CHP'li Kuşoğlu: 'Devlet bakkallık yapmaz' diyen zihniyet 783 şirketin kayyumu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, TMSF’nin kayyum atanması yetkisinin TBMM’de onaylanan torba kanun ile 3 yıl daha uzatılmasına tepki gösterdi. Kuşoğlu, “Devlet bakkallık yapmaz diye 61 milyar dolarlık özelleştirme yapan iktidar sahipleri terörist diye yargıladığı 783 şirketin kayyumu. Böyle bir anlayıştaki ülkeye yatırım yapabilir mi?" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Etkin Düşünce Akademisi tarafından hafta sonu düzenlenen söyleşi yayınına katıldı.

Burada siyaset ve ekonomiye ilişkin soruları yanıtlayan Kuşoğlu, “TBMM’de iki gün çalıştık, bir torba kanun vardı. Çıkan kanun maddelerinden bir tanesi TMSF’nin üç yıl daha kayyumluk yapabilesi. Şu anda TMSF’nin kayyum olarak atandığı 783 şirket var. ‘Devlet bakkallık yapmaz’ diye 61 milyar dolarlık özelleştirme yapan iktidar sahipleri, ‘terörist’ diye yargıladığı 783 şirketin kayyumu. Böyle bir anlayıştaki ülkeye yatırım yapabilir mi? Sizin bir milyar dolarınız olsa böyle bir ülkede tutar mısınız?” dedi.

Kuşoğlu, sosyal medyada yayınlanan canlı yayında şu açıklamaları yaptı:

Üretime yönelik yatırım yapılmadı: Türkiye’de tek kelime ile bugün bir ekonomik krizdeyiz. Yabancı para cinsinden borçlu bir ülkeyiz. Borç almakta zorlandığımız için, yüksek maliyet ortaya çıkıyor.  Sebebi bu defa yönetime güven duyulmamasıdır. Yüksek maliyetle, piyasanın 8-10 katı maliyetle yabancı parayla borçlanıyoruz. Bulduğumuz dövizi de yanlış yerlerde kullanıyoruz. Yaptığınız yatırımın getirisi de döviz cinsi ile olmalı iken maalesef değil. Son yıllardaki yatırımlarımız cam binalara, köprülere, yollara yapılmış. İstihdama ve üretime yönelik yatırım yok. Son yıllarda kamunun üretime ve istihdama dayalı yatırımı hiç olmamış.  Özel sektör teşvik edilmeye çalışılmış ancak yeterli olmamış. Güven duymayan ve yüksek döviz maliyeti nedeniyle başarı göremeyen özel sektör de başarılı olamamış.  

Yurt dışında Türklerin 200 milyar doları var: Türkiye’de para kazanan parası olan Türkiye’de tutmuyor. Afrasia Bank New World Wealth araştırmasına göre 2016-2019 arasında Türkiye nüfusunda oranla dışarıya servet çıkan birinci ekonomi. Bu araştırmaya göre 17 bin 100 hesap bir milyon dolar ve üstü dışarı kaçmış. Ortalama 10 milyondan baz alsak 170 milyar dolar yapar. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu rakamı Merkez Bankası verilerine göre 2014 yılında 150 milyar dolar olarak açıklamıştı. İlaveten bu çıkışlar söz konusu. Bence toplamda en az 300 milyar dolar yurt dışında parası var.  Bir iş adamı bu rakamın 500 milyar doların altında olmadığını söyledi. 100 milyar dolar bile güvenip Türkiye’ye gelse 5-10 yıl bizi idare edecek rakamdır ki en az 200 milyar dolar olduğunu iddia ediyorum. Bu bizim paramız, Türklerin parası. Böyle bir realite var. Türkler hem servetlerini yurt dışına götürüyor hem de yatırımlarını İspanya, İngiltere, AB ülkeleri, Romanya, Bulgaristan hatta Mısır gibi ülkelere yapıyor.    

Önemli kayıplarımız var: Ekonomide argo değimi ile çökme tabiri oluştu. Örneğin eski oligark Mansimov’un hem servetine çöküldü, hem de hapishaneye atıldı. Türkiye böyle bir ülke haline geldi. Altı servet affı yaptık. Vergi alınmayan bu aflarla bu servetler bankacılık sisteminde kayda giriyor, sonra tekrar geri yurt dışına çıkıyor. Bu da Türkiye’yi maalesef para aklayan ülke konumuna düşürüyor. Parayı tutamıyoruz, yatırım yapamıyoruz. Bir de Türk lirasının düşmesi ile servet avcıları türedi. Türk lirası hesabıyla karlı olan ancak uluslararası rekabet konusunda sıkıntıda olan şirketlerimizi takip edip satın alıyorlar. Değeri 10 milyar dolar olan bir bankamızı 5 milyar dolara alabiliyorlar. Çok önemli kayıplarımız var. Türkiye çok önemli değerlerini kaybediyor. Dünya’daki servet avcıları grubu akıllı yatırımcılarımızı ve köklü yatırımcılarımızı izliyor.  

'Devlet bakkallık yapmaz' diyen zihniyet 783 şirketin kayyumu: Ekonomide yeni bir mimari gerekiyor. Yamukluk var, çarpıklık var. Güveni sağlamamız gerekiyor. Yatırımcı, hukuka, demokrasiye ve ekonomiye güvenebilmeli. TBMM’de iki gün çalıştık, bir torba kanun vardı. Çıkardığımız kanun maddelerinden bir tanesi TMSF’nin üç yıl daha kayyumluk yapabilmesi. Bir kişinin terörist olduğuna karar verilmişse, mal varlığına el konularak, TMSF kayyum olarak atanıyor. Şu anda TMSF’nin kayyum olarak atandığı 783 şirket var. ‘Devlet bakkallık yapmaz’ diyen 61 milyar dolarlık özelleştirme yapan iktidar sahipleri, ‘terörist’ diye yargıladığı 783 şirketin kayyumu. Üstelik hepsini tek bir bünyede yönetiyor. Bu rakam aslında binin üzerinde idi. 420 şirket sahibi dava edip şirketlerini geri almış. Ancak hedefleri tutturulamayan, karlılıkları büyük oranda düşmüş vaziyette geri almışlar şirketlerini. 

Böyle bir anlayıştaki ülkeye yatırım yapabilir mi? Üç yıl uzatılan bu kanun Türkiye’ye sıkıntı getirecek maalesef. Sizin bir milyar dolarınız olsa böyle bir ülkede tutar mısınız? Ücretlinin dengesi olumsuz anlamda bozuldu. Hukuk ve bağımsız yargı yatırımcılar için de çalışanlar için de şarttır.   

Doğu ile Batı arasında tost olduk: Türkiye bir yol ayrımında. Nerede olduğumuza karar vermeliyiz. Ne batılıyız ne doğulu. Araftayız. İkisi arasında paylaşılamayan bir ülke de değiliz. Doğu ve batı arasında tost oluyoruz. Sıkışan ve sıkıntıya giren bir ülkeyiz. Ne batılı ve doğulu kalabildik.”