yakından takip ettim. İnşallah bundan sonra Meclis'te ve şehirlerinizde aynı gayretle çalışmalarınıza devam edeceğinize inanıyorum.
Milli iradenin tecallegahı olan bu kurumda görev alan milletvekillerimiz, halkımızla yönetim organları arasında irtibatı sağlama vazifesi de icra etmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürütme, yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken uyumu da en üst noktaya çıkardık. Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin genel başkanı sıfatı ile bulunmam bile yeni yönetim sisteminin başarısının ifadesidir. Bu Meclis Milli Mücadeleyi zafere taşımış, Cumhuriyetimizi kurmuştur. Her darbe döneminin ardından milli iradeyi yeniden ayağa kaldırmıştır. Yeni yönetim sistemimizi inşa etmiştir. Maziden atiye kurduğumuz demokrasi ve kalkınma köprüsü olmuştur.
Yeni anayasa tartışmaları
İnşallah bu Meclis, Türkiye'nin Milli iradelerinin temsilcilerinin eli ile yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır. Biz Türkiye'nin gündemine getirdiğimiz ülkemizin ilk sivil anayasasını hazırlama teklifinde gerçekten samimiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Meclisteki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyu ile paylaşmalarını bekliyoruz. Yasama yılı bitmeden bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Bunun için en önce diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyu ile paylaşmaları gerekiyor. Uzlaşma sağmama durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletimizin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı başımız, gözümüz üzerinedir.
Bizim meseleye bakışımız şu şekildedir, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiği avantajları salgın döneminde yaşadık, gördük. Nice ülkeler ekonomik ve sağlık alanında sancılarla kıvranırken, biz pozitif olarak ayrışmayı başardık. Geriye dönük baktığımızda evet iyi bir iş yaptık diyebiliyoruz. Aksaklıklar elbette vardır, hepsinin de farkındayız. Bunlarla ilgili kapsamlı çalışmalar da elimizdedir. Bunların hepsi de küçük dokunuşlarla düzeltilebilir. Yeni anayasa çalışmaları başarı ile nihayetlendirilirse bu sorunlar zaten çözülür.
Milletimize her hal ve şart altında büyük ve güçlü Türkiye yolunda yeni bir yol vaat ediyoruz. Türkiye'nin en reformcu ve vizyoner partisi olarak bu yol haritası istikametinde önce 2023 sonra da 2053'e ülkemizi taşıyacağız.
Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı
Biz Yeni anayasa diyoruz birileri de çıkıyor 'Gerekirse ilk 4 maddeyi de değiştiririz' diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. Bakıyorsun ittifakın bir diğer kanadı yine aynı şeyleri söylüyor. Acaba Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri CHP'nin mi? Dolayısıyla tüm CHP'lilerin iradesi midir? Yoksa Kılıçdaroğlu'nun kişisel fikri midir? CHP'nin kurumsal iradesi ise ülkemiz açısından ciddi bir sıkıntı var demektir.
Biliyorsunuz 6-8 Ekim olaylarının yıl dönümü. PKK elebaşlarının çağrısı üzerine HDP'nin o dönemki yöneticileri Suriye'deki olayları bahane ederek yandaşlarını sokaklara salmış, onlarca masumun kanını dökmüştü. Gördükleri her sakallıyı, kendilerinden olmayan herkesi linç eden bu gözü dönmüş alçakların birçok insanı nasıl vahşice katlettiklerini biliyoruz. Onlar bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyor. Kılıçdaroğlu da aynı dönemde masumların kanlarının hesabını sormak yerine PKK ve HDP'nin sokağa saldığı azgın gruba arka çıkmıştır. CHP'nin kimi vekillerinin, kimi yöneticilerinin rezilliklerini saymıyorum bile. 28 Şubat'tan 6-8 Ekim olaylarına, Suriye meselesinden, Akdeniz'deki gelişmelere kadar yakın tarihimizden her kritik meselesinde nasıl ülkenin ve milletin karşısında saf tuttuğunu unutamayız. Türkiye'nin tüm diplomatik çalışmalarını engellemeye çalışan bu partinin yerli de, milli de olmayan politikalarını milletimize tekrar tekrar anlatacağız.
CHP'nin başını çektiği ittifakın diğer ortağının başındaki hanımefendi var. İYİ Parti'nin bu gerçeğe kör sağır kalması sürdürülebilir değil. Bu hanımefendinin Cumhurbaşkanlığından vazgeçerek Başbakanlığa talip olması da bunun parçasıdır. Hayali bir makama taliptir. HDP gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile yönetildiği ve yönetileceği aşikarken, bu tartışmaların gündeme getirilmesinin ardında bu veto vardır. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Mücadeleyi er meydanında milletin önünde yapmak yerine kapalı kapılar ardında yapanların akıbeti böyle olacaktır. Şimdi çıkıp buna da itiraz edecekler.
Birbirlerinden hiçbir farkları yok. Akşam yalan, sabah yalan. Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan işin adı muhalefet değil bu ülkeye ve millete düşmanlıktır. Dünyanın hiçbir yerinden böyle bir muhalefet anlayışını göremezsiniz. Türkiye'yi yönetmek için aday olduklarını açık yüreklilikle çıkıp ilan etmekten korkanlara bu ülke emanet edilemez.
