Akşener'den "Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olur mu?" sorusuna yanıt

Grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akşener, "Kılıçdaroğlu aday olur mu?" sorusuna, "Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünebilir, orada bir sakınca yok" yanıtını verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Akşener, Malatya'nın Yeşilyurt Belediyesi'nin görevlendirmesi ile Almanya'ya giden ve yalnızca 2 kişinin döndüğünü hatırlatarak, "Öyle korkuyorlar ki artık AK Partili belediye çalışanları bile, Almanya'ya irtica ediyor. Malatya'nın Yeşilyurt Belediyesi'nin AK Partili belediye başkanı 42 kişilik bir grubu Almanya'ya eğitim için yollamış. 2 kişi hariç dönen olmamış. Birkaç belediyede de aynı şey olduğu söyleniyor. Sayın Erdoğan'ın kadroları, sayın Erdoğan'ın yönettiği ülkeden kaçıyor. İşte size sayın Erdoğan'ın Türkiye'yi düşürdüğü durum" dedi. 

Akşener'in satırbaşları ise şöyle oldu:

Dün gece sanırım 19.30'dan itibaren Meclisimizde bir kriz yaşandı. Teknik ekip dahil hiç kimse içeri giremez denildi. Meclis Başkanı, "Nasıl olur?" dedi. Sonra telefonlardan kaçtı. Sonra ortaya bir resim çıktı. Abiler bana çok kızmış. Üzgünüm, rahat kaçırmaya devam edeceğim. Anadolu'yu dolaşmaya devam edeceğim, üzgünüm. Sizin yaptırmadıklarınızı yapmaya gayret edeceğim. Yaptığınız her çirkinliği faiş edeceğim üzgünüm. Ya seçime kadar ülkeyi adam gibi yöneteceksiniz, beş maaşlarınızı söyleye söyleye sizi milletin karşısına çıkamaz edeceğim. Ya bunlardan vazgeçeceksiniz, ilk seçimde bu memleketin iradesiyle sandıkla gideceksiniz.

Küçük ortak ve arkadaşlarına söyleyeyim, aranıza girmeye niyetim yok endişelenmeyin. Cumhur İttifakı, et-tırnak asla orada olmam, aranıza girmem merak etmeyin. 

TBMM'ye insan mı almıyorsunuz, biz milletin sesini duyurmaya gayret ederiz. 

"Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olur mu?"

Akşener, grup toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Akşener, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına yönelik kendisine sorulan soruya "Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünebilir, orada bir sakınca yok" dedi. 

Akşener, "Sizin de gönlünüz adaylıktan yanaydı" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:

"Bugüne kadar ben öyle bir şey demedim. Duydunuz mu ağzımdan? Biz, millete odaklı bir çalışma yapıyoruz. Milletin dertlerini dinliyoruz, kamuoyunun gündemine getiriyoruz. En önemlisi de 20 Ocak 2020'den beri geziyorum. Bu çalışmayı yaparken şahsıma, partime veya benim herhangi hayalime yönelik ki Türkiye'den başka bir hayalim yok onu da net bir şekilde söyleyeyim, en küçücük bir toz zerresi kadar bir şey yapmıyoruz. Yani esnaf, vatandaş, işsiz genç özne. Dolayısıyla vatandaşımız da bunu gördü. Seçime çok zaman var, o zaman neler olur hep birlikte görürüz. Hayrıhi ve şerrihi min Allahu teala"

Kısmı kapanma kararı

Salgının başından beri iktidarı defalarca uyardık, neler yapılması gerektiğini gün gün anlattık. Bilim insanlarına kulak verin, milletimizin canı yanmasın dedik. Üç hafta tam kapanma için gecikmeyin dedik. Aşı tedariğini ciddiye alıp, getirin dedik. Dar gelirli vatandaşlarımızı, öğretmenlerimizi öncelikli olarak aşılayın dedik. Sağlık ordumuz yoruldu, yüklerini hafifletin dedik. Esnek mesai uygulamasına acilen dönün dedik. Ekonomik destek paketleri önerdik. Kaynaklarını gösterdik. Bir kulaklarından girdi, birinden çıktı. Onlar lebaleb kongreler yapıp, virüse davetiye çağırdılar. Türkiye dünyada en çok vaka görülen birinci ülke oldu. Biz bu tabloyu hak etmedik. Sağlık ordumuzun uyarısını dinlemeyenler, Türkiye'yi maalesef bu tablo ile baş başa bıraktı. Büyük bir beceriksizliğin sonucudur.

