CHP’den Erdoğan’ın doğum oranları açıklamasına tepki: Geçinemeyen halka karşı hoyratlık

CHP’den Erdoğan’ın doğum oranları açıklamasına tepki: Geçinemeyen halka karşı hoyratlık
CHP’nin gölge Hazine ve Maliye Bakanı Yalçın Karatepe, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğum oranlarının düşmesi hakkında “ekonomi değil kültürel” demesine tepki gösterdi. Karatepe ifadeye dair, “ülkenin en yakıcı gerçeklerinden biri olan geçim krizini inkâr etmenin bir başka ifadesidir” dedi.

CHP Hazine ve Maliye Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın Türkiye’de düşük olan doğum oranlarının sebebi olarak, “Doğurganlık düşüşü ekonomik değil kültürel” yorumu yapmasına tepki gösterdi.

Konuya ilişkin yazılı bir basın açıklaması yayımlayan Karatepe, Erdoğan’ı geçim krizinin inkâr etmekle suçladı.

'GEÇİM KRİZİNİ İNKÂR'

Karatepe’nin konuya dair yaptığı açıklama şöyle:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “doğurganlık düşüşü ekonomik değil kültürel sebepli” açıklaması, ülkenin en yakıcı gerçeklerinden biri olan geçim krizini inkâr etmenin bir başka ifadesidir. Bugün Türkiye’de gençler evlenemiyor, evliler çocuk yapamıyor; çünkü bu ülkenin iktidarı, hayatı yaşanabilir kılacak bir ekonomik düzen kuramıyor. Kiraların asgari ücreti aştığı, bebek mamasının vitrinde kaldığı, etin gramla sorulduğu bir ülkede gençlerden üç çocuk yapmasını beklemek; geçim derdiyle boğuşan halka karşı açık bir hoyratlıktır. Hayatın kendisi bu kadar pahalıyken, doğurmayı teşvik değil; hayatta kalmayı mümkün kılmak devleti yönetenlerin asli görevidir. Aksi hâlde bu çağrı, yoksulluğun üzerine kurulmuş bir nüfus politikası fantezisinden ibaret kalır.

Doğum oranlarındaki düşüş ne popüler kültürle ne de bireysel tercihlerle açıklanabilir. Bu düşüşün adı nettir: Gelecek korkusu. Gençler, çocuklarına nasıl bir hayat sunacaklarını bilemedikleri için doğurmuyor. Çünkü bu ülkede doğan her çocuk, borç içinde bir hayata “merhaba” diyor. Türkiye, refahın değil; umutsuzluğun ülkesine dönüşmüş durumda. Sorun üç çocuk sahibi olunmaması değil, bir çocuğun bile onurlu bir yaşam süremeyeceği bir ülke gerçeğidir.

'İKTİSADİ GERÇEKLE BAĞI TAMAMEN KOPUK'

Cumhurbaşkanı’nın “Kişi başına gelir daha düşükken doğurganlık daha yüksekti” açıklaması, devletin en üst kademesinin temel iktisadi gerçekle bağının tamamen koptuğunu bir kez daha göstermiştir. 1990’larda sosyal devlet hâlâ ayaktaydı: Kamu kreşleri, kamu barınma imkanları, erişilebilir sağlık ve eğitim hizmetleri vardı. Bugünse çocuk yetiştirmenin maliyeti bir hanenin yıllık gelirini aşıyor, çünkü her şey piyasanın insafına terk edildi. Üstelik iktidar, şimdi CHP’li belediyelerin açtığı kreş hizmetlerine ve kent lokantalarına bile göz dikmiş durumda. Bu şartlar altında doğurganlığı kültürel bir tercihmiş gibi sunmak; barınamayan, beslenemeyen, güvencesizliğe hapsedilmiş milyonların çaresizliğini perdelemeye ve milyonların yaşadığı ekonomik boğulmuşluğu örtmeye çabalamaktır.

'SORUN DOĞURGANLIK DEĞİL SEFALET'

Masalları bırakalım: Bu ülkenin sorunu doğurganlık değil; umutsuzluk, güvencesizlik ve sefalet. Bu ülkede artık bebek bezinin fiyatı maaşla yarışıyor, çocuk büyütmek lüks değil, orta sınıf için imkânsız bir görev hâline gelmişse; ortada refah değil, alttan alta büyüyen bir çöküş vardır. Her ekonomik yangında suyu aileye taşıyıp, yangının çıktığı yeri görmezden gelen bu iktidar dili; hem acizdir hem de ikiyüzlüdür. “Aile kutsaldır” diyorsanız, önce o ailenin pazar filesine bakacaksınız. Gençlerin çocuk yapmasını istiyorsanız, önce başını sokacak bir çatısı, ödeyebileceği bir kirası olacak. Çünkü barınamayan doğurmaz, geçinemeyen büyütmez, umudu tükenen de çocuk değil, bavul hazırlar. Bu düzeni değiştirmeden doğurganlık konuşmak, yangın yerinde doğum günü kutlamaya benzer.

'AİLEYİ POPÜLİZMLE KUTSAYIP EKONOMİYLE YOKSULLAŞTIRIYORLAR'

Bu ülkede mesele düşen doğum oranı değil, çöken yaşam standardıdır. Gençler çocuk yapmıyor çünkü yarın ne yiyeceğini bilmiyor. Kiralar maaşı yutmuş, mama rafı kredi kartına kilitli, güvenli bir gelecek artık hayal değil; imkânsız. "Üç çocuk yapın" çağrısı, sofrasında ekmek bölüşen yurttaşa verilen trajikomik bir talimattır. Bu düzende bebek bezi değil, sabır tükenmiştir. Aileyi popülizmle kutsayıp ekonomiyle yoksullaştıran bir iktidarın, ne nüfusu artıracak aklı kalmıştır ne de halka umut verecek takati. Cumhuriyet Halk Partisi olarak söylüyoruz: Türkiye'yi bu ‘hayatta kalma ekonomisi’nden kurtaracak olan, laf cambazlığı değil, adil bir düzendir. Ve o düzen, sandıkla kurulacaktır."

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi