Dünyanın en tehlikeli virüsleri

Dünyanın en tehlikeli virüsleri
Bütün dünya Aralık 2019'dan itibaren Covid-19 pandemisinin etkisi altına girdi. Bugüne kadar, 222,051,739 kişi hastalığa yakalanırken 4,590,290 kişi ise Covid-19 nedenli hayatını kaybetti. Peki en tehlikeli virüsler hangileri? Nipah virüsü bunların arasında mı, özellikleri neler?

Aralık 2019’dan önce salgınlar yapan tehlikeli virüsler halen varlıklarını devam ettirmektedir. Son birkaç yüzyıl içinde, çiçek hastalığı ve çocuk felci gibi virüsleri yok eden önemli adımlar atan bilim dünyası bazı virüslerin ise insanlık için büyük sağlık tehditleri oluşturmaya devam ettiğinin altını çizmekte. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 21. yüzyılda dünyayı tehdit eden en tehlikeli virüsler şunlar:

Ebola virüsü

İlk kez 1976’da ortaya çıkan Ebola virüsü, 2014-2016 yılları arasında Batı Afrika’dan başlayan salgın ile bütün dünyayı tehdit etti. Söz konusu salgın sırasında 11.000’den fazla insan yaşamını yitirirken virüsün kaynağının yarasalar olduğu tahmin edilmekte.

İnsandan insana, enfekte kan ve vücut sıvılarıyla, doğrudan temas yoluyla bulaşması mümkündür.

Virüsün belirtileri ise; ateş, halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kusma, ishal, deri döküntüleridir. Ölüm nedeni olarak, genelde, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının bozulması, iç ve dış kanamalardır. Ölüm oranı yaklaşık %50’dir.

Ebola virüsü için kanıtlanmış herhangi bir tedavi yoktur.

Marburg virüsü

Aynı Ebola virüsü gibi filovirüs ailesinin bir üyesi olan Marburg virüsünün belirtileri ise ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları, mide ağrısı, kusma, ishal ve kanamalardır. Uganda’ya özgü yeşil maymunlardan sonra insanlarda da hastalığa neden olduğu 1967’de Almanya’nın Marburg kentindeki araştırmacılar tarafından keşfedilmiştir. Yarasaların virüsün taşıyıcısı olduğu düşünülmektedir. Ancak bu hipotez henüz doğrulanamamıştır.

Marburg virüsü için ölüm oranı %90 civarındadır. Ölüm nedeni genellikle mide-bağırsak sistemi ve deri kanamaları, şok, yaygın damar içi pıhtılaşmalar ve çoklu organ yetmezliğidir.

Tedavisi veya koruyucu aşısı yoktur.

Hantavirüs

Hantavirüs, insanlara Amerika kıtasında yaşayan bir kemirgen olan geyik faresinin idrar ve dışkısından solunum yoluyla bulaşmaktadır. Ayrıca enfekte olan farelerin ısırması sonucunda da bulaşır.

İnsandan insana yayılmaz. Hastalık grip gibi başlamakta, daha sonra ise solunum yetmezliği gelişmektedir.

Ölüm oranı %40’a yakındır. Virüs için tedavi veya aşı bulunmamaktadır. Solunum yolu desteği ve oksijen tedavisi ile iyileşme sağlanmaya çalışılır.

Japon ensefalit virüsü

Bu virüs Asya’daki birçok ülkede beyin iltihabı salgınına yol açmıştır. Ateş, ense sertliği, bilinç değişikliği, baş ağrısı, titreme ve kasılmalar hastalığın seyri sırasında görülür. Ölüm oranı %30 olmakla birlikte, sağ kalan hastaların %30-50’sinde ciddi sinir sistemi hasarları bırakmaktadır.

Asya pirinç tarlalarında yaşayan Culex türü sivrisinekler, su kuşları ve domuzlardan insanlara yayılan virüse karşı bir aşı bulunmaktadır. Ancak hastalığa yakalananlar için ilaç tedavisi yoktur.

Lassa ateş virüsü

1969’da Nijerya’da keşfedilen Lassa virüsü, kanamalı ateş ve çoklu organ yetmezliğine sebep olmaktadır. Virüse bağlı ölümlerin oranı %15-%50 arasında değişiklik göstermektedir. Virüs, Mastomi cinsi kemirgenlerin idrarından su ve besin kaynaklarına geçmesi veya bunların salgıları ile kontamine olmuş havanın solunması ile yayılır.

İnsandan insana bulaşma mümkündür.

Tedavide ribavirin isimli anti-viral ilaç ve hiperimmün serum kullanılabilirken aşısı bulunmamaktadır.

Kuduz

Kuduz tedavi edilmediği takdirde %100 ölümcül olma özelliğini korumaktadır.

Kuduz virüsü, dünya çapında 150’den fazla ülke ve bölgede bulunmakla birlikte, köpek ve yarasa ısırıkları enfeksiyonun en yaygın bulaşma sebebi olarak bilinmektedir.

Vücuda giren virüs, merkezi sinir sistemine yayılarak felçlere ve ölüme sebebiyet verir. Kuduz bir hayvanla temas ettikten sonra yaranın sabun ve suyla yıkanması, en kısa sürede kuduz aşısı ve kuduz bağışıklık globulini ile tedavisi gerekir.

SARS-CoV-2

Aralık 2019’dan itibaren bütün dünyaya yayılarak COVID-19 (Koronavirüs) hastalığı pandemisini yaratan SARS-Cov-2 virüsünün etkileri halen devam etmektedir. 1 yıl içinde yaklaşık 100 milyon kişiyi etkilediği saptanan ve yaklaşık 2 milyon kişinin ölümüne neden olan SARS-Cov-2 virüsü halen dünya için en tehlikeli enfeksiyon nedenidir.

Peki ya Nipah?

Nipah virüsü semptomları arasında mide bulantısı, kusma, öksürük, soğuk algınlığı, solunum güçlüğü ve şiddetli dehidrasyon gibi diğer solunum yolu viral hastalıklarına benzeyen semptomlar bulunduğu aktarılmakta. Bununla beraber, Pune merkezli Ulusal Viroloji Enstitüsü'nden bilim adamları Maharashtra'daki iki yarasa türünde Nipah virüsü antikorları buldu. Nipah virüsünün (NiV), Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan patojenlerin ilk 10 öncelikli listesinde olduğu da söylentiler arasında.

Hindistan medyasında yer alan haberlere göre, Hindistan'ın bugüne kadar dört farklı NiV salgını geçirdiği aktarılırken, NiV enfeksiyonunun ilk kanıtının da 2001 yılında Batı Bengal'in Siliguri bölgesinde rapor edildiği ifade edilmekte.

Nipah virüsünün %45 ila %75 arasında ölüm oranı bulunurken, 45 güne kadar uzayabilen de kuluçka dönemi bulunmakta.

Bunun yanı sıra, Nipah’ın da tıpkı koronavirüs gibi çok sayıda mutasyona uğrayabildiği ve bu şekilde yayılmasının hızlanabileceği de söylenmekte. Ve, yine, aynı koronavirüs gibi yarasalardan veya virüslü mango yiyen domuzlar tarafından insanlara bulaşabildiği bildirilen Nipah'ın insanlara hayvanlardan bulaşan zoonotik bir hastalık olduğu bilinmekte.