 

 

Bilim Kurulu'na sizi susturuyorlarsa istifa edin demiştim. Pazartesi yine toplanıldı. Bilim Kurulu'nun çözümü bir tavsiye muamelesi gördü. 24 saat daha heba edildi. Sayın Erdoğan inceleyip, karar verecekmiş. Hangi bilgi, birikimle belli değil... Sen doktor musun? Sen enfeksiyon uzmanı mısın? Böyle devlet yönetilmez.

Esnafımızı, çalışanlarımızı koruyacak önlemleri alın, ülkemizi 3 haftalık bir kapatma ile rahatlatın diyoruz. Sen hala kafana göre takılıyorsun. Ülkeler uçuşlarını birer birer Türkiye'ye kapatıyor. Milyonlarca insan işinden oldu mutlu musun? Milletimiz aşı beklerken Libya'ya aşı göndermekten utanmıyor musun? Yazıklar olsun.

Türk Tabipler Birliği çıktı en yüksek zirvedeyiz dedi onu da mı duymadınız? İstanbul Tabipler Odası, “Hastaneler doldu. Hastalar sıra bekliyor.” dedi. Onu da mı duymadınız? Ankara Tabipler Odası seslendi; “12 saat sedyede bekleyen hastalarımız var.” dedi. Onu da mı duymadınız? Adana, “Bir yılın sonunda başa döndük. Tam kapanma şart.” dedi. Onu da mı duymadınız? Bursa, “Sözün bittiği yerdeyiz. Durum tespiti işe yaramaz.” dedi. Onu da mı duymadınız? Giresun, “Vakalar pik yaptı. Görmüyorlar mı?” diye sordu. Diyarbakır, “Vakalar 6-7 kat arttı. Bu yükü taşıyamayız.” dedi. Samsun, “Tükenme noktasındayız.” dedi. Onları da mı duymadınız? Urfa, Van, Mersin, Ankara, Hakkari’de doktorlar feryat etti, Duymadınız, merak etmediniz, umurunuzda bile olmadı. Doktorlar feryat etti, neler oluyor diye hiç mi merak etmediniz? Umurunuzda bile olmadı. 

Şimdi de çıkıp utanmadan, “Salgının bu noktaya ulaşmasından, 84 milyon hepimiz sorumluyuz.” diyerek, suçu milletin üzerine atmaya kalkıyorsunuz. Kurallara uymayanları, önlem almayanları ayrı tutuyorum ama hayır. Bu tablonun sorumlusu milletimiz değil. Bu tablonun sorumlusu, salgını yönetemeyen, aşıyı getiremeyen, milleti yokluğa mahkum eden sizsiniz! Bu kadar basit. Suçu milletin üzerine yıkıp kaçamazsın, Sayın Erdoğan! Öyle zora gelince, kaçıp saklanmak yok. Arşa çıkan vaka sayılarının sorumluluğunu alacaksın. Gelmeyen aşıların sorumluluğunu alacaksın. O lebalep kongrelerin sorumluluğunu alacaksın. Öyle yağma yok. Sorumluluğu alacaksın ve Türkiye’yi salgın listesinin ilk sırasına çıkaran, bu basiretsizliğin, bu umursamazlığın, bu beceriksizliğin hesabını, ilk seçimde milletimize mutlaka vereceksin.

