Davutoğlu'ndan Erdoğan ve Bahçeli'ye mektup
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye Suriye'de henüz olaylar başlamamışken bölgedeki risklere dair bir mektup gönderdiğini ifade etti.
"BÖYLE DÖNDEMLERDE DEVLETTE KÜSLÜK OLMAZ"
Mektubunda, Suriye'deki risklere ve alınması gereken tedbirlere değindiğini belirten Davutoğlu, Cumhurbaşkanı'ndan ve Bahçeli'den yanıt aldığını da açıklayarak şu ifadelere yer verdi:
"Mektubun ulaşmasından birkaç saat sonra Sayın Bahçeli arayarak son derece nazik, nezaket içinde bu mektubumuz dolayısıyla teşekkür ifade etti ve karşılıklı olarak kanaatlerimizi paylaştık. Kendisine teşekkür ediyorum. Bundan sonra da istişareleri devam ettirelim görüşündeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanımız da pazartesi günü bir cevabi bir mektupla hem benim kendi mektubumda ifade ettiğim hususlarla ilgili yapmakta oldukları Irak'la birlikte atılan adımları son derece kapsamlı ve bir bilgi içeriğiyle birlikte bir mektup gönderdi. Böyle dönemlerde devlette küslük olmaz, hiçbir dönemde olmaz da hele bu şartlarda."
Erdoğan'ın cevap olarak gönderdiği mektubun son derece zarif olduğunu açıklayan Davutoğlu, "Irak'la ilişkiler, Kuzey Irak bağlamında ve Türkiye'nin bölgesel politikaları bağlamında bütün toplumdan destek beklediğini ifade etti" dedi.
Suriye'deki olaylarla yakından ilgilendiği anlaşılan Davutoğlu'nun konuşmasında öne çıkan satır başları şunlar oldu:
"EL BEŞİR'E MEKTUP GÖNDERDİM''
"Yanı başımızda çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Suriye'de 13 yıldır süren bir savaş Esad rejiminin aslında içeriden çökmüş ama çökmesi için küçük bir darbe bekleyen Esad rejiminin sonunu getirdi. Şimdi yeni bir durum var. Geçmiş her şeyi unutarak Türkiye'de herkes bütün aklı ve enerjisiyle Suriye'nin bir an önce istikrara kavuşmasına destek olması lazım. Öte yandan, Suriye'nin Gazze soykırımını unutturmaması lazım. Ve İsrail'in Suriye topraklarında yaptığı operasyonlar ve beş kilometrelik koridor açma çabasına karşı da Türkiye'nin de dünyanın da tutumunun çok net olması lazım.
Gazze soykırımına ne kadar güçlü şekilde karşı çıkıyorsak İsrail'in Suriye topraklarına dönük attığı her adıma da aynı güçlü karşılığı vermek durumundayız. Peki Suriye'de ne yapılmalı? Suriye'nin yeni başbakanı kabinesiyle birlikte göreve başladı. Dün yeni hükümetin kurulma çalışmasıyla birlikte Başbakan olarak atanan Sayın Muhammed El Beşir'e bir mektup gönderdim. Suriye'de atılması gereken bu geçiş sürecinde takip edilmesi gereken stratejinin dokuz ayaklı hangi adımlar atılması lazım bunları kendisine detaylı olarak aktardığım bir mektup dün itibariyle kendisine iletildi.
"HER SİYASETÇİYE KAPIM AÇIK"
Suriye’deki meseleleri yanlış yorumladığını düşündüğüm, mültecilerin bir an önce Türkiye’den bir an önce gönderilmesini söyleyen siyasetçiler de dahil her siyasetçiye kapım açıktır. Onların görüşme talebiyle de görüşürüm. Geçmişte bizim hakkımızda ne dedikleri önemli değil. Şu an Suriye’deki gerçekliğe hepimizin doğru yaklaşması lazım.
Dün TÜSİAD’ın toplantısındaydım. Doğru davranırsak yeni Suriye bu: TÜSİAD’ın önemli üyeleriyle sohbet ederken şunu söyledim: ‘Savaşlar büyük dezavantajlar, yıkımlar getirir ama bazı fırsatlar da ortaya çıkarır. Türkiye, bölgede en büyük üretim kapasitesine ve en büyük altyapı kapasitesine sahip ülke. Yarın Suriye’de barış kurulursa, Ukrayna’da bir ateşkes sağlanırsa, Gazze’de ateşkes sağlanırsa sadece Suriye’nin altyapı için 500 milyar dolarlık büyük bir projeksiyonu var. Hepiniz hazır olmalısınız buna.’
Şimdiye kadar mültecilerle ilgili önemli külfetler üstlendik ama Suriye’de barış sağlandığında Türkiye’nin önünde o insan unsuruyla birlikte yepyeni bir beşeri kabiliyet ortaya çıkacak. Bizim şimdi o kabiliyeti kullanacak şekilde hazırlık yapmamız lazım. Merak etmeyin, herkes vatanına bir an önce dönmek ister. Yeter ki insanı bir tavır sergileyelim. Eminim, Suriyeliler geri döndüğünde Türkiye’nin yaptıklarını hiç unutmayacaklar. Onun için onlar giderken güzel hatırlarla gitsinler. Onlar gelecekte Türkiye’nin Suriye’deki en yakın dostları ve Türkiye-Suriye halklarının kardeşliğinin köprüleri olacak."