Çorlu Tren Katliamı Davası'nda 4. duruşma

Çorlu Tren Katliamı Davası'nda 4. duruşma
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, 8 Temmuz 2018’de 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin de yaralandığı tren katliamının 4’üncü duruşması başladı.

25 Temmuz 2018'de 7'si çocuk 25 kişinin hayatını kaybetmesi ve 340 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Çorlu Tren Katliamı'na ilişkin davanın 4. Duruşması Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Duruşma geniş katılım dolayısıyla Çorlu Halk Eğitimi Merkezi'nde gerçekleştiriliyor.

Birgün'ün haberine göre, duruşma öncesi katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri ve çok sayıda kişi Çorlu Santral Parkı'ndan duruşmanın görüleceği yere doğru adalet yürüyüşü gerçekleştirdi. Yürüyüş sırasında ölenlerin isimleri ve yaşları okunarak "Burada" denildi. Yürüyüşte sık sık "Adalet İstiyoruz" ve "Hak Hukuk Adalet" sloganları atıldı.

Duruşmanın yapılacağı yerin önünde aileler adına katliamda kızı Bihter Bilgin ve 3 yakınını kaybeden Zeliha Bilgin açıklama yaptı. Bilgin, "Tek isteğimiz bu davada en alt kademeden en üst kademeye kadar bu ihmal zincirinde kimin imzası varsa hepsi yargılansın. Kimse korunmasın." ifadelerini kullandı.

Duruşmaya basın mensuplarının bilgisayar vb. materyallerinin alınmamasına ilişkin avukatların yaptığı itiraz mahkeme tarafından reddedildi.

Sanık Turgut Kurt, mahkeme başkanının "Mahal listelerinde tüm menfezler var ancak kazanın olduğu menfez neden yok" diye sorması üzerine "Mühendislerimiz gerek görmemiştir." cevabını verdi.

Sanık Turgut Kurt'un avukatının "TCDD'ye ait köprü tünel ve menfezlerin yüzde 90'ı olması gerektiği gibi değil. Keşifte bunları göreceğiz." sözleri dikkat çekti.

Avukat Can Atalay, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitelerinin bilirkişi olarak görevlendirecek kimsenin olmadığını beyan etmelerinin ve kamu görevinden kaçınmalarının kabul edilebilir olmadığını ifade etti. Mahkeme başkanı İTÜ'ye tenkit yazıldığını belirtti.

Olay sırasında trende olanlardan tanık Coşkun Yıldız, olayın yaşandığı saat 17'den 21'e dek orada kaldığını ve o sırada vagonlara defalarca girip çıkan bir kadının kazazedelerin eşyalarını çaldıklarını belirtti.
Emekli TCDD makinisti olduğunu belirten Yıldız, "Alpullu'da trene bindiğimizde hiç yağmur yoktu. Kaza zaten 1 saat sonra oldu. Daha öncesinde zeminde ıslaklık olduğu söyleniyor ancak böyle bir kazayı doğal afete bağlamak çok yanlış." diye konuştu.
Ellerinde olay gününe ait görüntülerin de olduğunu belirten Yıldız, "Ne olayın 1 saat, 2 saat sonrasında ne de öncesinde ah vahlık bir yağmur yok." ifadelerini kullandı.

Tanıklardan Nihal Akçakan,"Ambulans bir buçuk iki saat sonra geldi." diyerek abisinin İstanbul'dan ambulanslardan daha hızlı geldiğini belirtti. Akçakan, olay günü havanın da yoğun yağışa sahip olmadığını belirtti.

Olayda iki kızını ve iki torununu kaybeden Remzi Güvenç, "Dört yavrumu toprağa verdim geldim. Ben size ne anlatayım. Canlı mıyım, ölü müyüm bilmiyorum ki." ifadelerini kullandı.

Tanık İsmail Dengeli, "Gözümü bir kapatıyorum açana kadar görüntü değişiyor. Tren o derece hızlıydı." diye konuştu.

Oğuz Arda Sel'in babaannesi Remziye Sel, "Bakanından mühendisine, bilirkişisine hepsinden şikayetçiyim. Böyle dört kişiyle bu iş olmaz. Suçlular gelsin buraya." dedi.

Kardeşini, iki teyzesini ve yeğenini kaybeden Batuhan Bilgin, olay yerine ulaşmaya çalışırken "3-4 dakika ambulansın arkasından gittim. Ambulans bir anda yönünü değiştirdi. Ambulanslar arasında da konum belirsizliği vardı." diye konuştu.

Olayda babasını kaybeden 11 yaşındaki Gölgem Gülsüm Erbil, "Orda 4 kişi rahat rahat oturuyor. Biz niye ağlıyoruz? 25 kişinin katili kim? Benim babamı kim öldürdü? Biz bu yaşta her gün psikologa gidiyoruz. Sizin bu yaşta hiç babanız öldü mü? Ölmedi." ifadelerini kullandı.

Erbil'in annesi "Babanızın kanını hakim amcanıza emanet ettim dedim ama dinlemediler. Kendimiz gelip soracağız dediler. Biz 500 küsür gündür bunları sürekli yaşıyoruz." diye konuştu.

Zeliha Bilgin, "Ben kızımı, iki kardeşimi, 6 aylık gün yüzü görmemiş yeğenimi kaybettim. Birilerinin ihmalkarlığı yüzünden biz bunları yaşamak zorunda mıydık?" dedi.

Olayda kızı Sena Köse'yi kaybeden Aysun Köse,
olaydan bir gün önce ablasının da aynı trenle aynı menfezden geçtiğini söyleyerek "O menfezden tren duracak derecede yavaşlayarak geçiyor. Hatta ablam yeğenime 'Kızım burada durak var mıydı, niye durdu?' diye soruyor. Ancak aynı menfezden ertesi gün hiç yavaşlamadan çok hızlı şekilde geçiyor." ifadelerini kullandı.

Köse, "Yasalar, evraklar, düzeniniz beni ilgilendirmiyor. Ben kaybettiklerimin derdindeyim. Bakanların ifade vermesi gerekiyor. Sizin mahkeme makamınız buna yetiyor mu?" diye konuştu.