"Türkiye demokrasiye kavuşmadan kalkınamaz"

Türkiye demokrasiye kavuşmadan, kalkınamaz. Türkiye özgürleşmeden, kalkınamaz. Türkiye adalet olmadan, hukuk olmadan, huzur olmadan kalkınamaz. Bunu, iktidarından muhalefetine herkes aklına iyice yazsın. Bugünkü ekonomik sorunlarımızın temelinde, Sayın Erdoğan’ın demokrasiyi tehdit, millet iradesini de ayak bağı olarak gören, çarpık zihniyeti ve de o zihniyetin ürünü olan, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi yatıyor.

İşte tam da bu nedenle; Oyları düştükçe, demokrasiye daha çok saldırıyorlar. Seçimleri kazanma şansları azaldıkça, özgürlükleri daha çok kısıtlıyorlar. Yolun sonun göründükçe, hukuku daha çok çiğniyorlar. Türkiye fakirleşmiş, umurlarında değil. Vatandaşlarımız işini kaybetmiş, umurlarında değil. Çiftçimiz bitmiş, esnafımız batmış, insanlarımız ölmüş, umurunda değil. Siz hiç, “işsizlik arttı, bu sorunu çözelim.” diye, Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü toplandığını duydunuz mu? Duyamazsınız. Siz hiç, çiftçilerin dertlerini görüşmek için, lebalep toplantı yaptıklarını duydunuz mu? Duyamazsınız. Siz hiç, KOBİ’lerin, 860 milyar liraya ulaşan banka borçlarına çare bulmak için, paket açıkladıklarını duydunuz mu? Duyamazsınız.

Çünkü Sayın Erdoğan ve iktidarının, milletimizin sorunlarına çözüm üretmek gibi bir önceliği yok. Onlar için önemli olan, eşi, dostu, yandaşı zengin etmek. İşte o nedenle, bir yıldır iş yapamayan esnafımıza, hepi topu, 5 milyar lira reva gören bu arkadaşlar, sadece Kuzey Marmara Otoyolu için, 17 milyar 800 milyon lira ek maliyet ödüyor. Yüzbinlerce esnafımıza, parça parça 5 milyar, 5 müteahhide tek kalemde 3 buçuk katı. Allah aşkına; Hak bunun neresinde? Vicdan bunun neresinde? Adalet bunun neresinde?Yazıklar olsun size.

Milletimiz canının derdine düşmüş, iflaslar başlamışken, gençlerimizin umutları yok olmuşken, emeklilerimiz ay sonunu getiremiyorken kimse kusura bakmasın iktidar kendini parçalasa bile 6 ayda bir önümüze getirilen konuları konuşmayacağız. Bırakın da milletimiz bir nefes alsın. 

"Kaybetmekten korkuyorlar"

Öyle korkuyorlar ki artık AK Partili belediye çalışanları bile, Almanya'ya irtica ediyor. Malatya'nın Yeşilyurt Belediyesi'nin AK Partili belediye başkanı 42 kişilik bir grubu Almanya'ya eğitim için yollamış. 2 kişi hariç dönen olmamış. Birkaç belediyede de aynı şey olduğu söyleniyor. Sayın Erdoğan'ın kadroları, sayın Erdoğan'ın yönettiği ülkeden kaçıyor. İşte size sayın Erdoğan'ın Türkiye'yi düşürdüğü durum. 

Onlar yalanlarla, küfürlerle koltuklarını korumanın derdindeler, biz zengin ve mutlu Türkiye derdindeyiz. Biz inatla milletin dertlerini konuşacağız. Biz dün olduğu gibi milletin sesi olmaya devam edeceğiz. O nedenle bu hafta da her türlü sansüre inat, iktidarın yalanlarının mağdurlarından biri emekli polis memuru Erdinç Emecen kardeşimiz aramızda. Söz de kürsü de sizindir. 

Tüm polis kardeşlerime seslenmek istiyorum. Sayın Erdoğan sizlere söz verdi ama yapmadı. İYİ Parti iktidarında 3600 ek gösterge hakkınızı size teslim edeceğiz.

