Cumhuriyet davasında karar verildi: Kadri Gürsel beraat etti
Eski Cumhuriyet gazetesi yazar ve çalışanlarının mahkûmiyet kararlarının Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından bozulmasının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde karar açıklandı. Cumhuriyet davasında mahkeme Kadri Gürsel'in beraatine karar verdi, diğer sanıklar yönünden Yargıtayın bozma kararına direndi.
Savcı, ilk kararda direnilmesini istedi
Duruşma Yargıtay'ın bozma ilamının okunmasıyla başladı. Mütalaasını açıklayan savcı yerel mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına karşı direnmesini talep etti.
Mütalaaya karşı beyanlar alınıyor
Mütalaanın açıklanmasının ardından sanıkların beyanlarının alınmasına geçildi. Kadri Gürsel mütalaayı kabul etmediğini, beraatini istediğini söyledi. Avukat Köksal Bayraktar "Yargıtay ve AYM’nin Türkiye hukuk tarihinde son derece önemli olan kararına mahkemenin uymasını arz ederim.İddia makamının mütalaası her yönden yanlış ve hatalı" dedi.
Avukat İlkan Koyuncu da "Bozmaya uyulmasını talep ediyoruz. Direnme kararı verirseniz diye söylüyorum, bitmiş bir yargılamadan bahsediyoruz. Yurtdışı çıkış yasağı da kaldırılmalı" dedi.
Mahkeme Başkanı: Kaptan kim?
Mahkeme Başkanı, sanık avukat Akın Atalay'ı "Evet kaptan, kaptan kim” diye çağırdı. Mahkemenin eski başkanı Abdurrahman Orkun Dağ da karar duruşmasından önceki celsede Atalay hakkında verdiği son "tutukluluğa devam kararında" "Gemiyi en son kaptanlar terk eder" demişti. Salonda tepkilerin yükselmesi üzerine hakim, “Espiri yaptım” dedi. Atalay "Mütalaada Yargıtay kararının hangi yönden hukuka aykırı olduğuna değinilmedi" dedi.
Avukat Bahri Belen "Yargıtay'ın bozma kararında Ahmet Şık yönünden çelişki var. Bunu gördük" dedi ve şöyle devam etti:
"Savcının mütalaasından şu anlaşılıyor: Cumhurbaşkanı ve Bakanlar bu örgütü (FETÖ) biliyordu. Savcı aslında onları da suçlamış oluyor. Direnme istemeninin hukuki bir dayanağı olmalı. Bir hasım mütalaası olmamalıdır. Savcılık, sanıkların lehine olan delilleri de toplaması gereken bir makamdır. Bu görüşü yok sayıyorum abesle iştigal olduğunu düşünüyorum."
Ahmet Şık: "Cumhuriyet komplosu, hukuki saiklerle açıklama yapılacak bir dava değildir. Savcı bey mütalaasıyla komploya ve suça ortak olmaya devam edeceğini beyan etmiştir. Sizin vereceğiniz karar bu suça ortak olup olmayacağınıza dair tercihinizi belirleyecektir. Söyleyeceklerim şimdilik bundan ibarettir."
Şık'ın avukatı Can Atalay "Anayasa’nın 83. Maddesi gereği durma kararı vermeniz gerekir. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay’ın kararından bağımsız bir mahkemesiniz. Bu nedenle durma kararı vermeniz gerekir" dedi.
Bülent Utku: Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyon en başından beri siyasi amaçlı bir intikam operasyonudur. Yargılamanın hiçbir aşamasında bu değişmedi. Savcının mütalaasına karşı diyeceklerim budur.
Utku'nun avukatı da Ergin Cinmen de "Ne yazık ki şimdi yine görüyorum ki hukukun amir ilkeleri yok sayılıyor. Bu davada suç teşkil eden fiilin ne olduğu belli değil. Ben böyle bir mütalaa beklemiyordum. Bu dava tarihe çakılan bir davadır. Lütfen artık Türkiye'yi kurtarın" dedi.
Çizer Musa Kart "Yargıtayın bozma kararına katılmanızı talep ediyorum" dedi. Hikmet Çetinkaya da "Beraatimi istiyorum" dedi. Güray Öz de "Savcının mütalaasını dikkatle dinledim. Yargıtay’ın kararına uyulmasını talep ediyorum" ifadelerini kullandı. Hakan Kara da Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasını talep etti.
Murat Sabuncu: Savcının mütalaasından anlıyorum ki gazeteciliğin üç yıldır yargılanma süreci bitmemiş. Yargıtayın kararına uyulmasını talep ediyorum.
