CHP'li Salıcı'dan Erdoğan'a: Sahte kabadayılıktan geri durmuyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP MYK'nın ardından açıklamalarda bulundu. CHP'li Salıcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Osman Kavala'ya ilişkin çağrıda bulunan 10 büyükelçiye ilişkin 'istenmeyen adam' açıklamasına yönelik yaptığı değerlendirmede, "Bırakın 10 büyükelçinin sınır dışı edilmesini bizim yapmamız gereken Türkiye'nin yalnızlaşmasına engel olmak. Sayın Erdoğan üç önemli başkentte büyükelçilerimizin olmamasını görmezden geliyor, bu yalnızlaşmayı yeterli görmeyerek yeni yalnızlaşmalar peşinde. Ekonomik buhranın üstünü örtme çabası içinde. Sahte kabadayılıktan geri durmuyor. Türkiye'nin egemen devlet olarak hiç kimsenin dış müdahalesine, tavsiyesine ihtiyacımız yok ama ülkeyi bu hale getiren kişinin de Erdoğan olduğunu akıldan çıkarmamız gerekiyor" dedi.
Salıcı'nın satırbaşları şöyle:
Türkiye'ye yeni kur şoku
Referandumda yetkiyi aldı, hep beraber etkiyi gördük. Rahip Brunson krizinden gelen sonra gelen kur şoku doları 7 liraya eşiğine attı. Yaratılan krizin kalıcı olmasını engelleyemediler. Pandemi sürecini yönetemediler. Yaşanan kriz buhrana dönüştü. Ardından Erdoğan, Merkez Bankası Başkanlarını görevden almaya başladı.
21 Mart 2021'de Erdoğan, Naci Ağbal'ı gece yarısı görevden aldı. Dolar 1 lira daha yükseldi. Yeni başkan yüzde 19 olan politika faizini yüzde 18'e düşürdü. Erdoğan'ın Merkez Bankası'nın iki başkan yardımcısı bir PPK üyesini görevden almasının ardından dolar zirve yaptı. Son olarak Merkez Bankası 200 puan faiz indirdi bu kararın ardından döviz tekrar rekor kırdı.
Rahip Brunson söz konusu olduğunda yani 2018'de Türk Lirası değer kaybına uğradığında AKP yöneticileri 'Bu dış mihrakların müdahalesidir' dedi. Şimdi söyleyin az önce anlatmış olduğumuz kararları da mı dış mihraklar yarattı? Dış mihrakların telkini ile mi Merkez Bankası Başkanlarını görevden aldınız?
Türkiye'de ne zaman bir sıkıntı yaşansa topu dış mihraklara atma garantisi olan bir iktidar var. O kararnameleri Erdoğan'a dış mihraklar mı imzalattı? Türkiye zaman kaybediyor, bir an önce sandığı getirin.
Bir kez daha Erdoğan'ın talebi yerine getirildi ve yeniden Türk Lirası değer kaybetmeye başladı. Bu hamleleri ekonominin gerçekliğine göre yapmak gerekir. Ekonomik olarak bu kara kışı vatandaşımız çok zor geçirecek. Öyle bir iktidar var ki sanki vatandaşa garezi var, vatandaşın cebi ile kavga ediyor. Bize artık masal değil, sandık lazım. Sarayın etrafında oluşan lüks konutlar, danışmanlar ordusu Erdoğan'ın halkın gerçeklerini görmesine engel oluyor.
Hiç kimse önünü göremiyor. Bu keyfi faiz kararlarını alanlar benzinin, yemin, doğalgazın, gübrenin, gıdada bir çok ürünün ithal edildiğini bilmiyorlar mı? Bu ülkeyi yönetenlerin ülkesinden ne kadar habersiz olduğunu gösteriyor. Alınan kararlar milletimizin ağır bir yük altında kalacağınızı hepimize gösteriyor.
Türkiye gri listede
Bir de Türkiye gri listeye alındı. Bunun maalesef sonuçları olacak. Ekonomimiz bu kadar kırılganken gri listedeki Türkiye, daha önce gri listeye alınan ülkelerin başına gelenlerle karşılaşılır mı? Yabancı yatırımlar tehdit altında. Kurumlar, şirketler uluslararası piyasada yatırım bulmakta zorlanabilirler.
Zamlar
Önümüz kara kış. Bu beceriksiz politikalar nedeniyle bu kış hepimiz için zor geçecek. Söyler misin sayın Erdoğan dört mevsimin yaşandığı Türkiye gibi bir ülkede insanlarımız bu kışı geçirmek için nasıl ısınacaklar? Doğalgaza son bir yılda 8 defa zam geldi. Sonuçta vatandaşımız doğalgaz faturalarını ödeyemeyecek duruma geldi. Mutfak tüpüne de zam geldi. Kömürde de durum çok parlak değil. Elektrik ile ısınabilir mi? Elektriğe 1 Ekim 2020'den itibaren 3 kez zam yapıldı. Vatandaşın zam çilesi bunla da bitmiyor. Akaryakıt zamları vatandaşa ve esnafa kontak kapattıracak duruma geldi.