Patates-Soğan

Aylardır patatesler soğanlar depolarda çürüyor diyoruz. İktidardan çıt yok. Millet İttifakı belediyeleri patatesleri satın alıp ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza dağıttı. Bunu gören Tarım Bakanlığımız nihayet harekete geçti. Sıkıntı sadece patates, soğanla sınırlı değil. Elma üreticilerinin de sıkıntısı var. İktidardan beklentileri açık. Sadece kilo başına 30 kuruş destek istiyorlar. Buradan iktidara seslenmek istiyorum. Millet İttifakı belediyelerini beklemeyin, geç de olsa attığınız adımı elma üreticileri için de atın. 

Turizm sektörü

Sayın Erdoğan ve damadının el birliği ile zora soktuğu Türkiye ekonomisi, pandemi ile birlikte daha da zorluklarla karşı karşıya. Merkez Bankası'nın rezervlerini buharlaştıran beceriksizlik nereden, nasıl para bulurum diye çırpınıyor. 

Turizm tek başında dış ticaret açığımızı kapatacak potansiyele sahip. Turizm, Türkiye'nin birinci derece öneme sahip sektörlerinden biri. Devletin kaynaklarından öncelikli olarak faydalandırılması demektir. Turizm ihmal edilmemelidir. Aşılama yapılacaksa, sektör çalışanları önceliklendirilmelidir.

Bugün turizm başlıklı, üçüncü grup konuşmamdır. Önlemlerinizi alın, Türk Turizmi bu sezonu kaçırırsa bedeli ağır olur diyoruz. 

Turizmci beyanname vermeyi unutsa, 13 bin 500 lira ceza ödeyecek. Pandemi sebebiyle nakit akışı sıkıntıya giren turizm sektörünün toplam kredi hacmi, yaklaşık 110 milyon lira. Türkiye için bu kadar önemli bir sektör için 15 bin lirayı göğüsleyemeyeceksen sen ne işe yarıyorsun kardeşim? 

İktidar, Turizm teşvik kanununda değişiklik yapmak için harekete geçti. Biz de umutlandık. Teklifin ilk maddesinde, "Kültür ve Turizm ve gelişim bölgeleri oluşturma yetkisi Cumhurbaşkanına verilmektedir" denildi. Dakika bir, gol bir. Sayın Erdoğan'ın inşatçılığı bildiğini, tıptan anladığını, turizmin her konusu çok iyi bildiğini öğrenmiş olduk. Turizmle ilgili her bir bölge oluşturmayı oturup karar verecek. Bu kadar zor zamanda bile kafaları yetkiyi tek kişiye vermeye çalışıyor. 

Yerel yönetimlerin yetkisi de kısıtlanıyor. Kim nereyi nasıl yağmalayacak hesap edin. Her zaman olduğu gibi rant var peşkeş var. Her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan var millet yok. Miting meydanlarında, "Memleketin bir tek çakılını vermeyiz" diyenler ormanlarımızın, meralarımızın, sahillerimizin rantçılara peşkeş çekilmesine gıkını bile çıkarmıyor. 

Türkiye 2021 sezonunu da kaybederse, hem sektör hem firmalar hem ülkemiz kaybedecek. Turizm firmalarına, ekmek bekleyen yüz binlerce çalışanımıza, esnafımıza omuz verin. Peş peşe iflaslar yaşanacak. Son 19 yılda dünya ekonomisi neredeyse 2 kat büyüdü. Ülkelerin ekonomi geliştikçe, daha fazla insan tatil yapma gezme imkanına erişiyor. Türkiye bu yükselişi sağlayamadı. 

Merkez Bankasına göre 10 yıl önceki 100 lira bugün 280 lira değerinde. Türkiye'de tatil yapmak 10 yıl öncesine göre yarı yarıya ucuzlamış. Turist başına elde edilen gelir de düşmüş. İktidar mensupları bize istedikleri kadar kızabilir. Biz buna başarısızlık, ciddiyetsizlik diyoruz. 

