Ankara Büyükşehir Belediyesi, yandaş medyanın "Çocuk Koruma Evleri kapatılıyor" iftirasını yalanladı
ABB’nin açıklamasında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Belediye Meclisi’nin birinci oturumunda Çocuk Koruma Evleri’ne ilişkin kullandığı şu ifadeler hatırlatıldı:
“İlgili birim, 2006’dan beri 11 evde 46 çocuğa sürekli olarak bakıldığını, ancak 2012 yılından sonra belediyelere, yasada yapılan değişikliklerden dolayı kadınlara ve çocuklara sadece konuk evi açma yetkisi verdiğini, kendi içinde yaptığı araştırmada da bunların ailelerinin olduğunu söyleyerek bunları kapatmış. Kapatma kararından bilgim olunca bunu hemen durdurdum. Çocukları sokağa salmak için vicdansız olmak lazım. Böyle bir uygulamamız olmaz.”
KANUNA AYKIRI
31 Mart yerel seçimleri döneminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında, “Siyasi tarihin en kirli kampanyasının” yürütüldüğünün altını çizen açıklama şöyle devam etti:
“Çocuk evleri konusunda uygulamada yaşanılan sorunlar üzerine 2012 yılında Belediye Kanununda değişiklik yapılmış, belediyelerin çocuk koruma evleri açma yetki/görevleri kaldırılmış, belediyelerin bu amaçla çocuklar için sadece çocuk konukevi açabilecekleri şeklinde düzenleme yapılmıştır. Çocukların uzun süreli kalacakları bu tür sosyal kuruluşların faaliyetleri için Aile, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı’ndan izin alınması, ayrıca buralarda uzun süre bakılacak çocuklar için de çocuk mahkemesinden korunma/tedbir kararları alınmış olması gerekmektedir. Belediye Kanununda (12.11.2012 gün ve 6360 sayılı Kanunla) yapılmış değişikliğe karşın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı çocuk evlerinin, çocuk koruma evi adı altında faaliyetlerini sürdürdüğü, dolayısıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından 2828 sayılı SHK’nın uygulanmadığı anlaşılmaktadır.”
HİÇBİR ÇOCUK SOKAĞA BIRAKILMAYACAK
Hiçbir çocuğun sokağa bırakılmadan yasal bir çözüme gidileceğini kaydeden ABB, “Çocuk Evleri kapatılıyor” haberlerine şu ifadelerle tepki gösterdi:
“Hal böyle iken bazı kesimlerce konunun ısrarla köpürtülmesi, siyasi nemalanma ve vicdan istismarı girişimlerinde bulunulması, bu girişimlerin yine aynı basın kurumlarında rağbet görmesi çok manidardır. Bu konuda ısrarla açıklama yapan ve ilgili haber kaynaklarında yer bulma telaşı ile vicdana ve izana sığmayan şekilde hareket eden kamu görevlilerini anlamak mümkün değildir. Devlet kurumları, popülist söylemlerle değil, kanunlarla yönetilmektedir. Eskiden görev almış ya da mevcutta görev yapan kişilerin bu durumu bilmemesi imkansızdır. Nitekim “eski” zihniyetin ürünü olan bu açıklamaların yine sadece “eski” ve köhnemiş zihniyet tarafından hemen itibar gördüğünü gözlemliyoruz.”