Bu kış insanımız için ağır geçecek sayın Erdoğan. Gelişmiş ülkeler yükselen enerji fiyatlarının etkisini hafifletmek için vatandaşlarına destek olmaya çalışıyorlar. Bizim sizden umudumuz yok ama bu kışı da geçirmek gerekiyor.
Türkiye 20 yıllık bir iktidardan sonra ilk kez bir barınma krizi ile de karşı karşıya kaldı. Bu kara kış sizin anlattığınız masallar ile geçmez. Biz Kara Kış Fonunun arkasında duruyoruz. Bütçe görüşmeleri sürerken kara kışı rahat geçirmesi için vatandaşa yardım edecek bir düzenleme yapın.
Pakdemirli'ye yanıt
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 'Türkiye'nin kaderini Millet İttifakı'na terk edemeyiz. Türkiye ve AK Parti'nin kaderi adeta bütünleşmiştir' diyor. AKP, 2002 yılında 'Millet iradesi' diye diye iktidara geldi. 31 Mart yerel seçimlerinde millet iradesi onların isteği dışında tecelli edince Millet iradesinden bahsetmez oldular. Görünen o ki Bekir Pakdemirli millet iradesini bir kenara bırakmış. Biz bu sözleri 31 Mart seçimlerinden sonra İstanbul'da seçim iptal edildiğinde de duymuştuk. Bu beylere ders olmalı. Sandıktan çıkan sonucu tartıştığınızda başınıza neler geleceğini İstanbul'daki seçimlerde görmüş olmalısınız.
'O sandık gelecek ve AKP'nin yaratmış olduğu ağır travma Türkiye'den bir an önce gidecek'
Bu sorunlu ortamdan çıkmamızın en önemli yolu sandığın bir an önce gelmesidir. Bu kış zor geçecek. Bu kışla ilgili vatandaşımızı rahatlatacak bir şey yapmayacağını anladık. Ülkeyi yoksullaştırmaya, Türkiye'yi itibarsızlaştırmaya devam edecekler. O sandık gelecek ve AKP'nin yaratmış olduğu ağır travma Türkiye'den bir an önce gidecek.
Sorular
Irak-Suriye tezkeresi
Suriye'de iç savaş başladığında AKP'nin uygulamış olduğu siyaseti o günden başlayarak eleştirdik. Suriye'de daha önceden bilmediğimiz, olmayan birçok terör örgütü ortaya çıktı. Türkiye'yi tehdit etti, Türkiye'de eylem düzenlediler. Bütün bu süreç içinde Suriye siyasetini eleştirmeye devam ettik.
Ortada 2 yıllık bir tezkere var. Tezkere neden 2 yıllık? 2 yıl sonra Türkiye'de başka bir iktidar olacak. O siyasi iktidarın ve meclisin iradesine ipotek koyma çabası olarak görüyoruz ve iki yıllık bir tezkerenin getirilmiş olmasını doğru bulmuyoruz.
3,5 milyon Suriyeli ülkemize geldi. Türkiye'de bazen çok ağır şartlarda yaşadılar bazen ise bizim yurttaşlarımızın ağır sorunlar yaşamasına neden oldular. Türkiye'nin güvenliği, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz varken daha önceki eleştirilerimizle birlikte ama İdlib konusundaki ağır tarihi sorumluluğu göz ederek bir karar vereceğiz.
Büyükelçiler için 'İstenmeyen adam' talimatı
Ortada Dışişleri Bakanlığı tarafından yargıya talimat verilmemesine yönelik bir açıklama var. Öbür taraftan 'Selahattin Demirtaş'ı çıkaramayacaksınız' diyerek talimat veren bir Erdoğan ile karşı karşıyayız.
Tüm dünyanın gözü önünde kendi yargısına talimat vermekten çekinmeyen bir tür baş yargıç görevi gören bir Erdoğan var. Türkiye'yi uluslararası sözleşmelere vermiş olduğu sözlere davet eden büyükelçilere yönelik 'istenmeyen adam' ilan etme çabası var.
Bırakın 10 büyükelçinin sınır dışı edilmesini bizim yapmamız gereken Türkiye'nin yalnızlaşmasına engel olmak. Sayın Erdoğan üç önemli başkentte büyükelçilerimizin olmamasını görmezden geliyor, bu yalnızlaşmayı yeterli görmeyerek yeni yalnızlaşmalar peşinde. Ekonomik buhranın üstünü örtme çabası içinde. Sahte kabadayılıktan geri durmuyor. Türkiye'nin egemen devlet olarak hiç kimsenin dış müdahalesine, tavsiyesine ihtiyacımız yok ama ülkeyi bu hale getiren kişinin de Erdoğan olduğunu akıldan çıkarmamız gerekiyor.