Başarı, Türkiye'yi turizmde dünya lideri yapmaktır. Turist sayısını 80 milyona çıkarmaktır. Bu hedeflere bu zihniyetle başaramayız. Libya'nın da çok güzel kıyıları var ama bir turizm ülkesi olamadı. İran'da, Irak'da kültürel miraslara sahip ülkeler ama turizm ülkesi olamadılar. Ülkenizde demokrasi, adalet, huzur yoksa turizmde olmaz. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıp Türkiye'yi dünya aleme rezil edersiniz, turizmde rezil olur. 

İktidara turizm reçetesi

İYİ Parti olarak iktidara yanlışı söylediğimiz zaman nasıl olması gerektiğini de söyleriz. Çözümünü de öneririz. O nedenle iktidara seslenmek istiyorum.

  • Kısa Çalışma Ödeneğini 31 Aralık 2021'e kadar uzatın.
  • Sicil affı ve düşük faizli kredi desteklerinden sektörün genelinin faydalanmasını sağlayın.
  • Turizm sektörü özelinde mücbir durum ilan edin. 
  • Orta ölçekli firmalara, acentelere desteklerin adil ve eşit olarak dağıtımını sağlayın.
  • Genel KDV indirimlerini 2021 sonuna kadar uzatın.
  • Hava yolu şirketlerine hibe ve kredi destekleri verin.
  • Havaalanı ücretlerini, havayolu şirketlerinin istekleri doğrultusunda değerlendirin.
  • Kredileri faizsiz olarak erteleyin.

Türkiye'nin turizmde lider ülke olmak için her türlü kaynağı var.  Turizmde 1. sırada yer alan Fransa’dan, çok daha zengin bir kültür mirasına sahibiz. Turizmde 2. sırada yer alan İspanya’dan, çok daha iyi bir iklime ve doğal güzelliklere sahibiz. Hem Hristiyan coğrafyasından, hem de Müslüman coğrafyasından turist çekebilecek, kültürel bir derinliğe sahibiz. Sekiz bin kilometreyi aşan kıyılarımız var. Aynı anda sahilde denize girilip, dağda kayak yapılabilen tek ülkeyiz. Özel sektörün muazzam çabalarıyla, modern turizm tesislerine sahibiz. Yani, önümüzde çok büyük bir fırsat var, ve bu fırsatı değerlendirmek için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Yeter ki, “önce millet, önce memleket.” densin. Yeter ki, doğru bir sistem, vizyon sahibi bir iktidar, işinin ehli kadrolar başa gelsin. Yeter ki, milletimiz yetkiyi bize versin!

Sandıkta yetkiyi aldığımızda, ülkemizi çok farklı bir turizm vizyonuyla tanıştıracağız. Yerinden yönetilen, yenilikçi, şeffaf, sürdürülebilir ve kalite odaklı bir sektörel gelişim için, çağı yakalayan yeni turizm politikalarını hayata geçireceğiz. Bizim için, yatırım olmadan turizm olmaz. Geleceğe yönelik yatırımlar yapacağız. Ülke genelinde, turizmin gerçek envanterini çıkaracağız. Salgın sonrasındaki tüketici eğilimlerini de dikkate alarak, yatırım planlaması yapacağız. Ülke düzeyinde, kapsamlı bir turizm dönüşümü başlatacağız. Turizm sektörünü, turizmciler ile yerinden yöneteceğiz ve denetleyeceğiz. Kamu ile turizm sektörü el ele çalışacak, sektör ortak akılla yönetilecek.Turizmde kaliteyi koruyacağız, geliştireceğiz. Niceliğe değil, niteliğe odaklanacağız. Bölgelerdeki turizm planlamalarını, sürdürülebilir bir anlayışla yöneteceğiz. Hızlı tren ağları ile, turizm bölgelerini birbirine bağlayacağız. Antalya’ya gelen, Denizli’ye, Konya’ya gidebilecek. Antep’e gelen, Diyarbakır’a, Urfa’ya, Mardin’e gidebilecek.

