DEM Parti'den 24 Temmuz açıklaması: Bayram değil; mücadele günü

DEM Parti'den 24 Temmuz açıklaması: Bayram değil; mücadele günü
Basın Bayramı'na yönelik açıklama yapan DEM Parti Basın Komisyonu, 24 Temmuz gününü bayram günü değil; sansür ve baskılara karşı bir mücadele günü olarak nitelendirdi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Basın, Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, 24 Temmuz Basın Bayramı'na ilişkin partisinin resmi sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz 1908'in üzerinden 116 yıl geçtiğini belirten Temel, bu günün bir bayram havasında kutlanamadığını vurguladı.

Tayip Temel, "Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’dür; kutlu olsun" başlıklı açıklamasında, "Basın Bayramı'nı bu yıl da yine bir bayram havasında değil, basın, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve saldırılara karşı direniş ve mücadele günü olarak karşılıyoruz" dedi.

Gazetecilerin Abdülhamit Dönemi'nin baskılarına karşı verdiği mücadelenin önemine dikkat çeken Temel, Türkiye basınında sansürün asla tamamen ortadan kalkmadığını ifade ederek şunları kaydetti:

"Abdülhamit Döneminin baskılarına karşı gazetecilerin yürüttüğü mücadele ve elde edilen kazanımlar elbette önemlidir; ancak o tarihten bu yana Türkiye basınında sansür hiçbir zaman bütünüyle sona ermedi, basın üzerindeki baskılar hiç bitmedi. Basına yönelik saldırılar da basın özgürlüğü mücadelesi de hep var oldu. Sadece son 22 yıllık AKP iktidarında basına yönelik gerçekleşen saldırılar ile buna karşı mücadele bile bunun kanıtıdır."

Türkiye medyasının büyük bir kısmının iktidarın kontrolünde olduğunu belirten Temel, eleştiren gazetecilerin hedef alındığını, gözaltına alındığını ve tutuklandığını ifade etti ve ekledi:

"24 Temmuz 1908’den 116 yıl sonra bugün sadece gazeteciler değil düşünen, ifade eden, gerçeğin peşinde olan herkes ağır saldırı altındadır. Bugün Türkiye medyası tek sesliliğe, iktidar borazanlığına ve parti bülteni olmaya zorlanmaktadır. Eleştiren gazeteciler iktidar ve ortakları tarafından fişlenmekte, listeleri tutulmakta, saldırıya uğramakta, gözaltına alınıp tutuklanmaktadır. Muhalif basın her gün baskı ve saldırı altındadır. Medya çalışanlarının çoğu sendikasız ve toplu sözleşmesiz çalışmaktadır. 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’lerle onlarca basın kurumuna el konulmuş, 10 binden fazla gazeteci işsiz bırakılmıştır. Bugün itibariyle medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolündedir. Kürt basını ve sosyalist basın ise her dönemin ötekisi olarak saldırıların hedefinde yer almaya devam etmektedir. Dezenformasyon Yasası iktidar için tam bir dezenformasyon üretme ve sansür uygulama yasasına dönüştürülmüştür. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, üstlendiği Goebbels rolünü tam gaz sürdürmekte, denetimi altında olan medyada bile en ufak bir aykırı sese izin vermemektedir.

Bu tabloya rağmen, basın özgürlüğünü savunan, mücadele eden, tehdit ve saldırılara karşın hakikati yazan gazetecilerin varlığı umut olmaya devam ediyor. Basın ve ifade özgürlüğünün en temel özgürlük alanı olduğunun bilinciyle, 24 Temmuz’u mücadele günü olarak nitelendiren basın kurumlarını ve emekçilerini selamlıyoruz. Emek veren, bedel ödeyen, hakikati savunan gazetecilerin yanında olmaya devam edeceğiz."

Kaynak:halktv.com.tr