Mustafa Güngör: "Yargıtayın bozma kararının uyulması talep ediyorum. Mütalaayı kabul etmiyorum" dedi. Güngör "35 yıllık hukukçu olarak bu mütalaaya ne denir bilemiyorum" ifadesini kullandı. Orhan Erinç de bozma kararına uyulmasını talep etti.
Mahkeme başkanı: Türkiye'de yargılama yapmak zor tabii usül çok
Beyanların ardından son sözlere geçildi. Mahkeme Başkanı'nın "Türkiye'de yargılama yapmak zor tabii usül çok" sözleri üzerine salonda gülüşmeler oldu.
Mahkeme Başkanı: Sanık avukatlarının bu talepleriyle ilgili bozmanın mahiyeti içeriği dikkate alınarak yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında ara bozmaya direnme noktasından sonra son sözün sorulamayacağı ve bu nedenle CMK'daki 216/3 aykırılık teşkil edebileceği kanaatiyle uyma ve direnme hususunun son sözlerinin alınmasından itibaren hükümle birlikte degerlendirilmesine karar verildi.
Davada neler olmuştu?
Cumhuriyet gazetesi davasında Orhan Erinç hakkında 6 yıl 3 ay, Murat Sabuncu hakkında "terör örgütüne yardım" suçlamasından toplam 7 yıl 6 ay, Kadri Gürsel hakkında "terör örgütüne yardım" suçlamasından toplam 2 yıl 6 ay, Güray Öz hakkında "örgüte yardım" suçlamasından toplam 3 yıl 9 ay, Musa Kart hakkında "terör örgütüne yardım" suçundan 3 yıl 9 ay, Aydın Engin hakkında "terör örgütüne yardım" suçundan 7 yıl 6 ay, Hikmet Çetinkaya hakkında "terör örgütüne yardım" suçundan 6 yıl 3 ay, Ahmet Şık hakkında "terör örgütüne yardım" suçundan toplam 7 yıl 6 ay, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara, Önder Çelik hakkında "terör örgütüne yardım" suçundan 3'er yıl 9'ar ay, Ahmet Kemal Aydoğdu hakkında 10 yıl, Emre İper hakkında 3 yıl 1 ay 15 gün, Bülent Utku hakkında "terör örgütüne yardım ve propaganda" suçlamasından ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, istinaf mahkemesi de bu cezaları onamıştı.
5 yılın altında hapse mahkûm edilen Cumhuriyet çalışanlarının dosyası İstinaf Mahkesi'nce onanmıştı. Onama kararının ardından eski Cumhuriyet çalışanları Güray Öz, Önder Çelik, Musa Kart, Hakan Kara ve Mustafa Kemal Güngör yeniden tutuklanmıştı. Altı eski Cumhuriyet çalışanı 25 Nisan 2019'dan bu yana Kandıra Cezaevi'nde tutuluyordu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, cezası 5 yıldan uzun olan eski Cumhuriyet çalışanlarının başvurusu üzerine Cumhuriyet davasına ilişkin hazırladığı tebliğnamede, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım” suçunu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılan gazeteciler Orhan Erinç, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin ile Ahmet Şık hakkındaki cezaların bozulmasını talep etmişti.
Yargıtay Başsavcılığının 16 Temmuz tarihli tebliğnamesinden 57 gün sonra 12 Eylül'de Yargıtay 16. Ceza Dairesi, tebliğnameye uyup mahkûmiyet kararlarını bozmuştu. Yargıtay, Akın Atalay, Orhan Erinç, Murat Sabuncu, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ve Ahmet Şık hakkındaki "terör örgütüne yardım"dan verilen mahkûmiyet kararlarını bozmuş, Şık dışındaki sanıklar için beraat talebinde bulunmuştu. Daire, Şık’ın "örgüt propagandası"ndan yargılanmasına hükmetmişti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bozma kararının aynı suçtan yargılanan ancak mahkumiyet hükümleri istinaf mahkemesinde kesinleşen Önder Çelik, Bülent Utku, Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara ve Mustafa Kemal Güngör’e de sirayet etmesi gerektiğine karar vermişti. Kararda, mahkumiyet hükmünün kesinleşip infaza başlanmış olması nedeniyle ileride bir hak kaybına sebebiyet vermemek açısından bu kişilerin cezalarının infazının durdurulmasına hükmedildiği belirtilmişti.
Daire, "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'ya FETÖ üyeliğinden verilen 10 yıl hapis cezasının da onanmasına karar vermişti. 25 Nisan’da cezaevine giren gazetenin muhasebe servisi çalışanı Emre İper hakkındaki ceza da onanmıştı. İper, yargı paketinde yapılan değişiklik sonrası tahliye olmuştu.