Akşener, Selanik Türküsünü seslendirdi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkçüler Günü Şöleni'nde Atatürk'ün de sevdiği türküyü seslendirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 3 Mayıs Türkçülük Günü dolayısıyla Ankara’da düzenlenen Türkçüler Günü Şöleni'ne katıldı. Meral Akşener sahneden Atatürk'ün de sevdiği türküyü seslendirdi.

O anlar kameralara yansırken görüntüler viral oldu.

Meral Akşener'in konuşmasının satır başları:

'Ben Türk milliyetçi abilerin doğal kız kardeşiyim'

“Ben Türk milliyetçi abilerin doğal kız kardeşiyim. Ağabeyimden dolayı… Bütün eşlerin görümcesiyim, böyle bir görevim var. Hayatım boyunca bu ağabeylerin karşısında topuk selamı ile gezdim. Yaranabildim mi bilmiyorum, hafif bir iğne koyayım. Şimdi çok büyük bir yolculuğun, cisim almış halidir 3 Mayıs Türkçülük Günü. Bu yolculuk niçin başlamıştır sorusunun cevabı önemlidir. Bu yolculuk Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya yöneldiği bir dönemde, sarsıldığı bir dönemde Türk adının unutulduğu, 'Etrâk-ı bî idrâk' denildiği, idraksiz Türk denildiği ve buna yönelik itirazların ortaya çıktığı, biz varız denildiği bir süreçtir. Yani, yolculuk uzundur. Biraz evvel cennet mekân Başbuğumuzun sesini duyduk. Ondan evvel, büyük devleti adamı, filozof Ziya Gökalp’in resmini gördük. Çok eskidir ama bizim nesil en azından kitaplarından da olsa Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan daha sonra birebir tanıdığı Erol Güngör’leri takip ettik, okuduk.

'Faşistlikle, Nazilikle onunla bununla suçlandık'

Herkes Türk milliyetçilerini, biri talimat verir öbürü topuk selamı çakar gider zanneder. Öyle bir şey yok. Türk milliyetçileri sorgular, şekil bir a ben örneğiyim. Bana o kadar büyük bir sorgulama yapıyor ki bir kısım cemaat, aklınız durur. Doğrusu da budur. Demokrasinin sadece siyasi değil, uygulayıcısı her zaman Türk milliyetçileri olmuştur. Ama maalesef 1980 iktidarına giden yolculukla bizler büyük haksızlıklara uğrayıp faşistlikle, Nazilikle onunla bununla suçlandık. Denizde ateist bir Türk, Müslüman bir Arap hangisini kurtarırsından bu defa Hitler’in Nazilerine benzetilen, yurt dışına kaçan o dönem insanlarını bizlerle ilgili yarattığı o algıyı maalesef bir yenemedik. Üzerimize yapıştı 1980 sonrasında. Çünkü, biz devletimize yamuk yapamadık.

'Hiçbirimiz işkence eden elin adını unutmadık'

Hiçbirimiz işkence eden elin adını unutmadık ama söyleyemedik. Niye söyleyemedik? O devletimizin adamı olmasa da devletimizi, o adam üzerinden yıpratmamak için sustuk. Mağdur olamadık, olamadınız can baş üstüne dediniz ve kimse anlamadı. Romanlarınız yazılmadı, filmleriniz çekilmedi. Sonraki dönemde teknoloji ilerledi, yatayın ötesi bir hiyerarşik düzen oluştu ki talimat falan hava gazı. Birinci derecede bireyin önemli olduğu, bireyin ne istediğinin anlaşılmaya çalışıldığı bir müşteri üretim mekanizmasını siyasete koyduğunuz zaman demokrasiyi de aşan, meşhur Z kuşağının talebi olan yeni bir dünya bu.

'Modern hale getirmiş bir düşüncenin varisleriyiz'

Bütün ilerlemelere adım adım uymuş, hatta onlara Türklük adına, Türk milliyetçiliğe adına yorumlar getirip çok daha modern hale getirmiş bir düşüncenin varisleriyiz. Bizim yaş gurubumuzun gençlere bir görevi, borcu var. Mümtaz Turhan’ı tanımaları gerekiyor, bazılarını tanımadıklarını biliyorum. Dolayısıyla bize çok iş düşüyor.

'Bir süre sonra bu konu cıvır, ciddiyeti kaybolur gider'

Bir seçime gidiyoruz, sanki mübarek harbe gidiyoruz. Alt tarafı bir seçim. Müşteri velinimetten, seçmen velinimete evrilen durumun tam tersine seçmen marabadır psikolojisini, anlayışını, diliyle davranışıyla ortaya koyan bir dönemdeyiz. Şu anda karşınızda duran kişi, Diyarbakır’da faili meçhulcü, Ankara’da PKK’lı ama her ikisini de aynı adamlar söylüyor. Bir uçta faili meçhulcüyseniz bir uçta PKK’lı olamazsınız. Bir uçta PKK’lıysanız öbür yerde faili meçhulcü olamazsınız. Daha vahim, karşımda iki vali oturuyor. Her ikisine de söyleyeyim, yahu İçişleri Bakanlığı’nın mülki idaresi emniyeti, yargının, savcıları, hakimleri PKK’lı diye bu ülkeyi yöneten yetkililer tarafından bir kişi suçlanıyorsa gereği yapılır. Aksi takdirde sırf seçim kazanmak için iftira atarak üç kişinin oyunu alacağım diye bakarsanız bir süre sonra bu konu cıvır, ciddiyeti kaybolur gider. Şimdi, bunu sıradanlaştıramazsınız. Bu ciddiyetsizlik, bu lüzumsuzluk seçim kazanmak için yapılan iftira hakaretler ülkeyi uçurum eşiğine getiriyor.”