Evlatlarımızın geleceğini, kendileri ile birlikte ülkeye de aynı savrulmaları yaşatmak isteyen kifayetsizlerin ihtiraslarına kurban edemeyiz.
CHP ve Kılıçdaroğlu hemen her konuda nereden tutsanız elinizde kalacak şekilde tel tel dökülüyor. Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz. Tam da böyle bir profille karşı karşıyayız. Dün yine çıkmış Merkez Bankası'nın İstanbul'daki binasından Man adası iftirasına, uyuşturucu parası ve rüşvetten kurlara kadar ilgili, ilgisiz bakmadan aklına ne gelirse sallamış da sallamış. Ortaya gerçeklikten kopmuş bir ruh hali çıkıyor. Bay Kemal eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucu ile iştikal eden insan bulamazsın. Böyle bir iftirayı da AK Parti'ye atamazsın.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı işin adının siyaset ile de siyasetçilikle de alakası yoktur. Oturduğu makam itibarıyla kendisini mazur göremeyiz. Artık bu zatın yaptıkları sorumsuzluğu da aşmıştır, ülkeye zarar vermeye başlamıştır. Bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. 2023 inşallah büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının yanı sıra bu muhalefet prangasından da Türkiye'nin kurtuluş müjdesini alacağı gün olacaktır.
Yalan ve çarpıtma siyaseti ile ne bugünümüze ne yarınımıza bir katkıları olabilir. Biz milletimize ve ülkemize hizmet etmenin, kalkınmamızı hızlandırmanın peşinde olacağız. Ülkemizde herhangi bir bireyin hak, hukuk ve özgürlük talebi mi var, çözümü biz üreteceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye'yi yarın da biz inşa edeceğiz.
İstanbul'da Merkez Bankası binası yapıldı, 72 kat. Ben diyor orayı öğrenci yurdu haline dönüştüreceğim. Bu adama ne dersiniz? Senin gücün ona yetmez! Aklı erse New York'taki Türkevini yurt yapma fikrini açıklayabilir! Orası da 36 kat.
'Türkiye dünyanın açık ara en fazla yurt kapasitesine sahip ülkesidir'
Türkiye'nin en büyük mesafe kat ettiği alanlardan biri de yurdu ile, üniversitesi ile yüksek öğretimdir. Özellikle yurtlar meselesi üzerinde kısa da olsa durmak istiyorum. Türkiye dünyanın açık ara en fazla yurt kapasitesine sahip ülkesidir. Türkiye'de 1 milyonun üzerinde yurt kapasitesi varken, Almanya'da 295 bin, İspanya'da 95 bindir. KYK 180 bindi, şimdi 724 bin. Yetmez. Bu rakama 110 bin daha kapasite ekleyeceğiz. Yurtları da otel konforuna yükselttik. Eskiden 30 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz 2-3 kişilik odalarda hayatlarını sürdürüyor. Ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesidir.
1 senede ben bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakırım diyor. Sen bunu ilk defa söylemiyorsun ki, çok kez söyledin bunu!
Bu yıl ortaya çıkan karmaşanın nedeni geçen yıl ve bu yılın başvurularının birleşmesindendir. Öğrencilerimiz yedekleri ile birlikte yurtlara yerleştirilmiştir. Açıkta kalanlar ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Muhalefete burdan sesleniyorum, milletimize de bir şeyi de hatırlatmak istiyorum. Öğrencilerimize biz göreve geldiğimizde 45 liracıktı. Şimdi 650 TL burs verirken, 570 TL de yiyecek yardımı yapıyoruz. Talep eden her öğrencimize burs veya kredi veriyoruz. Kapıdan çevirmek yok. Üniversitenin olmadığı bir il yok. Yurtlar konusunda attığımız ve atacağımız adımlar ortadır. Hakkari'deki evladımız çıkıp oradan İstanbul ve A:nkara'ya gelmesin, ayaklarına üniversiteyi götürdük. İlim tahsilini biz anne, babalarının yanına taşıdık. Yüksek lisansa 1300, doktora düzeyinde ise 1950 TL'lik burs veya kredi ödüyoruz.
'Bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz'
Bir zamanlar üniversiteler açılırken bir numaralı sorun harç sorunuydu. Bu sorunu biz kaldırdık. Artık öğrencilerimizin harç diye bir derdi kalmadı. Ülkemizin iklimini zehirlemek için her türlü yola başvuranlar var. Hocalarına saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. ABD'de falan bunları öğrenci diye bir gün barındırmazlar. Üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız. Öğrenci ilim, irfan için gelecek. Bunun dışında asla.
İsmail Kahraman'ın 'Anayasa'nın ilk dört maddesi değişebilir' çağrısına AKP'den tepki
Cumhurbaşkanlığı YİK Başkanvekili İsmail Kahraman'dan 'Anayasa'nın ilk 4 maddesi değişsin' çağrısı