Büyükanıt'ın 'sır'larını kızına teslim ettiği iddia edildi

Büyükanıt'ın 'sır'larını kızına teslim ettiği iddia edildi
Korkusuz gazetesi yazarı Can Ataklı, yaşamını yitiren Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt hakkında büyük bir iddia ortaya koydu.

Can Ataklı, dün yaşamını yitiren 25. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın "sırlarını" yazılı olarak kızına bıraktığını ve gerekirse bunların yayımlanmasında sakınca görmediğini söylediğini öne sürdü.

Büyükanıt'ın ölümünün ardından 27 Nisan muhtırası ve 4 Mayıs 2007'de gerçekleşen Dolmabahçe görüşmesi yeniden gündem olmuştu.

12 yıl önceki görüşmenin içeriği ne Erdoğan ne Büyükanıt tarafından açıklanırken, Erdoğan, "bizimle mezara gidecek" demişti. Görüşmenin hemen ardından AKP ve Cemaat Ergenekon operasyonunu başlatmış, Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş ve AKP yeni dönemin kapısını açmıştı.

Büyükanıt'ın ardından "sırlarını da beraberinde götürdü" yorumları yapılırken Korkusuz gazetesi Can Ataklı "Yaşar Büyükanıt her şeyi yazmış" başlıklı yazısında, Büyükanıt'ın sırlarını kendi el yazısıyla kaleme alarak kızına bıraktığını öne sürdü.

Can Ataklı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:

"2007’den bu yana ben de Dolmabahçe görüşmesinin açıklanması için pek çok yazı yazdım, televizyon konuşmalarımda dile getirdim. Tabii ki hiçbirinden sonuç alınamadı. Paşa, dün aramızdan ayrıldı.

Acaba sırları da kendisiyle birlikte yok olup gidecek mi?

Tele1’deki sabah yayınında bunu dile getirdikten sonra kendi YouTube kanalım için de bir konuşma hazırladım.

Bu konuşmada, Büyükanıt’ın vefatına değinerek ‘Umudum’ dedim, ‘Büyükanıt’ın Dolmabahçe görüşmesini bir kenara yazıp evladına ölümünden sonra açıklaması için vasiyet etmiş olması’ diye ekledim.

Öğleye doğru Yaşar Büyükanıt’ı ve ailesini çok iyi tanıyan bir dostum aradı.

Henüz YouTube kanalımdaki konuşmamı izlememişti o sırada.

Dedi ki, ‘Sen hep sordun, Dolmabahçe görüşmesinin açıklanmasını istedin.’

Sonra da şu bilgiyi verdi: ‘Yaşar Paşa çok vatansever, gerçek bir askerdi. Erdoğan’ın o görüşmede olanların açıklanmamasını istemesine dürüst bir devlet görevlisi olarak uydu. Çünkü Paşa, iyi bir devlet memuruydu. Erdoğan, başbakan olarak üstüydü ve onun söylediğine uymayı, devlet terbiyesi içinde gördü.’

Burada dostumun sözünü kestim; ‘İyi de’ dedim, ‘Bu kadar önemli bir konuda mezara kadar sır saklamak olur mu?’

Dostum, ‘Kızma hemen, dur bekle’ dedi ve devam etti;

‘Yaşar Paşa’nın her şeyi dolmakalemle ve kendi el yazısıyla yazdığını biliyorum. Bu yazdıklarını kız evladına teslim etti. Ona ölümünden sonra bunu açıklaması konusunda bir vasiyeti yok. Ama gerek görmesi halinde bunu açıklamasında bir sakınca olmadığını da belirtti. Hatta bunun bir kitap olabileceğini bile söyledi.’

Bakalım evladı bu yazıları kamuoyu ile paylaşacak mı?

Üzerinde çok büyük bir baskı olacağını tahmin ediyorum.

Ama keşke çekinmese, korkuya kapılmasa ve ölümünden sonra babasının bazı çevrelerde oluşan itibar erozyonunu sona erdirse."