Turizmde kişi başı geliri arttıracağız. Artık kaynaklarını israf eden, çok turist ağırlayan, ama az kazanan bir ülke olmayacağız. Turizmdeki haksız vergileri kaldıracağız. Konaklama vergisini, şehir vergisine dönüştürüp, oranını turizmci ile yeniden belirleyeceğiz. Şehirden toplanan, o şehre harcanacak. Turizmin tanıtımını, eskiden olduğu gibi, yeniden devlet yapacak. Tanıtım Ajansı için alınan parayı, Turizmci Sigorta Fonu’na dönüştüreceğiz. Turizmciden toplanacak parayı, olağanüstü durumlarda, zora düşmüş turizmcilere, bu fondan geri ödeyeceğiz. Bizim için çevremizin, doğal ve kültürel değerlerimizin korunması, turizm sektörü için vazgeçilmezdir. Aynı zamanda, sürdürülebilirliğin de temelidir.

  • Denetim ve çevre sorunlarını mutlaka çözeceğiz.
  • Turizm sektörünün yıllardır beklediği, yasal altyapı eksikliklerini gidereceğiz.
  • Başta kıyı kullanımı olmak üzere sektör bileşenlerinin koordineli çalışmasını sağlayacak, turizm örgütlenme ve çatı yasasını çıkaracağız.
  • Türkiye’nin, farklı turizm alanlarındaki potansiyelini her yönüyle kullanacağız.
  • Bölgesel kimliklere ağırlık vereceğiz.
  • Bölgelerin kültürel, arkeolojik, tarihsel değerlerini ön plana çıkartıp,
  • Türkiye’nin tüm bölgelerinde topyekûn bir turizm hareketi başlatacağız.
  • Turizm denince artık akla, sadece sahillerimiz deniz, kum, güneş gelmeyecek.
  • Şehir ve kırsal turizmine de önem vereceğiz.
  • Turizmi çeşitlendirip, 12 aya yayacağız.
  • Sağlık turizmi, kongre turizmi, karavan turizmi, eko turizm, dağcılık, spor turizmi, macera turizmi, gastronomi turizmi, geriatri gibi alanları geliştireceğiz.
  • Sektörün finansman sorunlarına çözüm getireceğiz.

Türk turizmi kredi ile dönüyor. Fakat, bu kredilerin geri ödenmesine çözüm bulunamazsa, sermayenin el değiştirme ve ülkemizin turizm kazanımlarını kaybetme riski ile karşı karşıyayız. Bir devlet politikası olarak, turizm firmalarının kurtarılması önceliğimiz olacak. Ez cümle, İYİ Parti iktidarında, turizmci kendini yalnız hissetmeyecek. İyi günde de, kötü günde de, onların yanında olacağız. Turizmi kalkındıracağız, turizmciyi sevindireceğiz. Bizim iktidarımızda inşallah, turizmciler haftasını hep birlikte, mutlu bir şekilde kutlayacağız.

Aziz milletim, değerli dava arkadaşlarım; Bu iktidarın, Türkiye’ye vereceği bir şey kalmadı. Ama kimse endişe etmesin, Türkiye çaresiz, Türkiye çözümsüz değil. Türkiye, 19 yıllık iktidarın sonunda, bayrak asılmış patates soğan kamyonlarına mahkum değil.

Bu aziz millet, Sayın Erdoğan’ın umursamazlığına, küçük ortağın öfke nöbetlerine, Ak Parti iktidarının ona reva gördüğü zorluklara, fakirliğe ve kargaşaya mecbur değil.

Milletimiz, zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’yi hak ediyor. Milletimiz gayretimizi görüyor, samimiyetimizi biliyor. Gittiğimiz her yerde, derdini döküp, bizden çözüm bekliyor. İYİ Parti iktidarında; Demokrasi işleyecek. Hukuk işleyecek. Ekonomi işleyecek. Çarklar dönecek.

 

Etiketler :