İsmail Saymaz
Murat hocam, maşallah!
Gülerek şu yanıtı verdi:
"O zaman Adnan Hoca'yı Diyanet İşleri Başkanı yapsınlar!"
Atik'in 1993'te 20 milyon TL sermaye ile kurduğu Atik İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi, örgütün finans kaynağı olarak biliniyor.
Şirket 1999'da Adnan Hoca'ya yönelik operasyonda basıldı.
Atik, firar edip kurtuldu.
İmza sahibi iki yetkili
İstanbul Ticaret Odası'nın kayıtlarına göre şirketin Atik dışında iki yetkilisi daha var. İkinci derece imza sahibi olarak anılan Erkan Seyhan ve Hulusi Gökmen, 2018 yılındaki Adnan Hoca Operasyonu'nda tutuklandı ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen yargılamada ağır ceza aldı.
Seyhan'a örgüt üyeliğinden dört yıl altı ay ve altı cinsel saldırıdan 126 yıl hapis cezası verildi.
Gökmen'e de örgüt üyeliğinden dört yıl altı ay ve iki cinsel saldırıdan 52 yıl 6 ay...
Şu an tutuklular.
Beratta'yı devretmişler
Sanık olmasa bile yargılamada Atik'in adı geçiyor.
Örneğin, örgüte ait Baretta marka D34262Z seri numaralı silahın devredildiği kişiler arasında Atik de var. Mahkeme, 100 civarında silahın devir işlemini delil sayıyor. Çünkü örgüte ait silahların ancak elemanlara devredilerek elde tutulduğu düşünülüyor. Öte yandan MASAK raporuna göre, para transferi yapılanlar arasında Atik'in şirketi yer alıyor.
Bitmiyor.
Kız kardeşi Esra Atik, AK Parti'den milletvekili aday adayıydı.
Görüştüğüm kamu görevlisi şunları söylüyor:
"Murat Atik, soruşturmadan ayıklanmış. Nasıl ayıklanmış? O bir soru işareti. Bir el korumuş. O el kimin, bilmiyoruz."
Finansördü
Adnan Hoca'nın televizyon kanalı A9'da program yapan, örgütte 15 yıl kalan eski bir mürit de Atik için "Oktar'ın önünde el pençe divan durup milyonlarca dolar bağışlayan bir finansördür. Örgüte para aktarır" diye konuşuyor.
Eski mürit, Atik'in TCDD'den ihale aldığı Sun Group'un örgüte bağışta bulunduğunu iddia ediyor. Atik'in Oktar'ı Çengelköy'deki villada ziyarete geldiğini belirten eski mürit, "Bunun gibi birkaç kişi arkası sağlam olduğu için kurtuldu" diyor.
Adnan Hoca ile karşılıklı göbek atan kedicikler üç yıldır hücrede çürürken, finansör olduğu iddia edilen Atik, bunca kanıt ve tanığa rağmen TCDD'ye genel müdür atanıyor.
Adnan Hoca'nın da buyurduğu üzere:
Murat Atik hocam, maşallah!
Brezilya'nın aradığı baron tahliye edilecek mi?
Asıl adı, Walaeed İssa Ahmad Khamees.
Ürdünlü.
Şu an 60 yaşında.
İstanbul Maslak'ta faaliyet gösteren Jakarta Export Tekstil Gayrımenkul Danışmanlığı Limited Şirketi'nin sahibi.
'Robert Sekeres' adına düzenlenmiş kimlik ve pasaportla şirket kurup Türkiye'de ikamet izin belgesi aldı.
Ne var ki 22 Temmuz 2020'de yakalandı.
Üzerinden Brezilya, Ürdün, Filistin ve Sırbistan'a ait dört farklı kimlik çıktı.
Resmi belgede sahtecilik suçundan sevk edildiği İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nce adli kontrolle serbest bırakıldı.
Brezilya Kırmızı Bülten ile arıyor
Parmak izi incelemesi sonucunda Sekeres'in asıl adının Khamees olduğu ve 2017'den beri Brezilya tarafından Kırmızı Bülten ile bütün dünyada arandığı anlaşıldı. Interpol'e göre Sekeres ve Khamees aslında aynı kişiydi.
Bu kişi Brezilya'da uyuşturucu ticareti ve suç örgütü kurmakla suçlanıyor. Üç yıldan sekiz yıla kadar hapsi isteniyor.
Bir yıldır tutuklu
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 Eylül 2020'de Khamees'in iade yargılaması başladı. Görüşü sorulan Khamees, "Türkiye'de kalmak istiyorum. Suçsuzum. Çalışmak amacıyla geldim. Müslümanım" dedi. Mahkeme iade talebinin kabul edilebilir olduğuna ve iade edileceği tarihe dek tutuklu kalmasına karar verdi.
O günden beri Maltepe 3 No'lu L Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor.
Bir Kosovalı, bir Filistinli!
Avukatı Ali Cem Alıcı, mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde, Brezilya ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşmasının olmadığını belirterek, "Kaldı ki Brezilya, ülkemizce talep edilen FETÖ sanıklarını Tükiye'ye iade etmeyip ısrarla mütekabiliyet esasını ihlal etmektedir" diyor.
Müvekkilinin gerçek adının Robert Sekeres...
Sekeres'in Kosovalı bir Müslüman olduğunu savunuyor.
"Ülkemize çalışmak amacıyla gelmiş, uzun yıllardır istihdam sağlayan, sabit ikametgah sahibi kişidir" diye yazıyor.
Ancak aynı dilekçenin bir diğer paragrafında Khamees'in Filistin asıllı bir Müslüman olduğunu savunarak, "Bu sebeple uzun yıllar Filistin Halk Kurtuluş Ordusu üyesi olup Filistin'in bağımsızlık mücadelesine iştirak etmiştir" diyor.
İkinci Zindaşti olmasın
Khamees, 9 Eylül'de hakim karşısına çıkacak.
Yargı çevrelerinde Khamees'in tahliyesi için yoğun pazarlığın sürdüğü iddia ediliyor. Bir hukukçu "Tahliye halinde ikinci Zindaşti Olayı diye tartışma başlar ve Türk yargısı bir yara daha alır" diyor.