Bilim Kurulu Üyesi Prof. Azap: Yaz aylarında küçük patlamalar karşımıza çıkabilir
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, yeni tip koronavirüs salgınının Türkiye'deki seyriyle ilgili olarak açıklamalarda bulundu.
Habertürk’te Ebru Baki’nin sorularını cevaplayan Prof. Azap, "Koronavirüs sıfırlandı mı, biter mi?" sorusuna "Kısa bir cevap vereyim bitmez. Ama dünyada hiçbir yerde bitmeyecek. Yaz aylarında çok azalmasını bekliyoruz. Alınmış olan önlemlerin de katkısıyla ama en çok da bireysel önlemlerin devam ettirilmesi sayesinde oldukça azalmasını bekliyoruz" yanıtını verdi.
Azap, şu açıklamaları yaptı:
Yaz aylarında insanlar çok kalabalık ve kapalı ortamlarda bir arada bulunmadıkları için, sosyal mesafe ya da fiziki mesafeyi korumak daha kolay olduğu için, ultraviyolenin de daha dik gelmesiyle yaz aylarında bir azalma kesin olarak bekliyoruz. Ancak tamamen ortadan kalkması söz konusu olmayacak.
Yaz ayları boyunca küçük patlamalarla karşımıza çıkabilir; yani enfekte kişilerden bulaşmış 30-40’lı sayılara kadar ulaşan, tek bir kişiden kaynaklanan küçük odaklarla karşılaşacağız. Bunun şimdiden bazı örneklerini görmeye başladık. Mesela ‘Virüsten kurtuldum’ yemeğinde çok sayıda etkilenenler oldu. Ama bunun topluma bir yayılımının söz konusu olmadığı ve bu kişilerin tedavi ve izolasyona alınarak topluma yayılmanın engellendiği bir süreci yaşayacağız gibi görülüyor.
'Eylülden sonra ne olacak?'
2. dalga kesin olacak. Nisan ayında yaşadığımız kadar yüksek olmasını çok beklemeyiz. Çünkü toplumda bir hazırlıklılık oluştu; insanlar daha bilinçli, kurumlar nasıl davranacağını biliyor. İkincisi, çok fazla olmasa da kitle bağışıklığı oluştu. Artık toplumun tamamı virüse duyarlı değil. Geçirmiş olan kişilerin sağladığı bir bağışıklık söz konusu olacak. O yüzden ikinci dalganın nisanda yaşadığımız kadar hızlı ve yüksek bir dalga olmama olasılığı daha yüksek.
'Virüste çok büyük bir değişiklik olmasını beklemiyoruz'
Ancak burada bilinmezlikler var. Güçlü şekilde bir virüs örneği yapısal değişikliğe uğrayabilir. Geçirdiği yapısal değişiklik örneğin onun bulaşma yeteneğinde bir değişikliğe sebep olabilir yani daha hızlı ve kolay bulaşabilir ya da başka bir yolla da bulaşabilir. O zaman 2. dalga birinciden yüksek olabilir. Ama bunun tersi de söz konusu olabilir. Yani virüsün geçirmiş olduğu değişiklik onun bulaşma özelliğini bizim açımızdan olumlu yönde etkileyebilir, daha zor bulaşabilir hale gelebilir. Hatta insanlarda, solunum yollarında reseptörlerimize hiç tutunamaz hale bile gelebilir. O zaman da tıpkı sars virüsü gibi ortadan kalkabilir.
Bu iki olasılık da var gündemde ama bunların olmasını çok beklemiyoruz. Onu da nereden biliyoruz? 5 milyonu aşan bir vaka sayısı oldu dünyada. Pek çok ülke virüsün genetik yapısını ayrıntılı bir şekilde takip ediyor. Evet değişikliğe uğruyor şu an; 8 ana kola ayrılmış durumda virüs, onun alt kolları var. Ama çok büyük bir değişiklik olmadı. Önümüzdeki aylar içerisinde de çok büyük bir değişiklik olmasını beklemiyoruz.
'Sonbaharda bu önlemlerin bir kısmına yeniden dönmemiz gerekebilir'
Mesela nisan ayında o dalganın yüksekliğini belirleyen en önemli faktör bizim aldığımız önlemler oldu; okulların kapanması, toplu etkinliklerin yasaklanması gibi. Dolayısıyla sonbaharda bu önlemlerin bir kısmına yeniden dönmemiz gerekebilir. Eylül’de belki açılır okullar ama açıldıktan sonra görürüz durumu. Yani çok dinamik bir süreç bu, yeni gelişmeler ışığında sürekli kararlarınızı gözden geçirip en doğru kararı vermeniz gereken bir süreç. Eylülde okullar açılır ekim-kasımda havalar soğumaya başladığında nasıl bir ikinci dalga göreceğiz ona bakarak bazı önlemler tekrar hayata geçirilebilir.
'Sokağa çıkma yasağından sonra oluşan yoğunluk nasıl önlenebilir?'
Sokağa çıkma yasağından sonra dışarıdaki hareketliliği önlemek bireylerin görevi. Belki bu sokağa çıkma yasaklarını da gözden geçirmek gerekebilir, yeni veriler ışığında. Belki önümüzdeki dönemde aralıklı sokağa çıkma yasakları uygulanmayıp herkesin her zaman az hareket etmesini sağlayacak önlemleri almak gerekebilir. Dolayısıyla bu yasak olmadan da hep belli bir azlık düzeyinde hareketliliğin devamlılığını sağlamak mümkün olabilir belki.
Bizim hep söylediğimiz söylerken de çekindiğimiz bir konu var sanki topu sürekli vatandaşa atıyormuşuz gibi oluyor ama gerçekten bireysel davranışlarımız belirleyecek aslında bu salgının toplumda ne kadar yayılacağını. Fizik mesafeyi koruma konusunda, el hijyeni konusunda, maske konusunda dikkat edersek aslında hareketli olmamızın da bir sakıncası yok.