Bahçeli İstanbul Sözleşmesi'ni savundu
AKP yanlısı medyanın hedef tahtasına koyduğu ve Erdoğan hükûmeti tarafından kaldırılmak istenen İstanbul Sözleşmesi hakkında Devlet Bahçeli'den karşı yönde bir açıklama geldi. Dayanağı İstanbul Sözleşmesi olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun maddesini savunan Bahçeli, "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun eksiksiz ve tam olarak uygulanması lazım. Kadın cinayetlerine sıfır tolerans göstermeliyiz.” dedi.
"6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun eksiksiz ve tam olarak uygulanması lazım"
Bahçeli, Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in öldürülmesiyle ilgili soruya, “Üzüntümüz çok büyük. Yüreğim sızlıyor. Pınar evladımıza Allah’tan rahmet diliyor, ailesine sabır ve başsağlığı temennilerimi iletiyorum. Kadınlara uzanan melamet elleri, melanet emelleri tüm gücümle lanetliyorum. Pınar evladımızın katilinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun eksiksiz ve tam olarak uygulanması lazım. Kadın cinayetlerine sıfır tolerans göstermeliyiz. Bu meselenin ağırdan alınacak hiçbir yanı yok. Bir mazlumun katledilmesi aynı zamanda medeniyetimize, kültürümüze, inancımıza, insanlık değerlerimize büyük bir saldırıdır. Kadınlara yönelik şiddet ve cinayet vakalarının artış göstermesi toplumsal huzurumuzu boğazlıyor. Bunun önüne mutlaka geçmeliyiz” dedi.
‘Şiddet yangınını söndürmeliyiz’
Bahçeli, suç ve suçluyla mücadeleyi çok boyutlu sürdürmeleri gerektiğini kaydederek, “Şiddetin kaynaklarını doğru tespitle birlikte isabetli teşhislerle kanayan yarayı durdurmalıyız. Kadınlarımız güvenli değilse hiçbirimiz huzur ve sükûnet bulamayız. Konuyla ilgili bilhassa medyaya büyük görevler düşüyor. Şiddeti özendiren, teşvik eden, kışkırtan yayın ve gösterimleri mercek altına almak gerekiyor. Toplumsal ruh halimiz endişe veriyor. Yalnızca kanuni tedbirlerle değil, ahlaki, manevi, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik önlem ve önerileri de devreye almak şart. Şiddet yangınını söndürmeliyiz. Sorumluluk sadece siyasetin değil yekvücut 83 milyon Türk vatandaşınındır” diye konuştu.
‘İstanbul Sözleşmesini kaldırmayı iyi değerlendirmeliyiz’
Bahçeli, gündemde tartışılan ve Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırıp kaldırmamayı iyi değerlendirmek gerektiğini fade ederek, “Bu sözleşmeye ihtiyaç olup olmadığını, ne getirip ne götüreceğini objektif kriterler çerçevesinde ele almalıyız. Kadın cinayetini engelleyemezsek hepimiz sosyal maliyeti yüksek bir çığın altında kalırız. Duyarlı olmalıyız, empati yapmalıyız, suça çanak tutan, suçluyu imal eden her türlü ortam ve bahaneyi ortadan kaldırmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘Bu tecavüz yeni değil, üzeri örtülmüş’
Kadına tecavüzle suçlanan Milletvekili Tuma Çelik’in HDP’den ihraç edilmesini değerlendirmesi istenen Bahçeli, “Bu rezilliğin neresini değerlendireyim? Bu tecavüz yeni değil. Üzeri örtülmüş. Mağdure tehdit ve şantajlarla sindirilmek istenmiş. Konu gündeme düşünce HDP tutuştu, telaşlandı. Tepkileri en aza çekmek için ihraç kartını devreye soktu. Tecavüz faili alçağın sadece milletvekilliği dokunulmazlığı değil, milletvekilliği de düşürülmeli. Sonra da yargı önünde hesap vermeli. Kadınları, çocukları, gençleri bunlardan uzak tutmak mecburiyet. Bebek katillerinin siyasi uzantılarının kadın düşmanı oldukları, masumlara kıydıkları bir kez daha netleşti” dedi.
İstanbul Sözleşmesi'ne saldırı
Türkiye’nin 2012’de imzacısı olduğu, 2014’te de yürürlüğe giren ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi, AKP’nin hedefindeyken ittifak ortağı MHP Lideri Bahçeli İstanbul Sözleşmesi'ni savundu. AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un İstanbul Sözleşmesi hakkındaki, ''Nasıl usulünü yerine getirerek imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır'' sözleriyle tekrar tartışmalara sebep olmuştu. ilişkin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz de çekilmeliyiz” dediği gündeme gelmişti. Erdoğan, Bulgaristan, Hırvatistan ve Macaristan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini ve Türkiye'nin de benzer bir şekilde sözleşmeden çekilmesi gerektiğini söylediği Türkiye gazetesi tarafından yazılmıştı.